24.Bölüm: Unutulmuş An'lar ve Unutulmak Zorunda Kalanlar

280 67 72
                                    


Merhaba...

Yeni bölümle karşınızdayım.

Bu bölüm beni tam on yedi yerimden bıçakladı :(

Bu bölüm sizi çok üzebilir, uyarmadı demeyin.

Çok sık bölüm atıyorum, bir yorumu çok görmeyin bana, olur mu?

Keyifli okumalar dilerimm...

***

Gülşah Tütüncü-Hazan Vakti (okurken mutlaka dinleyin, lütfen.)

Unutulmuş An'lar ve Unutulmak Zorunda Kalanlar

Penceremin önündeki koltukta dizlerimi kendime doğru çekmiş oturuyordum. Tolga beni o tatsız yemekten sonra eve bırakmış, kendisi de kendi evine doğru yol almıştı. Sanırım onun yarasına parmak basmıştım. Ekrem Amca ile aralarında her zamankinden farklı bir şey olmuş olmalıydı. Çünkü hiçbir zaman araları iyi olmasa da bu kadar kopuk oldukları bir dönem hatırlamıyordum.

Eve geldikten sonra hızlı bir duş almıştım. Şimdi ise bir elimde kahvem bir elimde kitabımla kendi cennetimde huzur buluyordum.

Kitap okumam lazımdı. Kitap okuyup gerçeklerden kaçmalıydım.

Zihnimi toparlamak için buna ihtiyacım vardı. Elimdeki bu kitap zihnimi toparlamak konusunda bana oldukça yardımcı oluyordu. Madeline Miller'den Ben Kirke...

Kitap, Titan tanrıçası Kirke'nin hikayesini oldukça akıcı bir dille anlatıyordu. Yunan mitolojisine ilgi duyanların seveceği türden bir kitaptı. Yunan mitolojisini severdim, bu nedenle kitap su gibi akmıştı. Ta ki, gördüğüm cümlede bakışlarım takılı kalana kadar...

"Yüreklerimizde gerçekte ne olduğu bilinseydi kaçımız affedilirdi?"

Kitapta geçen bu cümle, uzun bir süre duraksamama sebep olmuştu.

Tolga'nın yüreğinden neler geçiyordu?

Yüreğinden geçen şeyler her ne ise iyi şeyler olmadığı kesindi. Ben ise ailemin ölümünde parmağı olan birini affedebilecek türde geri zekalı bir insan değildim.

Onun hayatını mahvetmeyi yeğlerdim.

Sürekli aklımda dönüp duran bir soru vardı. Katil beni neden öldürmemişti? Hem annemi hem de babamı 17 kez bıçaklayan kişi, bana neden elini bile sürmemişti?

17 kez bıçaklayacak kadar ne hissetmişti?

Hiçbir şey bunun açıklaması olamazdı. Cinayetin anlaşılır bir sebebi olamazdı. Bu kişi korkunç bir caniydi. Her kimse...

Bakışlarım gökyüzünü bulduğunda grimsi bulutlar görüş açıma girdi. Saat gece yarısını çoktan geçmişti. Bulutlara bakılırsa birazdan yağmur yağacaktı.

Düşünme, düşünme, düşünme...

Ailemin ölümünden önce çok sevdiğim yağmur, şimdi bana kötü an'ları hatırlatmaktan başka bir işe yaramıyordu. Kriz geçirmek istemediğimden odağımı başka bir yöne çekmeye çalıştım. Kitabımı açtım, kaldığım yerde gezindi bakışlarım.

Yağmur yağmayacak. Düşünme... Korkma...

Kendimi sakinleştirmeye çalıştığım saniyelerde çakan şimşekle beraber yerimde sıçradım. Kucağımdaki kitap yere düştü. Kahveyi de üzerime dökmüştüm. Bir çığlık firar etti dudaklarımdan.

AN (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin