Dev kedi altındaki bedenin üzerine yatmaktan hoşnut duyduğu için tüm odayı mırıltılar ile doldurmuştu. Buz gibi bedenin üzerinde yatmak oldukça keyif veriyordu kendisine.
Jimin ise tepesindeki kedi yüzünden sıcaklamış olsa da dayanabiliyordu. Siyah tüyler öylesine yumuşaktı ki her seferinde onları ısırmak için dişleri kaşınıyordu.
Bulunduğu odanın kapısı açıldığında ters başını oraya döndürdü.
Elinde bir termos boyutunda matara ve paket ile içeri Jungkook girmişti.
Gördüğü manzara yüzünden hafifçe tebessüm etmişti. Jimin yatakta yatıyor ancak başını tersçe sarkıtıyordu. Tüm saçları yere doğru uzanırken alnı açıktaydı. Sonrasında elindeki paketi görmesine rağmen yanına gelmeyen jaguara baktı. Jimin'in üzerinde yatıyor patilerini onun yüzüne doğru uzatıyordu.
Gülümseyerek kaşlarını çattı. "Yemek vakti." Bulduğu her boş vakitte soluğu Jimin'in yanında alıyordu kedi.
Siyah jaguar Jimin'in üzerinden kalkarak sahibinin bacaklarına dolaştı hızla. Aynı şekilde Diklenerek alfanın düz suratına bakıyordu.
Jungkook kitaplığın köşesindeki siyah mama kabına ilerleyerek elindeki paketi yırtarak eğmişti. Islak etlerin yarısını boşaltmıştı. Kanlı, oldukça yağlı çiğ etin kokusu burnuna ulaşınca derince bir iç çekmişti Jimin. Tabii ki bir hayvanın mamasına sulanmıyordu, sadece oldukça kaliteli bir mama olduğunu fark etmişti.
Kendisine yaklaşan Jungkook'a karşı yatakta oturur pozisyona geçmişti. Bacaklarıyla bağdaş kurarak kayan tişörtünü düzeltti.
Merakla kendisine uzatılan mataraya baktı. Onu şaşkınca alırken soru soran gözlerini tepesindeki adama çıkartmıştı. "Sabah bir şey yemedin. Öğlen ve akşam da sadece atıştırdın." Ceketini çıkartarak uzun kıyafet dolabına ilerledi. "Biraz kana ihtiyacın olduğunu düşündüm." Üzerindeki kapüşonluyu da çıkartarak üst bedenini çıplak bırakmıştı.
Bakışlarını hızla elindeki mataraya döndürdü Jimin. Yani inkar edemezdi Jungkook'un baklavalarına bazen düşüyordu. Çünkü beden yapısından ötürü kendisinin pek fazla kası yoktu. Olan kasları da şişkin bir görüntü yaratmıyordu.
Fakat üzerinde yavaşça bir tişört geçiren beden öyle miydi? Bir canavar makinesi edasıyla taşıyordu kaslarını.
Elinde tuttuğu şişeyi biraz oynatarak içindeki ağırlıkla oynamıştı. "Bu kadar uğraşmana gerek yoktu."
"Dişlerini törpülediğin için dilediğin kadar kan içemeyeceğini varsaydım." Vampir çocuğa önünü dönerek gülümsemiş banyoya ilerlemişti Jungkook.
Kaşlarını çattı Jimin. Ne için zorlanabilirdi ki? Yarı açık bırakılan banyo kapısına doğru başını uzattı. "Ne? Aslında paketten o kadar da zor olmuyor."
Jungkook elini yüzünü yıkamıştı. Bunu nemli yüz ve ellerinden anlıyordu Jimin. Gülümseyerek uzun koltuğa doğru ilerliyordu. "Kendimi kast etmiştim."
Gözleriyle takip ettiği bedene karşı gergin bir gülümseme gösterdi. Hayır, bunda bile bir mana aramamalıydı. Garip düşünceleri aklından atmaya çalıştı hızla.
Yüzünün kızardığını görebiliyordu Jungkook. Yarım gülümsemesi ile başını yana çevirmişti. Siyah saçlarının bir kısmı alnının üzerine dökülürken aşağıdan bakıyordu Jimin'e.
Avını bekleyen bir kaplan gibiydi.
"Aslında pek de zorlanmazdım." Umursamazca bir omuzunu silkti. Aynı Jungkook gibi çapkın bir gülümseme edindi suratında. "Üstelik acıyan bir omuzla buna kalkışmamalısın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bringhston ᛭ School
Teen FictionBirden okulu genişletme kararı alan okul komitesi, davet ettiği öğrenciler konusunda oldukça büyük bir mutluluk içerisindelerdi. Kurt adam ve vampirleri aynı çatı altına sokarak hepsinin iyi kaynaşacağını düşünmüşlerdi. Tek amaçları öğrencileri mono...