Jimin yavaşça gözlerini açtı.
Oldukça rahat bir bulutun üzerinde hissediyordu. Hem de yatağın kırık olmasına rağmen!
Gözlerini açarken öylesine ağır geliyordu ki eğer kapatırsa tekrar uyuyacağına emindi vampir. Parlak ay yoktu bu sefer gökyüzünde. Odanın içi zifiri bir karanlığa hapsolmuş, açık pencereden soğuk rüzgarlar esiyordu.
Yorgunca telefonuna uzandı Jimin. Hala tek gözünü açarak bakıyor esniyordu. Ekranı açtı ve saati kontrol etti.
01:27
"Vay be çok iyi uyumuşum." Taraklı sesiyle mırıldanarak telefonu kapatmıştı. Kalkıp elini yüzünü yıkamalı ve bolca su içmeliydi. Boğazındaki kuruluk rahatsız edici boyuttaydı.
Birkaç saniye gözlerini kırpıştırarak etrafa bakındı.
"Gece bir?" Kaşlarını çatarak başını hafifçe yana yatırdı. Bir şey içini huzursuz ediyordu.
"Gece bir!" Gözleri fal taşı gibi açılarak diklendi yatakta. Öyle hızlı bir kalkış yapmıştı ki kopan yaylardan gıcırtı sesi yükselmişti.
Jungkook ile buluşacaktı! Tam üç saat gecikmişti.
Koşarak lavaboya gitti. Yüzünü yıkaması, dişlerini fırçalaması ve aynı anda üzerindeki kıyafetleri değiştirmesi beş dakikasını bile almamıştı.
O kadar hızlıydı ki bir yerlerini sürekli masaya, kapı kenarlarına çarpmıştı. Zaten uykusu da kalmamıştı fazla ancak eli yüzü hala şiş ve bir mahmurlukla ayaktaydı.
Masanın üzerinden su şişesini kaparak kafasına dikmiş birkaç yudumda bitirmişti. Koşarak telefonunu aldığı gibi odasından çıkması da saniyeleri bulmuştu.
Koridora çıktığı ilk an gece olup olmamasını umursamadan merdivenden aşağı zıpladı Jimin. Bir gürültüye sebep olurken birinin çıkıp kendisini uyarırsa kafasına vuracağını düşünüyordu.
Krem rengi kapının önüne geldiğinde aceleyle üç kez vurdu Jimin. Heyecanlanamıyordu bile sadece geç kaldığı için endişeli hissediyordu. Telefonunun köşesini parmaklarıyla oynuyor kılıfı takıp çıkartıyordu. Aynı zamanda ayaklarıyla bir ritim tutturarak dikildiği yerde hareketsiz duramıyordu.
Kapı kenarında bir ses işittiğinde tüm dikkatini oraya verdi.
"Efendim?" Kalın taraklı bir ses yavaşça aralık bıraktı kapıyı. Tek gözü kapalı diğer gözü ise yarı açıktı Jungkook'un. "Oh, Jimin." Kapıyı tamamen açarak gözlerini açmıştı. Bir eliyle kapalı gözünün üstünü ovuştururken onu içeri davet etmek için kenara çekildi.
"Uyandırdım değil mi seni?" Bıkkınca nefeslenerek gülümsedi Jimin. Mahcup hissediyordu.
Arkasını dönerek Jungkook'u süzdü. Bir eşofman ve çıplak üst bedeniyle bile heyecanlandığını hissediyordu vampir.
"Aslında evet." Yorgunca gülümseyerek bir elini ensesine attı Jungkook. Heyecnalanmıyordu bile öylesine yorgundu. "Bir şey mi oldu? Sorun ne bu saatte seni rahatsız eden ne oldu?" İlgili bakışlarla süzdü ufak bedeni.
"H-hayır, sadece bu akşam konuşacaktık ve," Derince bir nefes alarak kaşlarını kaldırdı. "ben uyuya kalmışım özür dilerim seni çok bekletmedim umarım." Heyecanla elindeki telefon kılıfıyla oynamaya devam ediyordu.
"Aslında biraz bekledim daha sonra düzenli nefes alış verişini duydum." Gülüşü artarak Jimin'in üzerine yürüdü Jungkook.
Utana sıkıla aynı şekilde gülümsedi Jimin. Neden bu kadar gerilmişti bilmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bringhston ᛭ School
Teen FictionBirden okulu genişletme kararı alan okul komitesi, davet ettiği öğrenciler konusunda oldukça büyük bir mutluluk içerisindelerdi. Kurt adam ve vampirleri aynı çatı altına sokarak hepsinin iyi kaynaşacağını düşünmüşlerdi. Tek amaçları öğrencileri mono...