Bölüm 8

196 19 71
                                    

Hepimiz beraber hastaneden çıktık. Şehidimizi getireceklerdi. Hepimizin içinde üzüntü, hüzün elbette ki vardı ama o acıyı yaşamak başka zamana kalmıştı. Şuan ondan önemli işlerimiz vardı. Daha sonra ağlayabilirdik.

Eren hiç konuşmamıştı. Diğerleri en azından 1 kelime etmişti.

Karargaha yetiştiğimizde Eren önümden gidiyordu. Bütün herkes bir yere dağıldı. Eren bahçede bankta oturdu.

Görkem şu an için iyiydi. Onunda yanına gidecektim. Ama time geldiğimden beri çok az konuşmamız olmasına rağmen Eren'le tam bir abi kardeş ilişkisini yakalayabilmiştik.

Eren'in yanına gittim.

"Oturabilir miyim?"

dediğimde bana baktı. Başını olumlu anlamda salladı. Sakince oturdum.

"Eren belki saçma bir soru olacak ama iyi misin? Hiç konuşmadın ağlamadın."

Hangimiz iyiydik ki Eren iyi olsun? Bir süre bekledi. Bana döndü.

"Koruyamadım Asena. Ben Serhat abiyi koruyamadım. Benim yüzümden oldu. Benim yüzümden Serhat abi aramızda yok. Koruyamadım onu."Ardından tekrar önüne döndü.

Kendini suçluyordu. "Eren senin suçun değildi. Serhat abi şehit oldu. Bunun için kendimizi suçlayamayız. Ona bakılırsa biz de koruyamadık. Kendini suçlama sakın. Sen elinden geleni yaptın. Şimdi şehidimizi uğurlayıp, intikam alma zamanı. Kendimizi suçlamanın ne zamanı ne de yeri."

Bana baktı. Ne diyeceğini merak ediyordum ama ya beklemediğim bir yanıt verirse diye de korkuyordum. Cevaplayamayacağım bir şey söylemesinden korktum. Ama o da böyle bir destek bekliyordu. Sonra acısını yaşayacaktı.

"Haklısın. Ben gideyim de bir içeriye bakayım. Belki bana ihtiyaç olur. Teşekkürler Asena. İyiki varsın."

Hızla gitti. Arkasından kısık sesle bende "İyiki varsın Eren," diyebildim.

Derin bir nefes alıp arkama yasladım. Gözlerimi kapattım. Bağıra bağıra, hıçkıra hıçkıra ağlamak istiyordum ama bunu arka plana attım.

Bir asker yanıma gelip tekmil verdi. "Komutanım Tolga albay sizi odasında bekliyor."

"Tolga albay mı, nedenini söyledi mi peki?" diye sordum.

"Hayır komutanım bana sadece sizi bulup çağırmam emredildi," dedi. Teşekkür edip kalktım.

Tolga albayın odasına doğru gittim. Kapının önüne geldiğimde tıkladım. İçerden gelen "Gel," emriyle girdim.

Burak komutan da içerideydi. Tekmil verdim. "Asena KUTLU Ankara. Emredin komutanım."

Albay "Rahat Asena. Özel bir görev var. Şu an tek gidebilecek kişi sensin," diye söze girdi.

"Nerede komutanım. Ne zaman çıkacağım?" dedim düşünmeden.

Albay "Kızım ama biraz sıkıntılı bir görev. Türk kimliğini kimse bilmemeli. Antalya'dan bir asker daha sana katılacak. Eğer istersen-"

Sözünü kestim. "İstiyorum komutanım."

"Tamam kızım sen hazırlığını yap. Yeri ben helikopter pilotuna bilgi vereceğim."

Burak komutan söze girdi. "Asena. Dikkatli ol. Başını belaya sokma ve plana sadık kal," dedi.

Baş selamımı verip odadan ayrıldım. Biraz zamanım vardı. Gidip Görkem'i de görmem gerekiyordu. Odadan çıktığım gibi ilk onu aramaya başladım.

Yemekhanede oturuyordu. Yanına gittim. Beni görünce ayağa kalktı. "Asena," dedi ve sarıldı. Bende karşılık verdim.

"Görkem sana bir şey demem lazım," dedim. Diyeceğim şeyi bekliyordu.

DOLUNAY ZİRVESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin