Kontrol etmedim yazım yanlışlarını belirtin düzelteyim 🙏
Dışarısı oldukça soğuktu.
Bitkilerin üzeri kırağı kaplamış, etrafta soğuk rüzgarın uğultusu dolanıyordu.
Sinirlerinin bozulması üzerine bir iki saat içerisinde yurda kadar yürümüştü Jimin. Ellerini kapüşonunun ceplerine yerleştirmiş, başını da şapkayla kapatarak bir süre derin nefesler alarak sakinleşmişti.
Üzerindeki enerji tamamen sömürülmüş hissediyor, yüzü asık dudaklarını kemiriyordu.
Öğlen saatleri olmasına rağmen gökyüzünü kara bulutlar kaplamıştı. Bu nedenle her yer gölge ve griydi.
Aslında en sevdiği hava buydu Jimin'in.
Bir dağın yamacı ya da çimenlere yatarak kararan bulutları izlemek keyif vermişti her zaman kendisine. Fakat şu an sadece içini karartıyordu.
Elinde tuttuğu büyük poşetleri düzelterek bir kez zıplamıştı. Sırtındaki okul çantası da düzelmişti bu şekilde.
Yüzünde sahte masum bir gülümsemeyle yurdun merdivenlerden iniyordu.
Bir gündür çevreyi süslemeyi ihmal ediyorlardı. İki hafta sonra cadılar bayramı vardı ve okulda kalmanın verdiği güvenle kendileri süslemeliydi okulu. Jimin bunu şahsi görev ilan ediyordu içerisinden.
Krem rengi, üzerinde yirmi sekiz yazan kapıya geldiğinde yüzündeki gülümsemeyi büyütmüştü. Poşetlerden birini diğer eline alarak kapıyı birkaç kez tıklattı Jimin.
Kapı yarım şekilde açılmıştı.
Gülüşü donarak başını yana eğerek aralık kapıdan arkadaşının yüzünü görmeye çalıştı Jimin.
"Hobim şey diyecektim, benimle basketbol sahasını süslemeye gelir misin? Tüm gün saha boş olacak ve bir şeyler de sipariş verebiliriz yani-"
"Kusura bakma Jimin ancak kendimi kötü hissediyorum. Ateşim çıktı ve," Gıcırtılı, kapalı bir sesle burnunu çekmişti Hoseok.
"Anladım, anladım sorun değil. İçeri gelmemi ister misin?" Endişeyle görebildiği kadar onu süzdü Jimin.
Yorgun olduğunu hissedebiliyordu ancak ne ara hasta olduğunu merak ediyordu.
"Hayır sorun değil. Sana iyi eğlenceler." Buruk bir gülümsemeyle başını hafifçe sallamıştı.
Ardından kapıyı hızla kapattı Hoseok.
Birkaç saniye olduğu yerde beklemişti Jimin. Bu kadar hızlı bir kapanış olacağını bilmiyordu.
Omuzlarını kaldırıp indirerek dudaklarını büzmüştü.
Merdivenden inerek yurttan sakince çıkış yapmıştı. Ana binanın diğer yönünde olan yurda doğru ilerlemeye başlamıştı.
Yüzündeki sakin tonlu gülümsemeyi silmemeye çalışıyordu hala.
Basit siyah bir tişört giyiyordu. Üzerinde ise gri, beyaz şeritli bol bir hırka ve aynı şekilde gri beyaz şeritli eşofmanı vardı.
Uzun yolu hızlı hızlı adımlarıyla bitirmeye çalışıyor, birkaç kez düşme tehlikesi geçirse de sorun etmeden ilerlemeye devam ediyordu.
Aklında nasıl süslemeler yapması gerektiğini düşünerek heyecanına heyecan katıyordu.
İki metre boyunda dört dev iskelet kurabilirdi. Duvarlarda gerçekçi devasa örümcekler ve örümcek ağı da vazgeçilmez olurdu. Üstelik bazı duvarları canlı görünmesi için boyayabilir, sahte deri kaplayabilirdi. Tavandan düşen gerçekçi çirkin peri mumyaları ve bir tane gerçek mumya!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bringhston ᛭ School
Teen FictionBirden okulu genişletme kararı alan okul komitesi, davet ettiği öğrenciler konusunda oldukça büyük bir mutluluk içerisindelerdi. Kurt adam ve vampirleri aynı çatı altına sokarak hepsinin iyi kaynaşacağını düşünmüşlerdi. Tek amaçları öğrencileri mono...