16

456 51 27
                                    

Çatılı kaşlarıyla koşar adımlarla merdivenleri  turladı Jungkook. Cebindeki anahtarı çıkartıp kapıyı açmak için atıldığında kapı birden açılmıştı. 

Meraklı ve endişeli bakışları kapının arkasındaki bedene dönmüştü. Ev hizmetlilerden birisi önünde saygıyla eğildiğinde imkanı var gibi daha da çattı kaşlarını. 

İlk geldiklerinde kimse yoktu. Bu hizmetli nereden çıkmıştı?

Kadının eğilerek selam vermesini görmezden gelerek koşar adımlarla merdivenlere yöneldi. 

Bir şey diyememişti orta yaşlı kadın. Kendisine verilen emir yerine geri çekilip çenesini tutması gerektiğini fark etti. Zira içeri girdiği andan itibaren evin ortasını saran kara enerjiye yem olurdu. Bu ihtimali göze almaktansa hanımından kısa bir azar yemek daha mantılıydı. 

Odasının önüne kadar koşmuştu Jungkook. Cebinden bir diğer anahtarı çıkarttı. Bir saattir evde yoktu ve onu anında buraya kilitleyerek ortadan kaybolmuştu. 

Endişesinin bir diğer yarısı odadaki bedenin hala orada olup olmadığıydı. 

Kapıyı yavaşça ittirerek ilk önce başını uzattı alfa. Girişte görünmüyordu. Kaşlarını çatarak odaya girdi. Kapıyı tekrar kapatıp kilitledi bu esnada. Birinin aniden odasına girmesi kötü olurdu. 

Yatağının etrafında da kimse yoktu. 

Son umudu olan banyo kapısına yöneldi. Kapı hafifçe aralık duruyor içeriden loş bir ışık sızıyordu. 

Kapıyı hafifçe ittirerek başını öne uzattı. 

Gördüğü beden karşısında çatılan kaşları düzelmiş, tüm yüzünü yumuşak bir ifade kaplamıştı. 

Büyük hayvan sahibini gördüğü için bir mırıltı çıkartmıştı sadece. Tam tepesinde uyuyan beden yüzünden hareket etmek istemiyordu. Yeni gördüğü sahibine delirmek istese de sarı saçlı çocuğu daha çok sevmişti. 

Gülümseyerek ikiliye yaklaştı Jungkook. Siyah büyük jaguarla oynarken uyuya kalmış olabilirdi. Onunla konuşmak istese de şimdilik sakince uyumasını yeğledi.

Banyonun kapısını açarak yatağına ilerlemişti. Örtüleri sıyırırken tekrar büyük kedinin yanına döndü. Eliyle burnunu yanaklarını sevmiş küçülen bedenin yanına çömelmişti.  

Bir elini Jimin'in dizlerinin altından geçirmişti. Diğer elini sırtına götürüp kucağına alacakken birden kendini yerde bulmuştu. 

Kalp atışları hızlanmış nefes nefese bakmıştı Jungkook tepesindeki çocuğa. Kedinin hırlamasını duyduğunda yerdeki bir elini kaldırarak avuç içini gösterdi sadece. 

Onu sadece yatağa taşımak istemişti. 

Tetiklenen vampir ise kendini korumak için önündeki bedene atlayarak tuttuğu bileği Jungkook'un boynuna yaslamıştı.

Bir kaç saniye nefes nefese kırmızı gözlere baktı Jungkook. Sakinleşmiş sadece onun da sakinleşmesini beklemişti. Kırmızı gözler, uzamış dişler ve dışa dönük damarlı yüze artık alışmış sayılırdı. 

Derince bir nefes aldığında burnu tatlı vişne kokusuyla dolmuştu. 

Durumun ne olduğunu hızla kavradı alfa. Boşta kalan elini vampirin bir yanağına çıkarttı. Vampir formu etrafa çok farklı kokular yayıyordu. 

Damarlar yok olurken gözlerini şaşkınca kırptı bir iki kez.

Kendine gelerek hızla geri çekildi Jimin. Dudaklarına batan dişlerin kaybolduğunu hissediyordu. Alfanın sıcak avucundan kaçarak arkasındaki kedinin gövdesine yaslanmıştı.

Bringhston ᛭ SchoolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin