Hoseok ıslak olan saçları eliyle geriye doğru ittirerek anlının açıkta kalmasını sağlamıştı. Sonrasında elinin tersiyle Jimin'in yanaklarına dokunmuştu.
"Daha iyisin değil mi?"
Başını sallamıştı onaylamak için.
Bir elinde serum poşetinin içine pipet geçirmiş usul usul kan içiyordu.
Arkadaşlarıyla birlikte en alt kata indikten sonra ne ara aldığını görmediği Yoongi kendisine kanı uzatmıştı. Elini yüzünü de düzgünce yıkadıktan sonra bahçede bulunan bir bankta oturuyorlardı.
Normal bir yemek yemek ya da normal bir içecek içmek bir kan torbası kadar yeterli hissettiremezdi.
Olan biten her şeyi, kendisine garip gelen her detayı otururken anlatmıştı. Yavaş da olsa sonunda ayarları geri yüklenmiş gibi hissediyordu.
"Şimdilik diğerlerini boş ver sen sadece kendine odaklan." Seokjin oturuşunu düzelterek banka oturdu.
"Merak ettiğim şeyler var." Hızlı konuştuğu için dudağının kenarından bir damla kan aşağıya doğru inmişti Jimin'in. Diliyle yalamaya çalışırken çenesine ineni de elinin tersiyle silmişti.
"Merak edecek bir şey yok." Kollarını önünde bağladı Yoongi. "İkisi de muhtemelen inatla hareket ediyor. Sen bir vampirsin ve bir kurt adamla rahatça konuşmanı hazmedemiyorlar kısaca." Başını olumsuzca sallarken bir şeyler düşünüyordu. "Jungkook'u ise bilemiyorum o çok garip birisi. Belki gerçekten nazik birisidir." Omuzlarını kaldırmıştı emin olmayan bir şekilde.
"Peki öyleyse neden Taehyung beni çekerken buna izin vermedi? O da bir vampir, kendi türüm." Paketi dibinden sıkarak her bir kan damlasını içmeye çalışıyordu.
"Çok basit. İkisi karşılaşıp Taehyung seni koruduğunda konu direkt sen olmuş oluyorsun. İkisinin de birbirinden nefret ettiğini düşünürsek çok olağan bir sahne." Hoseok Jimin'in önünden çekilerek kalçasını masaya yaslamıştı.
Diğerleri ona hak vermişti. Jimin ise bu sabah aklında olan ancak bir türlü sormaya fırsat bulamadığı soruyu sormalıydı.
Üstelik daha hala odasına dönüp gece boyu açık bıraktığı kamerayı izlememişti. Jungkook'un dün gece kendisini gördüğünü söylemesi, onun hakkında şüpheye düşmesine sebep oluyordu.
Hala yorgundu ancak fazla değildi. Taze kan çekmişti.
Bileğinden saati kontrol ettiğinde verilen ara biraz sonra bitmiş olacaktı. İki eliyle tüm serumu sıkarak son yudumunu içmişti.
"Hyung benim artık gitme gerekiyor. Zehir dolu bir ders daha var." Son kısımda bir nefes vermişti. Bayan Mortimer'dan izin alıp çıkabilirdi fakat Jungkook ile konuşması gerekenler vardı.
"Gitmek zorunda değilsin. Odamın anahtarını vereyim git benim odamda uyu. Seni kimse rahatsız etmeyecektir. " Yoongi cebinden anahtarını çıkartmaya yeltendiği an Jimin onu kolundan tutarak durdurmuştu.
"Aslında gerek yok kendimi iyi hissediyorum. Sadece bunu benim yerime çöpe atmanız yeterli." Bitmiş poşeti masanın üzerine bırakarak ayağa kalkmıştı Jimin.
Kendisine cevap vermelerini beklemeden koşar adımlarla ana binaya ilerledi. Keyfi yerinde ve enerjik hissediyordu.
Ana binanın bir alt katına doğru indi merdivenlerden. Koridorda bir vampir ya da kurt adamla karşılaşmadığı için keyfi git gide artıyordu.
Büyük kapılardan birini ittirerek geçeceği kadar aralık bırakmıştı. Hızla aradan sıvışırken büyük salonda kendisini karşılayan tek şey boyu kadar bitkilerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bringhston ᛭ School
Teen FictionBirden okulu genişletme kararı alan okul komitesi, davet ettiği öğrenciler konusunda oldukça büyük bir mutluluk içerisindelerdi. Kurt adam ve vampirleri aynı çatı altına sokarak hepsinin iyi kaynaşacağını düşünmüşlerdi. Tek amaçları öğrencileri mono...