Merhaba...
Yeni bölümle karşınızdayım.
Keyifli okumalar dilerim.
***
8.bölüm: Bakmak ve Görmek
Sıcak su tenimden akıp giderken, belleğimdeki acıları ve ruhuma yer eden intikam hırsını da söküp atmasını istiyordum.
O intikam hırsı, yirmi iki yaşımı misliyle çarpmıştı.
Zihnimi ölüm planlarıyla donatmış, kurabileceğim bütün güzel hayalleri benden çalmıştı.
O intikam hırsı, benim kanserli dalımdı. Beni öyle ele geçirmişti ki; kestiğim an, ben de solup gidecektim.
Musluğu daha fazla sıcak kısma çevirip bedenime hak ettiği acıyı vermeyi istedim. Gelecekte acı verecek bir insan olarak acı çekmeyi şimdiden hak ediyordum.
Gözlerimi kapattım; oluşan karanlıkta silahımın ucundaki insan bazen kırklı yaşlardaki bir adam oluyordu. Bazen sarı saçlı bir kadın... Bazen zehir gibi yeşil gözlere sahip biri, bazen ise yalvaran bir surat...
O kurşun kimin bedenine saplanırsa saplansın, eninde sonunda benim ruhuma ulaşan ölümcül bir darbe olacaktı.
Kaynar suyun verdiği yanma hissiyle kendimi duştan dışarı attım. Banyo buhar içinde kalmıştı, doğru düzgün nefes alamıyordum. Bornozumu giymeye çalıştığım an omuzlarımın acısıyla inledim. Omuzlarıma baktığımda sıcak suyun etkisiyle yer yer kızarmış olduğunu gördüm.
Üzerimde bornozumla mutfağa gittim ve buzluktan birkaç kalıp buz aldım.
Gözlerimin dolmasına engel olamamıştım çünkü bu an'ı daha önce defalarca kez yaşamıştım. Ruhumdaki acı o kadar fazlaydı ki, artık bununla baş edemiyordum. Ruhumdaki acının üzerini, bedenimdeki acıyla örtmeye çalışıyordum. Başarılı olup olmadığımı bilmemekle birlikte umursamıyordum da.
Gözlerimi bir süre boyunca sıkıca kapattım. Sanki uzun zamandır birkaç nefese muhtaç kalmışcasına derin derin soluklar aldım. Gözlerimi açtım. Yanağımı ıslatan gözyaşlarımı elimin tersiyle usulca sildim.
Yok saymalıydım, üstünü kapatmalıydım. Görmezden gelirsem bir süre sonra yok olurlardı belki acılarım.
Üzerime rahat bir şeyler geçirdikten sonra kendime Mocha yaptım. Son olarak bir şal alıp balkona oturdum. Hava yavaş yavaş soğumaya başlamıştı. Kahvemden bir yudum alırken düşündüm; benim yüreğim ne zaman soğuyacaktı?
Ailem, bana gerçekten aile olmamıştı. Hiçbir zaman kendimi herhangi bir yere ait hissedememem bundandı belki de.
Çocukluğum güzel anılar barındırmıyordu.
Çocukken kendimi güvende hissettiğim herhangi bir an hatırlamıyordum. Kendimi korumak zorundaydım, kendi ebeveynlerime karşı.
Onlar öldükten sonra oldukça fazla şey bırakmışlardı bana. Hesabım yeterince doluydu.
Her şeye sahip olan insanların aslında hiçbir şeyi olamayabilirmiş. Ben bunun en canlı örneğiydim. Her şeyim vardı sözde ama aslında hiçbir şeyim yoktu.
Her şeyden biraz'dım.
Her zaman yarımdım, hiçbir zaman tam olamamıştım. Belki de hiç olamayacaktım...
Kahvemden bir yudum daha alıp kafamdaki düşünceleri dağıtmaya çalıştım. Hazırlanmalıydım. Akşam yemeği için her zaman olduğu gibi erkenden Tolga'nın evine gidip ona yardım etmeliydim. Belki bu şekilde bir nebze de olsa zehirli düşüncelerimden kurtulabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AN (TAMAMLANDI)
Romance23 Mayıs 2000. Doğumum benim kıyametimdi. Çok sevdiğim o doğum günlerim, şimdi bana cehennemdi. Kendimin en büyük düşmanı yine bendim. Ben, kendimi bir cehenneme hapsetmiştim. Bir mum, iki mum, üç mum... Bir yalan uydurdum. İki ceset buldum. Bir mum...