17

459 55 21
                                    

Jungkook elindeki pudra ile banyoya ilerliyordu.

Hizmetlinin odalarına dalmasının üzerinden yirmi dakika geçmişti.

Bu esnada sırayla Jimin ardından Jungkook banyoda işlerini halletmişti.

Siyah kumaş pantolon, beyaz gömlek, beyaz ve siyah çerçeveli bir de saat giyindi Jimin. Jungkook kendisine alan tanımak için banyoya girdiğinde yatağın üzerine bırakmıştı eşyaları.

Son kez ise dişlerini kontrol etmek için boşalan banyoya girmişti.

Sarı düzenli saçlara bakındı Jungkook. Gömlek biraz bol görünse de üzerine uymuştu. Absürt bir görünüşü yoktu.

Aksine oldukça yakışıklı ve tatlıydı.

Aynadan gördüğü beden ile arkasını döndü Jimin. Alfayı göz ucuyla süzerken elinde tuttuğu pudrayı gördü.

Jungkook kendisi gibi bir kumaş pantolon giyiyordu. Ancak pantolon onun bacaklarını tamamen sarmış, seksi bir görüntü katıyordu. Üzerine siyah boğazlı bir kazak giymişti. Saçının bir kısmını yana yaslayarak diğer kısmı alnına doğru dökmüştü.

Kaşlarını kaldırarak kısa bir ıslık çaldı Jimin. "Oldukça iyi görünüyorsunuz Junior Jeon."

Bu sözlere gülümser gibi olsa da pek mimik oynatmamıştı Jungkook. Bir kaç adım ileri atılarak pudranın kapağını açtı.

"Bu ne için?" Tek kaşını kaldırarak yüzüne değen süngeri işaret etti.

"Fazla beyaz görünüyorsun." Parmak uçlarıyla ince çeneyi yana çevirdi.

Anladığını belirtmek için kaşlarını kaldırdı Jimin. Diğer aile üyelerini görmese de Jungkook esmerdi. Yani buğday tenli sayılırdı. Üstelik onlar sıcağı fazlasıyla seviyordu.

Bunu dışarıya göre sıcak olan ev içinden ve Jungkook'un siyah kazağından anlayabiliyordu.

Jungkook işi bittiğinde geri çekildi bir adım. Aynaya dönerek biraz bakındı. Başını iki yana çevirerek yüzünün tamamını kontrol etti.

Beyaz görüntüsü az çok ortadan  kaybolmuştu.

Derince bir nefes aldı Jimin. Heyecanlı değil aksine korkuyordu. "Sence nasılım?" Düşüncelerini dağıtarak gülümsemeye çalışmıştı.

Bir kaç saniye öylece bakmaya devam etmişti Jungkook. Elindeki pudrayı lavabonun kenarına bırakmıştı.

"Yakışıklı ve tatlı." Düz ifadesiyle sarı gözlerini koyu kahve gözlere çıkarttı.

Gelen ani iltifatla şaşırsa da belli etmemişti Jimin. Aslında bu itirafı sevmişti. Yanaklarının yandığını hissediyordu.

Muhtemelen sıcacık ev yüzünden beden sıcaklığı artmıştı.

Artık gitmeleri gerektiği için ikili odadan çıkmıştı. Gerginlikten yarasa olup uçmak istiyordu Jimin. Balkon ya da çatıdan atlarsa uzun yol katedebilirdi.

Mermerli koridorda ilerlerken sırtına dokunan kemikli el sayesinde biraz daha iyi hissetti. En kötü ihtimal savaş çıkıp tüm aile üyesinin saldırması olurdu ki buna da Jungkook izin vermezdi.

Bu yüzden rahat olması gerekti. Onların oldukça acımasız barbarlar olmadığına emindi. Böyle bir evde yaşayan, nadir dev jaguar tipini sahiplenen tipik zengin ailelerden sadece bir tanesiydi.

Kendi evlerinde etobur bitkiler, haftanın belirli günleri dile gelen ruhlu tablolar ve evcil hayvan olarak ise franken üç başlı köpek vardı. Tipik dracula zengini bir aileye sahipti Jimin.

Bringhston ᛭ SchoolHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin