14. TANRI'NIN ADALETİ

2K 210 392
                                    

1919 | Dönüm Noktası

14. Bölüm: Tanrı'nın Adaleti

*Bu kitapta geçen tüm kurum, kuruluşlar ve kişiler tamamen hayal ürünü olup, sadece kurgudan ibarettir.

*Bu kitap tarihi olayları konu almamaktır. Sadece 1919 - 1922 yılları arasında İzmir, Yunanistan tarafından işgal edilmiştir ve kitabımda kullandığım tek durum bu. Onun dışında her şey sadece kurgu ve hayal ürünüdür.

*Hadi bölüme geçin bakayımmm... Yine uzun bir bölüm oldu ve bölüm sonunda unutmazsam çooook önemli ve güzel bir şey söyleyeceğimm. Neyse... Siz heyecanlanın (Allah'ım umarım unutmam...) ben de size buradan öpücük, kalp ve sarılma göndereyimmm. Öpücükler, kalpler ve sarılmalar efeniiiimmmmm. 🧚‍♀️

Firuze'den...

Hayatın birçok sillesini yiyenler, en sağlam ayağa kalkmasını öğrenen ve bilenlerdir, derdi çocukluğum ve gençliğimin katili. Elbette ki o bunları söylerken ben çok küçük çok savunmasızdım. Her şeyi anlayabilecek, bir şeylere anlam yükleyebilecek yaşta değildim. Sonrasında bir şeyler oldu. Gerçi o bir şeyler hep oluyordu ya... Yavaş yavaş büyüdüm. Büyüdükçe anladım, anladıkça ezildim. Farazi düşüncelerim gün geçtikçe içimi bir kurt gibi kemirmiş, beni tüketmişti.

Büyüdükçe içimdeki ihtimal çiçekleri gün geçtikçe daha da açtı ve ben sorgulamaya başladım.

Önce hayatı.

Ardından kaderi sorgulamaya başladım.

Çoğu zaman hayatın bir kurmacadan ibaret olduğunu düşünür, kader denilen şeye inanırdım. Ben ki inançsız bir insan, kadere inanırdım. Onun varlığı bana kendini hep en acı şekilde göstermişti. Hangi çiçeğe elimi uzatsam solmuş, hangi kuyudan su almak istesem kurumuştu. Zamanla ne birine elimi uzatabilir ne de birine adım atabilir olmuştum. Kuvvetli olmayan körpe heyecanım yavaş yavaş beni terk ederken, içimde bir yerlerde ezilen bir çocukluk, ezilen bir gençlik vardı.

Kendi içimdeki izlerden kaçamıyordum.

Hayatın beni getirdiği noktadan kaçamıyordum.

Kaderin önüme koyduğu birçok kurmaca yavaş yavaş beni daha duygusuz kılmış, insani eylemlerde, duygu gösterilerinde çekingen biri haline gelmiştim. Tam şu an heyecandan titreyen ellerim, Barış'ın sırtındayken, nefesim ciğerlerime batıyor, ona olan bu yakınlıktan korkuyordum.

Ellerimde bir çiçek gibi solabilir, bir kuyu gibi kuruyabilirdi.

Birine kendi isteğimle böylesi bir atakta bulunalı uzun zaman olmuştu. Birine böylesine yakın ise ilk defa hissediyordum... Göğsümü delip geçen bu yeni hissiyat içimde bir şeyleri harekete geçirdi. Önce korktum, ardından rahatladım. Bedenimin bir yerlerinde yoğunlaşan özlem duygusu gittikçe kapanırken, onu her şeyiyle hissediyordum.

O bir ev, o bir yuva, o bir aileydi.

Sıcaktı. Sıcak ve güvenilir.

Belki bir Tanrı belki bir ağabey... Kollarımın arasında hangi konumda durmak istiyordu bilmiyordum ama buradaydı.

1919 | DÖNÜM NOKTASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin