Bölüm 13

148 13 22
                                    

"Hadi Asena çatlayacağız şimdi. Neler oldu Görkem'le gittiniz mi bir yerlere?" diye daha fazla beklemeden sordu Laçin komutan.

"Yani çok bir yere gitmedik. Zaten vaktimiz de yoktu. Ama operasyona çıkmadan önce parka gittik."

"Park?" diye sordu hepsi küçümser bir sesle.

Başımı salladım. "Evet park. Hem de çocuk parkı."

"Bir de çocuk parkı," dedi şaşkın şaşkın Meriç.

"Ya evet. Bildiğimiz çocuk parkı. Salıncak kaydırak falan var."

"Çok özür dileyerek bölüyorum ama. Tekrar çok özür diliyorum ama. Lan yirmi sekiz yaşında iki askerin çocuk parkında ne bok işi vardı!" diye çıktı Laçin komutan.

"Şimdi şöyle komutanım. Ben de bilmiyorum. Bana iki seçenek sundu. Bende parkı seçtim. Ben oturmak için olan çimenlik parklar olur diye düşündüm. Ama Görkem çocuk parkına götürdü."

"Sen de hiç sesini çıkarmadın mı?" diye sordu bu sefer Feris komutan.

"En başta şaşırdım ama hiç ses çıkartmadım. İlk defa çocuk parkına gittim. Hatta ilk defa sallandım. İlk defa Görkem sayesinde parka gittim komutanım."

"Sen çocukken hiç parka gitmedin mi?" diye sordu şaşkınlıkla Meriç.

Başımı sallamakla yetindim. Hepsinin yüzü düştü. Onların aksine gülümsedim. Çünkü artık alışmıştım.

"Çok özel olmazsa, niye?" diye sordu çekinerek Feris komutan.

Gülümsememi düşürmeden "Babam," dedim. Başka hiçbir şey demedim. Onlar da sorgulamadı zaten.

Herkes içine çekildi. Hepsi sustu. "Ya kalkın biraz eğlenelim. Burda oturmayalım boş boş," sessizliği bozdum.

Hiçbirinden ses çıkmadı. "Ya tamam. Söylemedim varsayın. Hadi kalkın çıkalım gezelim. Acıktım ben hem yemek yeriz," diye tekrar söylendim.

Yine hiçbirinde ses çıkmayınca yerimden kalktım. Önce Meriç'i kolundan tutup kaldırdım. Ardından Laçin ve Feris komutana döndüm.

"Komutanım hadi sizde kalkın. Yeter bu kadar keder. Ben o kederi çok çektim. Güzel anılarımız olsun. Benim geçmişimin önemi yok. Adı üstünde geçmiş gitmiş. O günlere geri dönmek istemiyorum. O yüzden kalkın yemek yiyelim yoksa şuraya düşüp bayılacağım açlıktan."

Bu sefer hepsinin yüzünde bir tebessüm oluştu. Laçin ve Feris komutan da kalktılar. "Heh söyle yaa. Az canlanın," diyerek Meriç'in koluna girdim.

Sürükleyerek kapının önüne çıkarttım. Laçin ve Feris komutan arkamızdan önce güldüler. "Davetiye mi bekliyorsunuz yoksa bayılmamı mı?" diye çekiştim arkamı dönüp.

Küçük bir kahkaha atarak yanımıza geldiler. "Şükür ya Rabbim," diyerek ilerlemeye başladım. Hızlıca merdivenleri indik.

"Nereye gideceğiz?" diye çok mantıklı ve yerinde bir soru sordu Feris komutan.

"Valla bana hiç fark etmez. Yeter ki yemek olsun. Gerçekten biraz daha burda beklersek bayılabilirim," dedim.

"Bana da hiç fark etmez valla. Ben de acıktım baya," diye Meriç beni destekledi.

"O zaman çok ilerlemeyelim karnım sırtıma yapıştı. Şurada köşede minik bir kafe tarzı bir yer var orda yiyelim," dedi Laçin komutan.

Hepimiz onayladım ve hızlı adımlarla kafeye doğru ilerlemeye başladık. Sessiz ve aç geçen beş dakikalık yolculuk ardından kafaye geldik.

DOLUNAY ZİRVESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin