4. Bölüm - Göz Yaşlarının İntikamı -

22 3 2
                                    

İntikam almak isterken, intikam alamamak ne demek bilir misiniz? Özellikle de yapmadığınız bir şey için suçlanmanız. Evet, ben bu duyguyu o gün bizzat yaşadım.

Korkmamak lazımdı, ne olursa olsun savaş vermek lazımdı. Ama şöyle de bir şey vardı: bende nihayetinde insandım.

Tamam ne kadar korkmuyor gibi dursamda korkuyordum. Hemde çok korkuyordum. Peki ya asıl korktuğum şey neydi?

Her şey bir sağ elle mi başladı bilmem ama bir sağ el ile bitti. Umarım onu ben merdivenlerden itmemişimdir. Umarım düşündüğüm şey başıma gelmezdi. Eğer öyle bir şey olduysa da ben bunun vicdan azabıyla yaşayamazdım.

Miraç, Ece 'ye bakan bir çift gözlerini bana çevirdi. Artık gözlerini okuyamıyordum. Peki ya gerçekten şuan gözlerini okumak istiyor muydum? Bunu önce kendime sormam lazımdı sanırım. Bunun cevabını çok düşünmeme gerek yok aslında çünkü cevap belli: ben onun gözlerini okumak istemiyordum. Çünkü okuduğum takdirde o gerçek ile yüzleşemezdim ve ben bu gerçekle yüzleşmekten ölesiye korkuyordum.

" Sen ne yaptın?" Diyerek yeri göğü inletti. Sesi çok gür ve net çıkmıştı. O an gözlerim yalnızca onu görüyordu. O an etrafıma bakmayı dahi istemiyordum çünkü bakarsam o gözleri görecektim. Ve ben o gözleri görmekten korkuyordum.

Bana yaklaştı yaklaştı ve elini kaldırdı. Gözlerini sımsıkı yumdum. Ağladığımı o an fark etmiştim. Tirtir titriyordum.

Aradan bir kaç saniye geçti ve ses gelmediğini fark ettim. Üstelik canımda acımıyordu. Peki ya ne oluyordu? Korkudan sımsıkı yumduğum gözlerimi merak duygusu ile açtım.

Önümde bir beden duruyordu. Ve bu beden benden uzundu. Büyük ihtimalle Miraç ile aynı boyda olmalıydılar. Bir dakika. Miraç en son bana el kaldırmamış mıydı?

Önüme geçen her kimse benden uzun olduğu için önümü göremiyordum. Önümü görmek ve neler olduğuna bakmak için sola kaydım. Kaşlarım gördüğüm şeylerden dolayı şaşkınlıkla yukarı kalkmıştı. Evet, evet yanlış görmüyordum.

Benim önüme geçen adam, Miraç 'ın yumruk yaptığı ve bana savurmak için hazırladığı elini havada tutmuştu. Benim şaşkınlıktan dilim tutulmuşken adam bunu cesurca nasıl yapmıştı? Daha doğrusu neden tanımadığı birisi için bir adamın karşısına geçmişti?

Tanımadığım önümdeki adam, Miraç 'ın tuttuğu elini sertçe attı.

" Hayırdır, aslanım? Gücün anca kızlara mı yetiyor? Eğer yiyorsa gel erkek erkeğe kapışalım. Kızlarlada uğraşma bir daha. Uğraştığını görmeyeceğim.

" Bir daha seni bir kıza vuracakken yakalarsam işte o zaman affetmem. Ne yaparım biliyor musun? O elini alır müsait bir yerine montelerim."

Tanımadığım yabancı sözlerini bitirdikten sonra gözlerim Miraç'ı buldu. Ne zaman ağladığımı bile bilmediğim gözlerim, ağlamaktan helak olmuştu. Ve cidden çok acıyordu.

Miraç, yabancının sözlerinden sonra hiçbir şey diyememişti. Bana vuracak adam, bir yabancının sözleriyle suspus olmuştu.

Ancak o zaman aklıma geldi: etrafımızdaki kişiler. Ve o zaman etrafımızdakilere bakmaya başladım. Bir de merdivene. Orada durmuyordu. Onu götürmüşlerdi, ama nereye?

Etrafımızdakiler bizi suspus olmuş izlerken, ben endişeli gözlerimi hepsinin üzerinde gezdirmeye başladım. Ama gerçek şu ki; herkes unutmuştu sanki az önceki merdivende yaşanan olayı. Herkesin odağı karşımda duran Miraç ve yabancıdaydı.

Miraç, sanırım hangi anda olduğunu fark etti ve olaya geri döndü.

" Özür dilerim. Böyle olsun istemezdim. Eğer gelmeseydin..." Dedi ve durdu. Evet söyleyecek söz yoktu. Kendini haklı çıkarmaya çalışamazdı çünkü kendiside biliyordu: haksızdı.

LavantaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin