Bölüm 31

84 7 7
                                    

Helüüüü. Yine, yeni, yeniden ben geldim. Birkaç ufak itiraf, birkaç anı, birkaç harika anı ile dolu dolu bir bölüm, bu bölümümüz. Umarım hoşunuza gider.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Sizleri seviyorum 🤍

💙

Karargaha gelmiştik. İsmail dediğini yapmış, iki gün boyunca Zümrüt’ün yanına kimseyi sokmamış, yemek yedirmemiş ve şuan sorguya çekiyordu.

“Dinliyorum,” dedi İsmail. Oldukça rahattı. Her zaman olduğundan fazla rahattı.

“Su,” diye mırıldandı, Zümrüt.

“Sen konuş, ziyafet vereceğim sana,” dedi.

Susuzluktan dudakları kurumuş, aç kalmanın verdiği yorgunluk ve karşısında İsmail Pusat. İki üç kuru öksürük.

“Marcel,” döküldü dudaklarından.

“Poyraz kayıttan emin ol,” dedi Burak komutan.

“Kim bu, Marcel? Yeri ne?” dedi İsmail.

“Şu an örgütteki en yetkili ikinci kişi,” dedi Zümrüt zorlukla. “Biz emirleri ondan alırız. O yapacağımız şeyi bize söyler, silah temin eder, yemek verir. Her şeyimizle o ilgilenir, bizde karşılık olarak istediklerini yaparız.”

İsmail cama doğru baktı. Görmüyordu bizi ama emin olmak için bakmış gibiydi.

“Nerde dolaşır bu Marcel?” dedi net sesle.

“Bilmiyorum.”

“Öğretmemi ister misin?”

“Bilmiyorum, asker. Kimse bilmiyor. Bir tek en yetkili kişi. Biz Marcel’in yüzünü bile görmeyiz. Yüzünü gören herkes öldü,” dedi sinirle.

Yerinden kalktı, İsmail. Kapıya doğru “Yemekle su getirin,” diye seslendi. Kapıdaki nöbetçi asker elinde tepsiyle girdi odaya.

“Yanından ayrılma,” diyerek nöbetçi ve Zümrüt’ü aynı odada bırakıp çıktı.

İsmail’in odadan çıktı. Biz de kapıyı kapattığımızda, İsmail karşımızdaydı. “Ne yapmamızı istersiniz komutanım?” dedi İsmail.

Burak komutan sesli bir nefes verip çenesini kaşıdı. “Bize elde tutulur bir bilgi lazım. Fotoğraf yok, konum yok. Sadece bir isimle şuan bir şey yapamayız.”

"Bunları kudurtacak bir yer bulabilirsek, Marcel ortaya çıkmaz mı komutanım?" diye sordu Poyraz komutan.

"Bu zamana kadar o kadar adam öldürdük, planlarını bozduk, silahlarını ele geçirdik... Daha fazlası. O kadar şey yapmamıza rağmen çıkmadı, Poyraz. Şimdi ne yaparsak çıkabilir ki ortaya?"

"İllaki açık verecek, komutanım. Vardır bir zaafı," dedi Poyraz komutan.

"O açığı bulana kadar canımızı yakmasınlar da, başka bir şey istemem," dedi Burak komutan.

Derin bir nefes verdi. Ellerini saçlarına geçirip karıştırdı. "Yemeği bitirince haber verin bana," deyip yanımızdan ayrıldı.

"Sizce ne zaman gideriz operasyona?" diye sordu Laçin komutan.

"Sen topuklu giyeceksen, hemen bir operasyon ayarlarım, kanka," dedi Eren sırıtarak.

Ayrı sırıtmayla karşılık verdi Laçin komutan. "Topuklarını götüne sokarım, kanka." Eren kahkaha atmaya başladığında, Laçin komutan sabır diledi.

"İçimden bir ses kötü zamanlar çok yakın diyor," dedi Poyraz komutan. Ardından kapının önünde bekleyen askere baktı. "Dinlenme odasıyız. Zıkkımlanması bitince haber ver."

DOLUNAY ZİRVESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin