Merhabaa...
Yeni bölümle karşınızdayım. Diğer bölümlere kıyasla daha uzun bir bölümle geldim.
Keyifli okumalar dilerimmm...
***
Bazen gerçekler tam da karşımızdadır.
Bize göz kırparlar, el sallarlar, seslenirler.
Yine de fark edemeyiz onları. Çünkü konduramayız, görmek istemeyiz, canımızı yakacağını biliriz.
İşte her şey, bu duygular yüzünden perdenin arkasında kalmıştı.
Tolga...
Katildi.
Karşımdaydı.
Benimleydi.
Bunca zaman nasıl fark edememiştim.
Beni nasıl kandırmıştı? Nasıl bu kadar kör olabilmiştim?
Kafamı iki yana hızlıca sallayıp sakinleşmeye çalıştım.
Hayır, şu an tam olarak hiçbir şey belli değildi. Her şey bir ihtimalden ibaretti.
Kapalı perdelerimin ardından inatla içeri sızan gün ışına diktim bakışlarımı; bacaklarımı kendime çektim ve kollarımı etrafına sıkıca doladım.
Dün Ceyda'nın evinde yaşadıklarımı düşünmeye başladım. Kerem sözlerini bitirdikten hemen sonra koşarak tuvalete gitmiştim ve kusmaya başlamıştım.
Duyduklarım, en az ruhum kadar bedenime de zarar vermişti.
Daha sonra ise kendimi iyi hissettiğimi söyleyip evden hızlı bir biçimde çıkıp koşmaya başlamıştım. Arkamdan seslenmişlerdi, aramışlardı fakat cevapsız bırakmıştım onları. Ağlayarak nereye gittiğimi bilmeden koşmayı sürdürmüştüm. Uzun bir sürenin sonunda kendimi eski evimizin olduğu sokakta bulmuştum.
Çocukluğumun geçtiği ve en büyük acıyı yaşadığım, şu anki Aysu olmamı sağlayan o evin...
Ayaklarım beni her şeyin başladığı yere getirmişti. Nefes nefeseydim, dizlerim çok fazla titriyordu, dizlerim bedenimi daha fazla taşıyamadı, bedenim kaldırımla buluştu.
Ağlamam şiddetini hala koruyordu. On yedi, diye geçirdim içimden... On yedi bıçak darbesi...
İnsan, insana bunu yapar mıydı?
İnsan, insana bunu neden yapardı?
İnsan, insanın yarasını sarmalıydı. Yeni bir yara açmak, bir insana hiç yakışmazdı.
Tolga'nın yaralarımı sardığını sanıyordum. Hem annemin hem de babamın bedeninde 17 yara açan Tolga mıydı?
Bunları düşündükçe ölecek gibi hissediyordum.
Tolga anne ve babamı her yıl benimle birlikte ziyaret eder ve mezarlarına birer adet pembe karanfil bırakırdı.
Katil, kurbanlarını mı ziyaret etmişti yani? Bir de alay eder gibi mezarlarına çiçek mi bırakmıştı?
Duygularım karmakarışıktı. Başımı ellerimin arasına aldım; bir yanım canım bildiğim, zor zamanlarımın tek kurtarıcısı olan Tolga'nın bana bunu yapmayacağını söylerken, diğer yanım her şey gözünün önünde, diyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AN (TAMAMLANDI)
Romance23 Mayıs 2000. Doğumum benim kıyametimdi. Çok sevdiğim o doğum günlerim, şimdi bana cehennemdi. Kendimin en büyük düşmanı yine bendim. Ben, kendimi bir cehenneme hapsetmiştim. Bir mum, iki mum, üç mum... Bir yalan uydurdum. İki ceset buldum. Bir mum...