²

778 85 36
                                    

Akşam saatleriydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Akşam saatleriydi. Muhtemelen gece yarısını geçmişti.

Tam düşündüğü gibi sekiz saate yakın aralıksız uyumuştu Jimin. Ardından 11:48'de uyanmış bir süre yatakta daha bekledikten sonra gece yarısı kalkarak köpüklü bir duş almıştı.

Her ne kadar bugün saygısızlık yapmış olsa da Bayan Mortimer'a minnettardı. Tüm öğrencilerinin eksik hissetmelerini istemediği için masraftan kaçınmamıştı. Üstelik okul kurucularını da bu konuda fazlaca bunalttığına emindi.

Büyük ve eksiksiz tam anlamıyla kusursuz bir okul, ev gibi yurtlar ve nefis yemekli yemekhaneler. Hangi insan okullarında bu vardı? Eğer okullarından haberleri olsaydı bunu kıskanacaklarına adı gibi emindi Jimin.

Şu an yürüdüğü ormanlık alanda bile Bayan Mortimer sayesinde rahatça gezebiliyordu. Okulun kendi şahsi bahçesi dışında çevresinde bulunan ormanlık alanların çoğu Mortimer'ın özel olarak satın aldığı arsalardı. Bunu da yine sırf öğrenciler ormanda rahatça gezebilsin diye yapmıştı. Herhangi bir çit gibi ayıran korunaklı bir şey yoktu arsanın dışında. Üst düzey yetkililerin çenesini kapatmaları için göstermelik tapulardı.

Elinde tuttuğu kabuklu cini yavaşça yürürken önündeki ağaçlara fırlatıyor geri kendisine sekerken yakalıyordu. Bayan Mortimer kendisini seçmişti. Bir eli mavi deniz şortunun içinde, diğer eli de attığı cinin geri sektiğinde beyaz tişörtünü çamurlamaması için tutuyordu.

Cini açmamıştı. Notu vermesini de dilememişti. Ne yazdığı ya da müdirenin ne istediği pek umurunda değildi. Hafif ağrıyan omuzlarıyla beraber soğuk havada yürümek şimdilik tek işiydi.

Kabuklu cini tekrar ağaca doğru fırlattığında başka bir elin onu havada tutmasını beklememişti. Cin geri dönmediğinde kafasını kaldırdı hızla.

"Geldiğimi fark etmedin, ne düşünüyorsun?" Yoongi sert sesiyle etrafı daha da soğuk yapmıştı sanki.

"Aslında bir şey düşünmüyorum sadece omuzlarım ağrıyor." Diğer elini de şortunun cebine sokarak önündeki taşa gelişigüzel tekme atmıştı. "Ve,"

"Ve Müdire Mortimer seni seçmiş değil mi?" Yoongi'nin sorusuna karşı başını onaylar biçimde salladı Jimin.

"Dert etme bu kadar beni de seçti." Yanına yaklaşan kısa vampirin boynuna kolunu atarak dümdüz aheste aheste ilerlemeye başlamışlardı.

"Dert etmiyorum. Sadece ne vampir ne de kurt hiç biriyle uğraşmak istemiyorum. Okula onları kendisi çağırmadı mı? Neden onlara okulu tanıtacak birer rehber ibrehe ayarlamıyor?" Yorgunca somurtuyordu Jimin.

"Seçti ya, biz ibreheler oluyoruz bir haftalık için." Canlı bir kahkaha attı Yoongi.

Jimin sadece bakışlarını ona çıkartıp 'ciddi misin?' dercesine baktı. Yüzü az da olsa düşen Yoongi derin bir nefes aldı. Kolunun altındaki çocukla uğraşmak bir numaralı zevki olsa da onun başka şeylere moralini bozuyor oluşu içindeki abilik duygusunu köreltiyordu.

Bringhston ᛭ SchoolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin