Oğuz yanıma gelerek omuzlarımdan beni sarsmaya başladı 'Ne diyor bu adam efsun UMARIM BANA YALAN SÖYLEMEK GİBİ Bİ HATA YAPMAMIŞSINDIR?' artık bu saatten sonra ona inanmış bi kere ben burda kendimi yırtsam da boş mitata baktığımda gülüyordu oğuzun ne denli bi manyak olduğunu o da biliyordu sanırım 'anlattıklarımın hepsi doğruydu...' sesim o kadar ümitsizce çıkmıştı ki inanmayacaktı o kesindi ama inanması için çabalayacaktım 'OĞUZ SAÇMALAMA BU YERDEN BİTMEYE Mİ İNANACAKSIN YOKSA ÇOCUKLUK ARKADAŞINA MI?' hayla kendini haklı çıkarmak için sesini yükseltip beni bastırıyordu oğuz bana bakarak ittirdiği kolumu tutarak yere itti dizlerimin üzerine düştüğümde sesimi dahi çıkarmamıştım şu an tek istediğim ne yapacaksa hemen yapması ve benim burdan gitmem
Oğuzun kafası çok karışmışa benziyordu kime inanacaktı ki çocukluk arkadaşına mı yoksa daha 3 4 aydır tanıdığı bir çocuğa mı 'efsun bak senden beni emin edecek tek bir cümle ipucu bişey istiyorum sadece küçücük birşey!' Yere eğilip kulağıma söylediği şeyle sadece gözlerine baktım 'ben sana bildiklerimi söyledim inanıp inanmamak sana kalmış!' Ona yalvarmayacaktım umrumda da değildi mitat yanıma gelerek saçımı avucuna sararak kendisine bakmamı sağladı 'bana bak yerden bitme! Seninle işim bitmedi bide bunun üzerine bana iftira mı atıyorsun?' Yalan söylediği her tarafından belliydi ama oğuz nasıl göremiyordu mitat onun gözünü ne denli boyamıştı anlamıyorum 'saçımı bırak adi!' Elimle ittirmeye çalıştığımda diğer eli havaya kalktığı anda arkamdan ses duydum hayır ya şimdi olmaz 'HEY! LAN ADİ EFSUNDAN UZAK DUR' bu ses öfke delisi batuhana aitti 'YEMİN EDERİM O ELİNİ KIRARIM!' bu ses ise bizim şakacı ama bi o kadar da sinirli olan atakanımıza aitti 'TAMAM SENİDE HAKLI BULUYORUM ama dayak yememek için 3 saniyen var!' Sonuncu ses ise sağı solu belli olmayan meriç'e aitti kafamdaki elini hızla çekip doğrulan mitat oğuzun arkasına geçti oğuz tek hareketle bizimkileri durdursa da benim içim elvermiyordu önüne birsürü silahlı adamlar geçmişti ve onların bana gelmesini engellemişti orada küçük bir kargaşa çıktığında bende bundan yararlanmak istedim hızla bulunduğum yerde ayağa kalkarak koşmaya başladım o anda oğuzla göz göze gelerek takılı kaldım ben ona bakarken önüme bakmadığım için yere kapaklandığımda bana doğru gelmeye başladı ben hayla yerdeyken yutkundum ama dibime kadar gelen oğuz beni korkutmadı arkasındaki mitat'ın elindeki küçük bıçak beni korkuttu oğuza yaklaşıyordu neden kimse onu görmüyordu 'd..dur dur hayır oğuz!' Mitat adımlarını hızlandırdığında bende ayağa kalktım 'kaçmaya da yeltendin ha!' Kolumu tutan oğuzu umursamadan mitata bakıyordum 'oğuz şu an sırası değil bak oğuz!' Mitat oğuzun yanı başına geldiğinde oğuzu çekemeyeceğimi anladım o yüzden kendimi oğuzun üzerine iterek ikimizi de yere düşürmüş oldum biz yere düştüğümüzde oğuz mitatın elindeki acı gerçeği gördü o anın şokula hiçbirşey yapamazken hızla ayağa kalkıp eline tekme attım ve bıçağı düşürdüm ikimizde birbirimize bakarak bi anda bıçağa atıldık mitat saçımı tutarak beni bıçaktan uzaklaştırdı bende bunu fırsat bilerek ayağına tekme attım ikimizde yerdeyken mitat benim üzerime çıkarak ellerini boynuma doladı bizimkilere baktığımda beni görmüşlerdi fakat onlarca korumaya karşılık bana gelemiyorlardı son umudum olan oğuza baktığımda o sadece mitata bakıyordu
Elimi mitata vurarak onu uzaklaştırmaya çalıştım ama zamanla nefes alamama ya başladım ellerim mitatın ellerine gittiğinde birazda olsa nefes alacak boşluk yarattım kendime 'o..oğuz y..yardım et!' Boğazımı daha da sıktığında bu sefer karşı koyamamıştım tek yaptığım altında çırpınmak olmuştu oğuza elimi uzatarak gelmesi için işaret yapıyordum ama kalkmıyordu gözlerim bulanıklaştığından oğuza uzattığım elim betona düştü diğer elim ise mitatın kollarına güçsüzlükle vururken o da betona düştü gözlerim kaydığında bi anda bi silah sesi duyuldu o anda mitat ın elleri boğazıma baskı yapmaktan çekilerek sağıma düştü ve sanırım artık nefes almıyordu
Öksürerek bulunduğum yerde kalkmaya çalıştığımda birisi kolumu tutarak bana yardım etmek istedi 'efsun iyiyimisin üzgünüm geç kaldım!' Çok tanıdık bir sesti hızla başımı kaldırdığımda şok geçirdim tam da şu an karşımda sarının en güzel tonları ve uzamış saçlarıyla o biçimli yüzüyle berke duruyordu evet berkeydi bu ölmemişti yaşıyordu ama burda ne işi vardı buraya nasıl gelmişti 'b..be.berke?' Çok şaşkındım hızla beni ayağa kaldırdığında boğazımı tutuyordum bizimkilere baktığımda tamnda bize doğru geliyorlardı oğuz yerde olduğu için adamları onunla ilgileniyordu 'Lan berke?' Atakan koşarak berkeye sarıldı berke gülümseyerek atakana kollarını doladığında meriç benim kolumdan tutarak bana yardımda bulundu ona gümseyerek sırtımı göğsüne yaslayarak dik durmaya çalıştım 'kardeşim naptın be mahvettin bizi!' Batuhanda söze atlayınca meriç de güldü sağıma bakınca oğuzun yavaşya ayağa kalktığını gördüm bu da gitmemiz gerektiğinin bi göstergesiydi 'ııı çocuklar artık gitsek mi?' Elimle o tarafı gösterdiğimde 5 imiz birden koşmaya başladık hem kahkaha atıyor hemde koşuyorduk saçlarımız savruluyor ceketlerimiz uçuyordu ama gülüyorduk bizim için de en önemlisi buydu zaten
Hepsinin gülüşlerine baktığımda eski anılar canlandı aklımda hiçbirimiz bi anda yakın arkadaş olmamıştık hiçbirimiz birbirimizi gerçekten severek arkadaş olmamıştık aslında biz en başında birbirimizden nefret eden öğrencilerdik evet inanabiliyormusunuz? Şu an beraber birbirlerine canlarını feda edecek olan kişiler eskiden birbirlerinin ölmeleri için dua dai ediyorlardı ne garip değilmi?
1 yıl önce Lisenin ilk haftası
Çok endişeliydim ilk haftadan ceza yemek istemiyordum ama bi avuç aptal yüzünden şu an müdürün odasına doğru gidiyorum daha yeni tanıdığım ve baş belası olan 3 çocuk vardı biri batuhan diğeri meriç ötekisi ise asil denen kız dı atakan da vardı ama o benim çocukluk arkadaşım yine de onlara aldanıp hepimizi cezaya sürükledi nasıl mı oldu hemen anlatayımYarım saat önce...
'Ya atakan in aşağı hoca gelecek!' Atakan yine okuldan kaçıyordu ama bu sefer ön bahçeyi seçmişti salak yakalanmamak için hızlı hızlı tırmanıyordu ama ben ona gitmemesi gerektiğini söylemiştim ben atakana bakarken yine o saçma bi o kadar da aptal olan grup geldi meriç batuhan ve asil üçlüsü 'wow yine ne işler karıştırıyor bu yer cücesi?' 'Hey! Benimle düzgün konuş' 'konuşmazsam ne olur?' Batuhanla sıradan bir günümüz her gün bu muameleyi gördüğüm için alışmış durumdayım hızla yanına adımlayarak omzuna serçe vuracaktım ki sağa çekilerek beni yere yapıştırmış oldu 'Ahh..' elimin üzerine düştüğümde sanırım burkulmuştu 'ya sen kessene sesini uğraştırıyosun beni ya!' Asil yine meriçe laf yetiştiriyordu 'cidden zekanı sorguluyorum?' Meriç de ona laf vermeden durmuyordu ben yerde bileğimi tutarken batuhan gelerek ellerini bacaklarımdan ve belimden geçirerek beni kucağına aldı 'Lan bıraksana beni sana diyorum beni duymuyomusun ya?' Kucağındayken ona vurmaya çalışıyordum ama hiçbiri işe yaramıyordu bi anda yürürken durunca arkamdan bi ses duydum 'Burada ne oluyor?' O anda batuhan ellerini bi anda çekince kalçamın üzerine yere düştüm olduğum yerde sızlanarak batuhanın bacağına vurdum 'gerizekalı ölüyodum!' 'Sen ölmezsin 9 canın var senin!' Hoca zaten şaşmıştı adam bi zahmet şaşsın bi geliyor birinin kucağında bi kız diğer ikisi arkada birbirini yiyor diğeri duvara tırmanıyor 'hayvanat bahçesi mi burası doğru müdürün odasına!' Hepimiz aynı anda aynı ses tonuyla bağırınca hoca sinirlendi 'HOCAM!' 'Kesin sesinizi ve beni takip edin!' Bu hoca zaten gıcığıma gidiyor bide bizi yakalayan bu hoca olunca sinirim iki kat arttı yerden kalkıp yürümeye başladığımda yanımda yürüyen batuhana bi tekme geçirerek olduğu yerde sendelettim 'Ahh..kızım biraz yavaş olsana ya!' Dil çıkararak hızlı hızlı hocanın arkasından yürümeye devam ettim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün kıyısında
JugendliteraturDüşünün bir gün gözlerinizi açıyorsunuz ve gözlerinizi açtığınız dünya eski dünya değil...