12. BÜKREK VE SANGAL / Part 2

1.7K 190 177
                                    

1919 | Dönüm Noktası

12. Bölüm: Bükrek Ve Sangal

Part²

*Bu kitapta geçen tüm kurum, kuruluşlar ve kişiler tamamen hayal ürünü olup, sadece kurgudan ibarettir.

*Bu kitap tarihi olayları konu almamaktır. Sadece 1919 - 1922 yılları arasında İzmir, Yunanistan tarafından işgal edilmiştir ve kitabımda kullandığım tek durum bu. Onun dışında her şey sadece kurgu ve hayal ürünüdür.

*Bu bölümde gördüğünüz efsane ve onun getirdiği yaratıklar tamamen kurguya uydurulmuştur. Doğrusunu öğrenmek isterseniz araştırmanız önerilir. Kurgu akışı için kurgunun olay örgüsüne göre değişiklik göstermiştir.

*Hadi şimdi bölüme geçin... Umarım seversiniz. Yıldıza basmayı unutmak yok he. Bozuşuruuuuz. Öpücükler, kalpler, sarılmalar efeniim. 🧚‍♀️

***

Firuze'den...

Bastırılan her şeyin geri dönüşü ağır olur derlerdi hep. Bunun ne demek olduğunu çocuk yaşta duyduğum için o zamanlar anlamamış hatta sorgulamamıştım bile. Çocuk Firuze ve yetişkin Firuze arasında öylesine büyük bir fark vardı ki bu fark canımı sıktı. Çocukluğumdan yetişkinliğime erişebilen bir özelliğimin olmaması yaşadığım hayata duyduğum nefreti arttırdı.

Uyandığım andan beri heyecanım tüm hücrelerimi sarmış, korkutucu geçmişimi bana yakışmayan bir şekilde hızlı bir biçimde kabullenmiştim. Öyle ki içimde parça parça kendini gösteren anılarımın getirdiği duygu yığınlarını bastırdığımın farkındaydım. Fakat biliyordum, bastırılan her şeyin geri dönüşü ağır oluyordu. Şu an kendimi bastırıyor, hiç olmadığı kadar kendimi kasıyordum. Sabah uyandığımdan beri kendi içimde kaçtığım şeyler boğazımı düğüm düğüm ederken, bir anda neden durgunlaştığımı anlamaya çalışıyordum. Buna devam edebilir, pekala uzun süre hissiz bir insan gibi davranabilirdim.

Fakat kaybettiğimiz şeyler sınırlarımızı zorladıkça, bedenimizi kontrol edemez hale gelirdik. Önce gözlerimiz ihanet eder, ardından yüzümüz ve o güzel mutluluk tablomuz.

Bozulmaya, boğulmaya, yıkılmaya yüz tutmuş birini o karmaşadan kurtarmak belki de dünyanın en zor işiydi.

Olmadık yerlerde düşen yüzlere her zaman iyi bakmıştım. O insanların kaybettiği şeyler ağır oluyordu. O insanların bir şeylere artık dayanma gücü kalmıyordu. Zalim dünya böylesi insanların daha çok kanını emiyor, kalbini kanatıyordu.

Ben hayatım boyunca etrafımdaki sevdiğim insanların duygu durumlarını kontrol etmiş, onları üzecek bir şeyi yapmamak için elimden gelen her şeyi yapmıştım. Çünkü biliyordum hassas bir insan olarak yetiştirilmesem de diğer insanlardan pekala farklı olduğumu seziyordum. Daha güçlü daha sarsılmazdım. Diğerleri benim gibi değildi. Ben kolay kolay kırılmayan, çoğu şeyle baş edebilen biriyken, yanımda olan diğer kişiler olmadık şeylere bile kırılabiliyorlardı. Bana kendimi farklı ve onların koruyucusu gibi hissettirmişlerdi daima. Bu durum ilk başlarda -en azından bi' yirmi yaşıma kadar- hoşuma gidiyordu. Ziyadesiyle farklı olmak güzel ve canlı hissettiriyordu. Fakat bir zaman sonra öyle anlar öyle hissiyatlar hücrelerinizi sarıyordu ki artık farklı olmak dünyadaki en zor şeylerden biri haline geliyordu.

1919 | DÖNÜM NOKTASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin