Bölüm 15

126 13 8
                                    

Küçük bir açıklama yapmak istiyorum. Bu bölüm, önceki bölümlere göre daha kısa. Bunun sebebi bölümü daha heyecan verici bir yerde sonlandırmak istemem. Bir sonraki bölüm, aynı uzunlukta devam edeceğiz.

Oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Sizleri seviyorum 🤍

💙

Bu mektubu muhtemelen 25 yaşlarında alacaksın. O gün belki yanında olamam. Baban önceki gibi değil. Artık sadece dövmüyor. Siz yattıktan sonra da işkence çektiriyor bana. Öleceğimi hissediyorum.

Sen Asel'e göre çok daha cesursun. Aklına koyduğunu yaparsın. Geri adım atmazsın. Her zaman gerekli yerde gerekeni yaparsın. Korku nedir bilmezsin. Her zaman beni ve kardeşini korumaya çalışırsın. O yüzden senden birkaç şey istiyorum.

İstediğin mesleği olabilmek için elinden gelenin fazlasını yap. Asker ol. Her zaman başın dik olsun. Kendini yalnız hissettiğin zaman aklına sana her zaman söylediğim türkü gelsin aklına. Beni hatırla her kelimesinde.

Asel'e dikkat et. Kendini koruyamaz o. Çekinir. Bir denileni iki etmez. Korkar. Onu babanın kullanmasına izin verme. Sahip çık. Koru kolla. Bir dakika bile ayırma yanından. Her zaman destek ol ona. O senin kadar güçlü değil. Dertleriyle tek başına başa çıkamaz. Altında kalır. Yardım et onun dertlerini taşımasına. Yalnız bırakma.

Atalay'ı babanın eline bırakma. Her zaman erkek evlat istedi. İzin verme onun Atalay'ı almasına. Kendisi gibi pisliğe boğar onu da. Uzak tut babandan. Tertemiz daha o. Kirlenmesine izin verme. Yanında ol her zaman. Vatanına, milletine hayırlı bir çocuk olarak yetiştir onu. Her zaman yanında olduğunu hissettir.

Asel salçalı makarnaya bayılır. Mantarı ağzına sürmez. Sebzeleri beğenmez. Tarhana çorbasından başka çorba içmez. Ev yapımı limonataya bayılır. Onu sebze yemeğe alıştır. Mantarı sevdirmeye çalış. Güzelce yesin yemeğini.

Sen onun aksine bayılırsın mantara. Yemeklerde ayrım yapmadan yersin. Yemeğin hiç tuzu dahi olmasa gıkın çıkmaz. Eğer benim ya da kardeşinin sevdiği yemek olursa doymadığın halde doydum deyip bizim tabaklarımıza bırakır kalkarsın sofradan.

Asel'e senin gibi duygularını gizlemeyi öğret. Kararlı olsun. Aklına koyduğunu yapsın. Sana benzesin. Senin gibi olsun.

Baban seni sabaha kadar dövsün ağzını açmazsnı sen. Gözünden bir damla yaş akmaz. Bir yerini kırsın, acıyor mu dediğimde hayır dersin. Beni üzmemek için acını gizlersin. Sanki ben bilmiyorum canının ne kadar acıdığını. Ama sen sırf ben üzülmeyim diye dayanırsın acıya. Belli etmezsin.

İfadesiz bakarsın her zaman. Kimse gözüne bakıp anlayamaz duygularını, düşüncelerini. Mutlu olduğunda bile içinde yaşarsın.

Hatırlıyor musun, bir keresinde baban çok dövmüştü. Yüzün gözün kan içindeydi. Yetmedi ona. Parkenin üzerine yatırıp daha sert darbeler indirdi yüzüne. Karşı çıkmaya çalıştım. Gözü dönmüştü. Her yanına gittiğimde itti beni. Bağırıyordu yalnızca. "Nasıl dışarıya çıkarsın sen. Bir de arkadaş mı edindin." O gün askerle tanıştığını söylemiştin bana. Dövdüğü yetmedi. Sol bileğinden tuttu seni. Serçe parmağın ve yüzük parmağını tuttu sıkıca. Ne kadar yapma desem de umursamadı beni. Kırdı iki parmağını da. Yüzünde acıya dair tek bir iz yoktu. Tatmin olmadı. Yüzüne art arda yumruklar indirdi. Her yerin şiş, morarmış, kanlar her yerinde... O zaman bile benden gizledin acını. Kendimce pansuman yaptım yaralarına. Parmağına bir kalem tutturup sardım bir başörtüsü ile. O gece uyku uyumadın. Sabaha kadar sessizce odanın köşesinde ağladın. Elimden hiçbir şey gelmedi.

DOLUNAY ZİRVESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin