16. Bölüm - Labirent -

6 3 0
                                    

(Nisa'nın anlatımıyla.)

"O uyanacak ve seni soracak. Peki ya ben, ne demeliyim?"

"Onu artık sevmediğimi söylersin, kalbimin başka bir kız için attığını söylersin."

"Ama o, seni seviyor..."

"Ben, onu sevmiyorum!"

Dışarıdan gelen bir takım sesler duyunca, gözlerimi yavaşça araladım. Gözlerimi açmak benim için zor olmuştu çünkü baya bir yorgundum.

Kapımın açılmasıyla, başımı çevirip gelen kişiye baktım. Gelen kişi doktordu ama çok ümitsiz görünüyordu, acaba benim için mi ümitsizliğe kapılmıştı? Gözleri beni bulunca fal taşı misali açıldı.

"Uyanmışsın!"diye heyecanla konuşmaya başlayınca gülerek başımı salladım.

"Pardon ama ne zamandan beri bu kadar yakın olduk?" dediğimde adam önce afalladı.

"Anlamadım?" dediğinde, bende kendimi yanlış ifade ettiğim için utançtan yerin bin kat dibine girdim.

" 'Siz' demiyorsunuz, bana 'sen' diye hitap ediyorsunuz. Ne ara bu kadar yakın olduk diyorum?" dediğimde acı içinde gülümsedi.

"Siz komadaydınız o zamanlar tabii, ben hep sizinle konuşuyordum ama sizin bundan hiçbir zaman haberiniz olmadı." dediğinde, onunda acı verici bir hikâyesi olduğunu düşündüm.

"Sizin hikâyeniz nedir peki, anlatmak ister misiniz? Eğer anlatmak isterseniz, sizi her zaman dinlerim." dediğimde, yüzünde buruk bir gülümseme oldu ve başını iki yana salladı.

"Kim gerçekleri duymak ister ki? Eğer ki sen gerçekleri duymak istiyorsan, sana her şeyi anlatabilirim." dediğinde önce afalladım.

"Neyi anlatacaksın?" dediğimde güldü.

"Berk, senden vazgeçti." dediğinde duraksadım, afalladım, ne düşüneceğimi ve ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.

Bir güneş vardı, insana hayat veriyordu. Güneş battı ve Ay çıktı gökyüzüne, Ay gökyüzünde yerini aldı. Benim günlerim teker teker battı, bir daha doğmamaya and içti...

Hayır, Berk beni bırakıp gitmiş olamazdı çünkü ben, onun her şeyiydim.

"Hayır öyle bir şey yok!" diye haykırdım adamın yüzüne. Adam ise çok sakin bir şekilde başını sallayarak güldü.

"Var." dediğinde mümkünmüş gibi daha çok sinirlendim.

"Ben, seni öldürmeden, sen kendini camdan aşağıya atsan ha ne dersin?" diye sinirle konuştuğumda, gülüşü yüzünde soldu.

"Biliyor musun? Kızımda ölmemi istiyordu." dedikten bir süre sonra duraksadı ve birden bire kahkaha attı. "İşin garip yanı ise, en sonunda o öldü." dediğinde kahkaha atmayı bırakmıştı. Bu adam tam bir psikopattı.

"Sen tam bir psikopatsın!" diye yüzüne haykırdığımda üzerime yürümeye başladı.

"Gelme sakın!" diye uyardığımda kahverengi gözlerinden alev çıkıyordu resmen.

"Seni şimdi öldürsem, kimin ruhu duyar ki?" dediğinde yattığım yerin yanına oturdu ve bana yaklaşmaya başladı.

"Gelme üzerime katil!" diye, yüzüne bağırdığımda olduğu yerde durdu, önce afalladı sonrada kendini silkeledi.

"Ne katili?" diye sorduğunda, bende saçmaladığımın farkına o zaman vardım.

"Sanırım çok fazla sosyal medyada dolaşıyorum." dedikten sonra pişmiş kelle gibi sırıttım.

LavantaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin