Bölüm 29

83 5 4
                                    

Meeeeerhabaaaaa. Geldi baş belası...

Şimdiden söylüyorum, yazdığım bölümler arasında en beğendiğim bölümmmm. İsmail'im, uzun adamım ya.

Umarım hoşunuza gider ve sıkılmadan okursunuz bu bölümü.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Sizleri seviyorum 🤍

💙

İSMAİL PUSAT

Hastaneye gelmiştim. İçimdeki duygunun ne olduğunu bilmiyordum ama yoğun bir şekilde hissediyordum.

İçeriye girdiğimde, etrafa bakındım. Ortalarda yoktu. İzinli miydi bugün?

“Beyefendi,” diyen kadına döndü bakışlarım. Muhtemelen kaşlarım çatık, bakışlarım keskindi. Kadın sertçe yutkundu ve zorla gülümsedi. “Ben yardımcı olayım. Şikayetiniz ne?” derken en başta sesi titremişti.

“Gerek yok.” derken sesim soğuktu. “Kızıl doktor nerede?” dedim netlikle. Kadın afallayarak baktı yüzüme.

“Siz,” dediğinde tanır gibi baktı. “Siz geçen gün burada olay çıkartan adamsınız, değil mi?” Tanınma şeklimize bak!

“Ta kendisi. Doktor nerde?” dedim tekrar.

“Bilmiyorum, buyurun geçin şöyle. Ben yardımcı olayım size,” dediğinde hareket etmeden durdum. “Beyefendi,” diyen kadın elini kaldırdı. Koluma dokunacağı an yana doğru bir adım attım.

“Bana kızıl doktoru bul,” dediğimde, havada kalan eli indi.

Aldığım yoğun yasemin kokusuyla arkama baktım. Karşımda beyaz önlüğü, uzun kırmızı saçlarının dalgalı duruşu ve öldürücü bakışlarıyla, bu tarafa doğru geliyordu.

“Selin,” dedi yalandan bir gülümsemeyle. “Bir şey mi soracaktın?” Bakışlarımı Kızıl doktordan ayırmadan bakıyordum.

“Hayır, sadece gelen hastaya bakmak için geldim. Şimdi izin verirsen hastamı tedavi edeceğim,” dediğinde bakışlarım onu buldu.

Doktorla aynı anda “Ne?” dediğimizde Kızıl bana baktı. “Yok öyle bir şey. Uyduruyor. Senden başkasıyla tedavi olmam,” dediğimde zaferle sırıttı. Az önce adının Selin olduğunu öğrendiğim kıza bakarken elini koluma attı.

“Duydun Selinciğim. Şimdi sen uzaklaş, başka hastalara bak,” dedi. “Ben de hastama,” dedi vurgulayarak. “Bakayım.”

Kadından cevap beklemeden kolumu tutup çeken kadına güldüm. “Ne!” dedi hiddetle.

Değersiz bir eşyasını fırlatır gibi beni sedyeye doğru itti. Gülmemek için yanaklarımın içini ısırdım. “Bir dakika,” dedi bana dönerek.

Sedyede ellerimi arkaya doğru uzatıp, dirseklerimden destek alarak yaslandım. “Sen niye tedavi olmaya geldin?” dediğinde, buraya gelme sebebimin sadece onu görmek olmadığını anladı. “İsmail, yaralandın mı!” derken kızması ile gülüşümü daha fazla tutamadım.

“Evet,” dedim duraksadığımda. “Yaralandım. İş kazası.” Yumruk yaptığı elini, yaralı koluma vurunca inledim. “Az yavaş ol. Nasıl doktorsun sen? Nerde görülmüş bir doktorun hastanın yarasına vurduğu?” dediğimde sinirle güldü. “Koluma bakmayı düşünüyor musun Kızıl?” dediğimde şaka yapmadığımı anladı.

“Sen cidden yaralandın?” derken telaşına güldüm. “Nasıl, ne zaman, nerede, kim?” diye sorularını art arda sorarken baktım ona. “Bakma cevap ver İsmail,” dediğinde tebessüm oturdu dudaklarıma.

DOLUNAY ZİRVESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin