20

501 54 15
                                    

Derince bir nefes alarak etrafına bakındı Jimin. Yanındaki beden kendisine sakin olması için arada bir ufak dokunuşlar yapsa da çok zorlanıyordu. 

Yirmiye yakın kurt adamla birlikte oturmak tam anlamıyla vampir benliği bir hakaretti. 

Devasa bir salonda yemek masasında oturuyorlar, Jungkook'un babası bir konuşma için kürsüde dikiliyor ve sabahtan beri bir şeyler konuşuyordu. 

Açıkçası pek de umurunda değildi şu an. 

Sıkıntı, stres ve gerginlikten oturduğu yerde ayağını sallamadan duramıyordu. Kendi yaşıtlarında kimsenin olmaması gibi herkes siyah kıyafetler giymiş, kadınlar yüzünü birer siyah yelpaze ile kapalı tutuyordu. 

Fazla gösterişti Jimin için. Beş yıl önce ölen aile yakını bile olmayan genç bir kız için şimdi ağlıyor gösterisi yapmak fazla lükstü. 

Tahta krem renginde bir yerde kızın fotoğrafı asılıydı. Çerçevenin çevresi renkli çiçeklerle süslüydü. Bir kaç mum yakarak hediyelik eşya da eklemişlerdi. 

Ayrı olarak da duvarlarda, tavanda asılı ve salondaki her bir masanın üzerinde garip muskalar asılıydı. Bazıları sarı bazıları kırmızı iken bir iki tanesi de turuncu renkte dikdörtgen kağıt parçalarıydı. Üzerindeki siyah yazıları okuyamıyordu Jimin ancak Japonca yazıldığını düşünüyordu. 

Birden dizine konan el yüzünden bakışlarını hızla dizine oradan da yanındaki bedene çıkartmıştı. 

"Masayı sallıyorsun." 

Jungkook kendini uyarana kadar dizini salladığını bile fark etmemişti. Yaklaşık iki saattir boş boş oturuyorlardı ve bir rahip bir yaşlı kurt saçma sapan edebiyat yaparak bir şeylerden bahsediyordu. Diğer konuklar ne düşünüyordu bilmiyordu ancak kendisi tam anlamıyla boş buluyordu. 

Başını sallayarak Jungkook'u onaylamıştı. Sıkıntıyla bir nefes verirken kollarını önünde bağlamıştı. 

Ardından Jungkook kollarını tutarak aşağı indirmişti. Kaşlarını çatarak ona tekrar döndü Jimin. 

"Rahat bı-"

"Ceketini kırıştırıyorsun." Kaşlarını kaldırarak kırışan kol kısmını düzeltmeye başlamıştı Jungkook.

Evden çıkmadan önce de, salona geldiklerinden beri de Jungkook'un bu saçma cümlelerine katlanıyordu. Gerçi rahatsız ailenin oğlundan da tam olarak beklenen buydu. 

"Bir daha beni uyarırsan burada dönüşeceğim."

"İstersen şimdi de yapabilirsin." Yarım şekilde gülümseyerek vampirin yakalarını da düzeltmişti. Derince bir nefes daha aldığında gülümseyerek önüne döndü Jungkook. 

Bu daraltan ortamdan kendisini çekip çıkaran tek şey yanındaki sarışın bedendi. 

"İlk önce, güzel dileklerini sunması için eşim Na-Heri'yi davet ediyorum." Kürsüdeki yaşlı adam gülümseyerek eşine bakmıştı. 

'Şükürler olsun başka bir ses duyacağım' Kürsüye doğru yürüyen kadına sahte bir gülümsemeyle bakmıştı Jimin.

Başını hafifçe Jungkook'a eğerken kulağını ona yaklaştırmıştı Jungkook. "Umarım bu konuşmada iki saat sürmez." Fısıldayarak gözleriyle kurt adamın annesini işaret etmişti.

"Jimin az önce incil okuyorlardı."

Anında onu onaylayarak önüne dönmüştü Jimin. Az önceki boş diye düşündüğü konuşmalar incil paragrafları mıydı! Hristiyan babası bu halini görseydi muhtemelen çıldırırdı. 

Bringhston ᛭ SchoolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin