19

472 50 26
                                    

Jimin başını geri çekerek derince nefesler almaya başlamıştı. 

Ciğerleri yetmiyor gibi hissediyor, kalbi deli gibi atarken göğsüne giren sızı yüzünden daha az nefes almaya çalışıyordu. 

Alnını esmer omuza yasladı. Usulca nefesini düzenlemeye çalışıyordu. Kanı bir bedenden içmenin hazzı ve kendini tutmak zorunda olması felaket derece zorlamıştı bedenini. 

Titreyen parmaklarıyla tutunduğu bedeni biraz daha sıktı. Jungkook'un dizlerinde oturuyor olsa da başı dönüyor ve düşmekten korkuyordu. 

Ense dibine konan parmaklar biraz daha kendine gelmesine yardımcı olmuştu. İyi hissediyor muydu emin değildi. 

"İyi misin?" Yüzünü görmek istese de yapamamıştı Jungkook. Boynunda dinlenen bedene biraz zaman tanımalıydı. 

"Sadece," Nefesleri arasında yutkundu bir kez. "kalbimi hiç bu kadar uzun süre hissetmemiştim." Göğsüne gelen baskıyı hissediyor sanki kalbi kulak ve midesinde atıyor gibiydi. 

Gülümseyerek onayladı Jungkook. Jimin'e bu denli heyecan katmak kendisini de mutlu etmişti.

Bir süre öylece bekledi Jimin. Başını yavaşça kaldırırken mayhoşça açmıştı gözlerini. Başı dönüyor gibi hissediyor, bedenindeki tüm kanı tükenmiş gibiydi. Ancak tam tersi bunları Jungkook'un hissetmesi gerekliydi. 

Jungkook'un yüzü oldukça dibinde olsa da anlık fark edememişti bu durumu. 

Alfa ise büyülenmiş gibi izliyordu.

Dudakları, çenesi az önce başını yasladığı için silikçe bulaşan kanlı yanağı... Bu görüntü bile kendisine çok güzel görünmüştü. 

"Başım dönüyor." Fısıldayarak yine gülümsemişti Jimin.

Aynı şekilde Jungkook'da gülümsedi. 

Ancak dalga geçmiyordu vampir. Gözleri arada kapanıp açılıyordu. kalbi hızla atıyor, her atışını kendi göğsü üzerinde hissediyordu. Kulakları uğuldarken Jungkook'un sesini duyamıyordu. Fakat en alt katta açık olan musluğu, evin tepesinden uçan kuşun kanat çırpışını ve dışarıda koridorun sonundaki devasa kedinin mırıltısını duyuyordu. 

Konuşmaları arasında hala aynı ifadeyle alık alık bakan Jimin'e karşı kaşlarını çattı Jungkook. Bir şeylerin ters gidiyor olması içini dehşete yuvarlıyordu. 

Bir elini kanlı tombul yanağa koyduğunda kısaca okşamıştı. Jimin yine kendisine alık şekilde yarım gözle bakıp gülümsemişti. Gözlerini bir kaç defa kırpıştırıp kapatmıştı. Başı geriye doğru düşmeye başladığında hızla boynunu destekledi Jungkook. 

Her ne kadar şaşkın olsa da yorgun olduğunu varsayıyordu.

Kucağındaki bedeni tekrar boynuna yaslamıştı. Jimin'in hala çarpan göğsünü kendi göğsü üzerinde hissediyordu. 

Yüzündeki gülümsemesi yavaşça büyümeye başlamıştı. Kanepeden ayağa kalkmak için vampirin bacaklarını tuttu. kucağındaki bedeni bir kez zıplatarak rahatça kucağına almıştı. 

Onu nazikçe yatağa yatırmıştı. İlk işi pencerelere ilerleyerek odadaki baskın kokusunu yok etmekti. Aynı zamanda odayı soğuk tutarak uyuyan bedenin kendine gelmesini istemişti. 

Yatağın başında bekleyerek gözlerini yorgun bedene dikmişti. 

Kapının vurulmasıyla yarım bir gülümsemeyle oraya dönmüştü. Üzerinde hafif bir yorgunluk vardı. Biraz da vampir zehri yakıyordu bedenini ama dayanabileceği bir acıydı. 

Bringhston ᛭ SchoolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin