15

512 57 32
                                    

Jimin çantasını son kez kontrol ettiğinde derince nefes alarak heyecanını kontrol etmeyi denedi. Her şeyden emin olmak için takvimi kontrol etti. Cumartesi saat 19:36'yı gösteriyordu. 

Cuma günü müdire uzun bir konuşmayla son bir haftayı tatil yapmıştı. Her öğrenci cadılar bayramı için yardım edecekti. Aynı şekilde bazıları kendi evlerine dönüyordu. 

Müdireye ailesini ziyaret edeceğine karşı okuldan çıkmak için izin almıştı. 

Kalın ceketlerinden birini üzerine geçirirken telefonunun şarjını da kontrol etmişti. Masasının çekmecesindeki kokulu yağlardan birini alarak ceketinin cebine yerleştirdi. 

Son günlerde garip davranan Jungkook her geçen bir dakika gözüne daha da gizemli gelmişti. İçtikleri gecenin sabahı uyandığında alfayı yanı başında kendisine bakarken bulmuştu. Bu rahatsız edici olmasıyla birlikte garipti de. 

Ondan sonraki günler ise ne zaman kendisiyle konuşmaya kalksa oldukça tereddütle yaklaşıyordu. Gelen telefonlarını ciddiyetle açıyor, ortadan kayboluyor ve geri geldiğinde, okula ilk geldiği gün takındığı ifadelerden birini takınıyordu. 

Bu gizemli hareketler merakını körüklüyordu. 

Yurttan çıkarak on dakika önce Jungkook'un gittiği orman yoluna döndü. Siyah çantasını omuzlarına geçirirken cebine koyduğu kokulu yağ paketini çıkararak ağzı ile yırttı. Ne kadar hoşlanmasa da yağı ellerine yüzüne ve boynuna yedirmeye başlamıştı. Aynı anda hızlı adımlarla onun kokusunu takip etmeye çalışıyordu. 

Yani o bir kurt adam değildi kokusunu takip edemezdi ama onu uzaktan takip ederek kokusunu duyabilirdi. 

Bu yeteneğine biraz daha şükür duydu. 

Jungkook görüş açısına girdiği an nerede olduğunu sorguluyordu. Okul ve yurttan biraz uzakta sayılabilirlerdi. 

Ağaç ve yanındaki çalılara sığınarak vampir benliğine dönüşmeye başladı. Kırmızı gözler karanlıkta daha iyi görüyorken bulunduğu mesafeden Jungkook'un adım seslerini bile duyuyordu. 

Onunda bir alfa olduğunu hatırlayarak nefesini tuttu Jimin. Eğer fark edilirse boka basmış olurdu. Jungkook'un kendisine ne yapacağını bile tahmin edemiyordu. 

O gizemli ucubenin fazlasıyla garip hareketler sergilemesi kendi suçu sayılmazdı.

Jungkook'un çalan telefonunu duyduğunda çalıya biraz daha yakınlaşarak başını eğdi. Yaprakların arasından kırmızı gözü parlıyor olsa da daha kimse fark etmemişti. 

"Evet sizi bekliyorum."

...

"Hayır, en arkadaki araçta tek başıma ilerlersem daha iyi hissederim. Onu görmek istemiyorum." 

Ardından telefonu kapatmıştı. 

Kalbi daha da hızlandı Jimin'in. Ne yapacağını bilmiyordu ancak heyecanı yüzünden işleri batırmaktan korkuyordu. 

Geri dönse ne kaybederdi? İki hafta sonraya kadar içi içini yerdi ve son günleri fazlasıyla normal geçiyordu. Bir anormal olarak durumlara anormallik katmak onun işiydi. 

Uzaktan gelen araç sesleriyle önce arkasını kontrol etti Jimin. Seslerin kaynağı Jungkook'un önündeydi. Kurt adama yaklaşıyorlardı. 

Çömeldiği ağaca daha da çok sindi Jimin. Yanına daha fazla yağ almalıydı. 

İki siyah araba geldiğinde neredeyse hiç bir konuşma geçmemişti. En arkadaki arabanın içinde şoför indiğinde bir adam Jungkook'un yanına doğru yaklaşmıştı. Sonrasında ikisi en öndeki arabanın yanına ilerleyerek kapıyı açmışlardı. Jungkook'un bedeni yüzünden aracın içindeki kurdu göremiyordu Jimin. 

Bringhston ᛭ SchoolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin