Bölüm 40 (Final)

137 6 12
                                    

28 Eylül 2034, Perşembe...

Piknik yapmak için toplanmıştık. Çocuklar koşuşturuyor, anne ve babalar onların peşinden gidiyordu.

"Oğlum, kardeşine dikkat etsene!" diye oğlunu azarlayan Meriç'e güldüm. "Anneciğim, sen de abinin inadına gitme!"

"İlk o başyattı!" diye cevap verdi kız çocuğu.

"Burak!" diye çığlık attı Meriç. "Gel bak şu ikisine! Umay uyanacak!"

"Geldim karıcığım," diyerek kalktı Burak abim. Oğlunun ve kızının yanına gitti. "Babacığım," dedi, öyle güzel bir baba olmuştu ki hayran hayran izliyordum. "Niye kızdırıyorsunuz anneyi? He? Söyleyin bakayım, ne derdiniz?"

"Zeynep beni sinir ediyor babam!" dedi oğlu.

"Abim beni kıştıyıyoy baba!" diye karşı çıktı Zeynep.

"Asil Alp," dedi Burak abim. "Babacığım sen büyüksün, biraz alttan al. Kardeşin daha çok küçük. Hem bak, Umay da uyuyor orada. Senin kardeşlerine örnek olman lazım."

Asil Alp'e göz kırptı. Bunun anlamı; bunları dediğime bakma, birazdan beraber kudururuz oluyordu. Biliyordum.

Burak Bozkurt ve Meriç Bozkurt, bu dünyaya üç çocuk getirmişti. Asil Alp Bozkurt, Zeynep Bozkurt ve Umay Bozkurt. Dokuz yaşındaki Asil Alp, babasına bağlıydı ve onu örnek alıyordu. Beş yaşındaki Zeynep, annesi gibiydi ve oldukça da süslü bir çocuktu. Yeni doğan, henüz yaşına bile girmemiş olan Umay ise on bir aylıktı.

Bu sırada bir ağlama sesi duyuldu diğer taraftan. "Hep sizin çocuklarınız yüzünden," diye söylenen Feris komutan, çocuğunu kucağına aldı. "Bir şey yok anneciğim. Kardeşlerinin kudurukluğu tuttu."

Poyraz Aren ve Feris Aren çifti, 2032 yılında evlenmiş ve 2033 yılında bu dünyaya bir erkek çocuğu getirmişti. Enes Aren. Henüz 13 aylık bir bebekti.

Görkem'e bedenimi yaslamıştım. Görkem hemen arkasındaki ayağa yaslanırken, eli saçlarımda geziyordu ve bu cümbüşü gülerek izliyorduk. "Şu görüntüden sonra, iyi ki baba değilim diyorum, yakamoz güzelim," diye mırıldandı.

Güldüm. O sırada Asil Alp "Asena Teyze!" diye bağırarak yanıma gelince, kelimelerimi ağzıma tıktı. Yanımıza geldiğinde sırıtarak bir bana bir Görkem'e baktı. Burak abimin küçük bir kopyasıydı, her şeyiyle babasına benzemişti. "Babam dedi ki; o enişten olacak mala söyle, maç yapacağız, buraya gelsin. Görkem enişte, babam seni çağırıyor."

"Enişten ölsün sana," diyerek Asil Alp'i kendine çekti ve kokusunu çekerek öptü Görkem. Çocuk aşkının yanında, kardeşi bildiği insanların çocuğuna olan aşkı gözle görülür biçimdeydi.

Görkem'e yaslanmayı bırakırken, Görkem kalktı ve Asil Alp'in elini tuttu. "Hakem ben olacağım," dedi Asil Alp giderken.

"Senden başka kim olacak?" diyerek destek çıktı Görkem.

Burak abim bağırarak timi topluyordu. "Almayayım komutanım!" diye cevap verdi İsmail. Diğer herkes gitmişti. Aytaç, Poyraz komutan, Eren, Görkem ve Burak abim, ters bir bakış attı İsmail'e.

"Oğlum gelsene!" dedi Poyraz komutan. "Takım kurulmuyor hadi!"

"Gitsene aşkım," dedi Elmas.

İsmail ise elini, karısının karnından çekmedi. Büyük eli eşinin göbeğinde, parmakları ile anlamsız şekiller çizerken baktı Elmas'ın mavi gözlerine. "Gideyim mi?" diye sordu emin olamayarak.

DOLUNAY ZİRVESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin