Şehit Yüzbaşı Serhat ŞAŞMAZ Özel Bölüm

95 7 11
                                    

Kitabımız 1.000 okunmaya ulaştı. Hepinize çok çok çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız

Yazarken, tekrar okurken, hatta ve hatta paylaşırken, en en en zorlandığım bölüm...

Bu zamana kadar, kendi yazdığım sahneler üzerinde hiç durmadım. Ama bu bölümde, bu geçmişte, ekrana dakikalarca öylece baktığım oldu. Yazması zor olduğu kadar tekrar okuması da çok zor bir bölümdü. Ama tam Serhat Şaşmaz'a ait bir bölümdü.

Serhat ve Elçin çiftini yansıtan, benim en iyi bulduğum şarkı budur. Keyifli okumalar. Sizleri seviyorum 🤍

Selda Bağcan - Dön Gel Birtanem

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin.


Düğünlerinin üzerinden yalnızca iki ay geçmişti, Serhat ve Elçin çiftinin. Elçin, hamileydi. Elçin, oğlu olacağını hissediyordu. Serhat ne kadar erkek bir evlat istese de, gönlü kız olacağını söylüyordu. Bunu şuan bilemezlerdi.

Elçin ve Serhat'ın aşkını, en yakından gören kişi Burak'tı. Serhat ile genç yaşta tanışmışlardı. Serhat'ın düğününde, şahitlerden birisi de oydu. Harika bir düğündü. Hepsi için.

Ama en sevdiği an, Serhat'la karşılıklı zeybek oynama anlarıydı. Geçirdiği en güzel düğündü. Serhat'ın düğününü görmek, Burak için paha biçilmez andı. Ve şimdi, bundan yaklaşık yedi ay kadar sonra, bir de çocukları olacaktı. Burak öz olmasa bile, bir nevi amca olacaktı.

Bu haberi aldıklarında, Serhat ve Burak yan yanaydı. Serhat, Elçin'den gelen telefonla, karargahta almıştı haberi. Yanında, kardeşi, can yoldaşı, silah arkadaşı Burak vardı. Sımsıkı sarılmıştı kardeşine. İlk onunla paylaşmıştı bu haberi.

En az Serhat kadar mutlu olmuştu o gün Burak. Asena o zamanlar yanlarına çok gelemiyordu. O da asker olmak için çabalıyordu. Serhat ve Burak da emindi, Asena asker olacaktı. Hem de çok başarılı bir asker olacaktı.

Serhat, eşiyle vakit geçirmek için bir haftalık izin almıştı. Sabah erken saatte kalkmış, eşine harika bir kahvaltı hazırlamıştı. Aşkı, her hareketinden bile anlaşılıyordu.

Elçin hala uyuyordu. Elindeki tepsiyi yanındaki komodinin üzerine bırakıp yavaşça yatağa girdi, Serhat. Uzun, kahverengi saçlarını yastığına savurmuştu. Öyle bir huzur vardı ki yüzünde.

Serhat yavaşça eğildi. Yanağına minik bir öpücük bıraktı eşinin. Elçin'den birkaç anlamsız mırıldanma geldi. Serhat bu haline gülerek bir kez daha öptü. Aynı şekilde mırıldandı Elçin tekrar.

"Ömrüm," dedi Serhat kısık sesle ama bir o kadar içten. Bir kez daha öptü eşinin yanağını. Ardından dudakları alnına ilerledi. Hemen sonrasında, o çok sevdiği saçlarına.

Elçin'in yüzünde önce tebessüm yer edindi. Ardından yavaşça araladı gözlerini. Karşısında Serhat'ın yüzünü görünce, daha da derin gülüş belirdi yüzünde.

Serhat saçlarından çekti yüzünü. Onun da dudaklarına derin bir tebessüm, gözlerinde yoğun bir aşk vardı. "Günaydın," dedi kısık sesle. Sanki sesini biraz daha yükseltse, onu kıracakmış gibi.

"Günaydın, hayatım," dedi Elçin pürüzlü sesiyle. Hafif doğruldu yatakta.

Serhat unutmuş gibi bir anda arkasını döndü. Tepsiyi alıp, Elçin'in kucağına bıraktı. "Kahvaltı hazırladım. Sana layık değil ama elimden bu kadarı geldi," dedi aynı kısık sesle.

"O nasıl söz Serhat? Sen yaptıysan, zehir bile güzel gelir. Ama beni niye uyandırmadın? Ben hazırlardım kahvaltıyı." Elçin'in sözü üzerine kaşları çatıldı Serhat'ın.

DOLUNAY ZİRVESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin