7. Bölüm - Kahramanım -

11 4 0
                                    

'Öyleyse, kimin suçu' dedim ona. O ise, sanki hep bu anı bekliyormuş gibi 'Kalbinin,' cevabını verdi.

Cidden aşk, böyle bir şey miydi? Hem iyi, hem kötü.

Aşk da kazanan veya kaybeden yoktur. Ya beraber kazanılır ya da beraber kaybedilir. Her oyunun bir kuralı olduğu gibi, bu da aşkın bir kuralıdır ve oyunu, kuralına göre oynamak lazımdır.

Peki ya biz, bu oyunu kuralına göre mi oynuyorduk?

Peki ya biz, neden birimiz kazanınca diğerimiz kaybediyorduk?

Bu aşk değildi, bu aşk olamazdı.

"Kalbinin," Cevabını verdikten sonra kalbim, hızlıca atmaya başladı.

"Yavaş, bende ki de kalp!" Dedim şakayla karışık.

"Lütfen bana, bağlanma Luna. İnan bu, isteyeceğin son şey bile olamaz." Dedi yüzüme bakarak.

"Bana, neden Luna dediğini hâlâ tam anlamıyla açıklamadın?" Dedim bende ona bakarak.

"Öğrenmek istiyor musun?" Diye sordu, tek kaşını yukarı kaldırarak.

"Evet." Dedim, otoriter bir sesle.

"İlk önce, şu otoriter ses ile konuşmayı bırak, fazlasıyla canımı sıkıyorsun." Dedi yüzüme oflayarak.

Bende, onu onaylarcasına başımı aşağı yukarı salladım.

"O zaman söylüyorum." Dedi sanki diyecek ama benden izin alıyormuş gibi.

"Tamam, söyle. Dinliyorum seni." Dedim.

"Luna, demek İspanyolca 'da Ay demek biliyor muydun?" Dedi bana bakarak.

Bende evet anlamında başımı salladım.

"Sen Ay gibisin, parlıyorsun. O kadar çok parlıyorsun ki önüne çıkanları kör ediyorsun. Senin, kör edici bir güzelliğin var.

Ama sorun şu ki, Ay 'ın ışığı yoktur. Güneş'in yansıttığı ışıklar Ay'ı aydınlatır. Yani senin, ışığın sahte," Dedi gözlerimde sanki bunun doğruluğunu arıyormuş gibi, gözlerimin içine bakıyordu.

Sertçe yutkundum. "Yani?" Dedim, devam etmesi için.

"Ama şöylede bir gerçek var, sen ve Güneş. Çok benziyorsunuz. Sen, ışığını güneşten almış gibisin. Önüne çıkanları kör etmiyorsun, eritiyorsun. Senin karşında herkes erimeye mahkum kalıyor.

Unutma; Ay, sadece geceleri çıkar. Güneş, nöbetini tamamladığı zamanda, Ay devreye girer. İnsanlar, güneşin kavurucu sıcaklığından çıkarlar.

İşte sen, bu yüzden Ay 'sın. Kimin hayatına girdiysen, herkes rahat nefes almaya başladı, sadece sen bunun farkında değilsin. Sen, herkesin kabusu olmak istiyorsun. Sen, kendini güneş olarak görüyorsun ama ben, senin içindeki Ay 'ı görebiliyorum. Bunu yalnızca ben görebilirim." Dedi ve ayağa kalktı.

Arkasını döndü ve beni ardında bırakarak yürümeye başladı. Tam kapı kulpunu tutacaktı ki arkasından şu sözleri söyledim:

" 𝐁𝐢𝐳, 𝐛𝐢𝐫𝐛𝐢𝐫𝐢𝐦𝐢𝐳 𝐢ç𝐢𝐧 𝐲𝐚𝐫𝐚𝐭ı𝐥𝐦ış 𝐢𝐤𝐢 𝐲𝐚𝐛𝐚𝐧𝐜ı𝐲ı𝐳."

Sırtı, bana doğru dönük olan adam, yavaş yavaş yüzünü bana çevirdi ve gülümsedi.

"Şüphen mi var?" Dedi ve muzip bir şekilde gülümsedi.

Kahkaha attım ve ardından kaşları çatıldı. Sorun ne olduğunu anlamadım ve bunu belli etmek için ' Ne bakıyorsun?' anlamında başımı salladım. Sanki mümkünmüş gibi kaşlarını daha çok çattı.

LavantaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin