Bölüm 14

146 12 19
                                    

Öylece durdum. Frene abandım. Telefon kulağımda öylece bekledim. Sesimi çıkartmadım.

"Babana geliyorsun demek," dedi sesindeki iğrenç tınıyla.

"Senin gibi babanın Allah belasını versin," dedim dişlerimi sıkarak.

Güldü. Evet güldü. İğrenç kahkahası kulaklarıma gelince telefonu kulağımdan biraz uzaklaştırdım.

"Deme öyle," dedi. Cevap vermeyince devam etti. "Umarım tek ve silahsız geliyorsundur. Yoksa yazık olacak güzelim aileye.”

Sesinden dalga geçer gibi bir tını. Sinir bozucu bir sırıtış olduğuna emin olduğum bir sessizlik.

Çenemi kaldırdım. "Emin ol. Geberirken gördüğün son yüz ben olacağım. Bekle. Geliyorum," dedim ve cevap beklemeden kapattım.

Hakkında biraz araştırma yapmıştık. Ama zaten kadın ile olan bağlantısı terörle olan bağlantısı için yeterli bir ispattı.

Ama yaptığımız detaylı araştırma sonucunda onun örgütün üst düzey bir yerinde olduğunu görmeyi beklememiştim.

Telefonu yan koltuğa fırlattım ve bu sefer gaza sonuna kadar bastım. Beş dakika içerisinde oldukları alana geldim.

Tabancamı belimden alıp telefonumun yanına fırlattım. Maskemi takip kapıyı açtım. Yavaş ve kendinden emin adımlarla indim arabadan.

Başım dik bir şekilde gittim karşısına. İğrenç gülüşü ile bakıyordu her bir zerreme.

Gözleri önce gözlerime değdi. Sonra topladığım sarı saçlarıma baktı. Gözleri yüzümden aşağıya inmeye başladı. Ayaklarımdan gövdeme kadar geldi. Göğüslerimde takıldı.

"Ne o. Korkuyor musun yüzüme bakmaya," dedim bakışlarını ayırması adına. Arkasında ortalama 20 kişilik koruma ekibi zaten korkusunu göstermeye yeterliydi.

"Görüşmeyeli çok daha güzel olmuşsun kızım," dedi son kelimenin üzerine bastırarak.

"Bu kadar korkma," dedim dediğine aldırmadan.

Tek kaşını kaldırdı. "Neyden korkuyormuşum?" dedi imayla.

"Benden," dedim ve devam ettim. "Buraya tek başıma ve silahsız gelmemi isteyip kendin arkana 20 tane köpeği takmış gelmişsin.”

Güldü. O iğrenç kahkahasıyla güldü. Zerre duygu olmadan baktım çirkin yüzüne. İçimde başlayan intikam duygusunu yüzüme yansıtmadan baktım.

"İlk duyduğumda çok şaşırdım yalan yok," dedi. "Neye?" dedim anlamamış ayağına yatarak.

"Sen her asker olacağım dediğinde hunharca dövdüm seni. Her gece dayak yedin o salak anan olacak Umay ile," dediğinde yumruğu   ağzına geçirdim. Yumruğun şiddeti onun pis gövdesine ağır geldi. Yere çakıldı hemen.

Arkadaki köpekler hızla silahlarının namlularını doğrulttular. Zeki piçi yavaşça yerden kalkarken baş parmağıyla dudağının kenarından akan kanı sildi.

Bütün öfkemle vurmuştum. Silahları umursamadan işaret parmağımı kaldırdım. Tehditkar bir sesle "Annemin adını o pis ağzına alırsan, canımı umursamadan seni burada gebertirim. Anladın mı beni!" dedim.

Elini arkadaki köpeklere doğru kaldırdı. Eh tasmayı tutanın sözünü dinlemesi lazım. İndirdiler silahlarını.

"Şartlar değişti mi kızım? Artık sen mi bana vuruyorsun? Öyle olsun. Detaya girmeden devam edeyim o halde. Merak ettiğim soruya gelelim uzatmadan. Her Allah'ın günü, her asker olacağım dediğinde, her dışarıya çıktığında, yemeği yaktığında, tuzunu bile az koysan dayak yediğin bir evde büyüdün. Nasıl sen bu mesleğe cesaret ettin Asena?"

DOLUNAY ZİRVESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin