11

571 64 30
                                    

Jungkook elindeki telefonu indirerek hala yatakta uyuyan bedene baktı. Yoongi kendilerini okula gelmemeleri için uyarmıştı. Garipti ancak geçerli de bir neden vardı.

Dün Seokjin ve Hoseok'un okuldan kaçtığı müdirenin kulağına gitmişti. Üstelik hemşireyi de kan biti yalanı yüzünden akşama kadar sınıflarda gezdirmişlerdi. Yoongi'nin de dün okula hiç gitmediği için Bayan Mortimer ortada yine bir şeyler döndüğünü düşünerek hepsini odasına çağırmıştı.

Kurt adamlar dolunay nedeniyle bir hafta izinleri vardı. Okula gelmelerine gerek yoktu isteyen yine gidebilirdi. Ancak Jungkook sürüsünün bir olaya karışmaması için izin vermemişti.

Jimin'in ise bir yakının yanına gittiğinden bahsetmişlerdi. Bir öğrencinin yurttan gidip okuldan ayrılması için dışarıda kalacağı süre boyunca izin kağıdı alması şarttı.

Sinirle bir sağa bir sola volta atıyordu müdire. Odasındaki öğrenciler ise başları yere eğik bekliyorlardı.

Jungkook derince bir nefes aldı. Her ne kadar uyandırmak istemese de onu uyandırmalı ve yurttan uzaklaştırmalıydı. Arayan Yoongi müdirenin baş asistanın kontrole geleceğinden bahsetmişti.

"Jimin." Bir elini yatan bedenin omuzuna doğru uzattı Jungkook.

Anında bileği yüksek güçte tutularak durdurulmuştu.

"Sakin ol, uyanman gerekli." Jungkook bileğini geriye çekmeye çalışsa da vampir gözlerini açana dek bırakmamıştı.

"Ben uyurken bana yaklaşmaman gerektiğini kaç defa söylemeliyim?" Tuttuğu bileği bırakarak gözlerini yarımca açtı Jimin. Yatakta yavaşça diklenerek sırtını yatak başlığına yasladı.

"Sana da günaydın." Sahte bir gülümseme sunarak dolaba ilerlemişti Jungkook.

Bir ünite kan çıkarırken Jimin'in önüne fırlatmıştı. Sonrasında koşar adımlar ile dolabına ilerlemişti.

Çatık kaşlar ile onu izliyordu Jimin.

Üzerindeki tişörtü çıkartıp yeni bir tişört giyerek eskisini de koltuğun üzerine fırlattı. Jimin bir süre ona bakmakta çekinse de bakışlarını indirmemişti. Eline serum poşetini alırken hala şaşkınca bakınıyordu.

Ardından odadan fırlamıştı Jungkook. Jimin'in, "Nereye?" sorusunu bile duymamıştı.

Tekrar döndüğünde elinde kendisine ait bir ayakkabı ve mont duruyordu. Kaşlarını terkar çatmıştı Jimin.

"Bir saniye durur musun? Neler oluyor? Neden bunları getirdin?" Yataktan kalkarak Jungkook'un yanına yürümüştü.

"Sana her şeyi ayrıntısına kadar anlatacağım ancak hızla hazırlanman gerekli." Acele acele elindeki montu Jimin'in sırtına örttü.

"Tamam kendim hazırlanırım." Omuzlarındaki montu indirerek odadan çıkmıştı Jimin.

Bir eşofman, sarı botlar ve mont giymişti Jungkook. Odasından çıkarken yatağın üstünde kalan serum poşetini hızla eline aldı. Odasından çıkarken kilitlemişti.

Koridorun sonuna doğru yaklaştığında Jimin'de aynı şekilde merdivenlerden inmeye başlamıştı. Bol bir pantolon, sweatshirt, mont ve siyah botlar giyinmişti. Kendisine durumu açıklamamasına rağmen ayak uydurarak giyinmesine gülümsedi Jungkook.

Merdivenin son basamağındaki vampirin elinden tutarak sürüklemeye başlamıştı. Koşarak merdivenlerden inmişler orman yoluna giden patikaya ilerlemişlerdi.

Bir şey diyemiyordu Jimin. Uyanması ile şu an orman yolunda koşması bir olmuştu. Yapabildiği tek şey elini yüzünü yıkamasıydı ancak onu da düzgünce yapamamıştı.

Bringhston ᛭ SchoolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin