Her insanın çaresiz kaldığı anlar olmuştur illaki. En zor anında bile başa çıkamadığı bi sorun olmuştur böyle ne içinden çıkabilirsin ne de durumu çözebilirsin
Öyle lanet bi duygu şu çaresizlik...
Asilin bileğindeki kanları ve ıstırık izini görünce gözlerim dolmuştu sadece asilin bileğine bakıyordum o da çaresizce yerde oturmuş ağlayarak bize bakıyordu 'A-Asil!' ona doğru sarsak bi adım attığımda yere yığıldım bacaklarım titriyordu kalbim istemsizce atıyor göğüs kafesimi parçalamak istiyordu
Bende asille aynı hizaya gelince korkmadan yanına gitdim ellerimle yüzünü avuçladım bana bakmasını sağladım 'Asilim...süslüm' 's-söz vermiştin e-efsun' kendimden o kadar nefret ediyordum ki anlatamam ne onu nede duygularını koruyabilmiştim...başaramamıştım yapamamıştım
'E-evet söz verdim asil hep b-beraber kurtulacağız!' ellerimi yavaşça indirip ayağa kalktı bende ellerimi yere bastırıp ayağa kalktım 'e-efsun çok korkuyorum!' o anda ellerindeki kemik seslerine şahit oldum bildiğiniz kemikleri kırılıyordu 'hepsi benim suçum s-süslüm...' asil ağlayarak beni ileri itti kendi de ne olduğunu anlayabiliyordu 'c-canım çok a-acıyor e-efs-- A-ahh!' her kelimesiyle hem o hem ben acı çekiyordum ne yapabilirdim onu kurtarmak için elimden ne gelebilirdi
'efsun uzaklaşman lazım!' atakanın ellerini kolumda hissedince sinirle kolumu çekip asile sarıldım 'neden uzaklaşalım ki ona hiçbirşey olmadı!' 'böyle yapma be kızım,efsun gel hadi!' atakan beni tekrar çekince asilin beline doladığım kollarımı daha sıkı kavradım ama asil iki kolumuda belinden çekerek beni atakana doğru yavaşça itti o da gitmemi istedi 'e-efsun...ben ölmek istemiyorum!' artık kendimi kaybetmek üzereydim tam o sırada kapıdan gelen zombi sesleriyle kapıda bi zombi sürüsü olduğunu hatırladık kapıyı kırmak üzerelerdi
Batuhan hızla gidip kapıya dayandı 'hadi daha fazla tutamam!' atakan beni tuttu kollarını arkamdan tek eliyle kenetledi hareket edemiyordum asile gitmek için bi hamle yaptığımda atakan boşta kalan elini omzuma bastırdı şu an sadece olduğum yerde ayakta durabiliyordum ne yapacaklardı ona
Onu öldürmeyi akıllarından bile geçiremezler dimi!?
Asilin kulağından kan geldiğini görünce afalladım asil elini kulağına atarak akan kanı hissetti tam o anda boynu büküldü ve yine kemiğinin kırılma sesi geldi artık ölmüş olması gerekiyordu başını kaldırdığında artık karşımızda asil yoktu göz bebekleri kızarmış ve kan kırmızısı bir renk almıştı teni ise buz mavisine dönmüştü tam o anda ani bi harekette bulununca meriç sırayla asil i sıkıştırdı 'ASİL!' 'o artık asil değil, efsun!' beni tutan ama en az benim kadar ağlayan atakan zorlukla bana cevap vermişti
Sanki hiçbirimizi hatırlamıyormuş gibi davranan asil sadece etrafına bakarak garip sesler çıkarıyordu gerçekten o artık asil değilmiydi ?
Batuhan kapıyı kilitleyip eline geldiğimizde yere bıraktığımız sopalardan birini alarak asile yöneldi 'H-HAYIR lütfen yapma batuhan YAPMA!' beni dinlemiyordu dursa bidaha hareket edememekten korkuyordu koşarak asile doğru bi hamle yaptığımda bağırdım ve yere çöktüm atakan da benimle çöktü artık ayakta duramıyordum atakan beni tutmak yerine bana sarılıyordu çünkü dayanacak gücüm kalmamıştı 'Canı çok acır yapma nolur yapma batuhan yapma!' ağlamaktan artık gözyaşım kurumuştu batuhan son anda durdu ve bana döndü 'YAPMA BÖYLE EFSUN BEN SANKİ İSTEYEREK Mİ YAPIYORUM!' o sırada tekrar kapıdan ses gelince batuhan hiç zaman kaybetmeden işi bitirmek istedi
Atakanla yerde öylece otururken atakan bi elini kulağıma atarak avucuyla kulağımı kapatıp beni göğsüne çekti hemde o tarafa bakmamamı sağladı o anda olup bitti zaten her şey aslında ölü olan asili batuhan bi kez daha öldürmüştü
Atakan beni saran kollarını gevşetince yavaşça ayağa kalktım ve kapıya yöneldim batuhan kollarımdan tutup ona bakmamı sağladı 'efsun kendine gel! Aramızdan bi kişi daha eksilmeyecek!' sonra beni kolumdan tutup cama doğru sürükledi o kadar ruhsuz hareket ediyordum ki sanki asili değil benim ruhumu öldürmüşlerdi
Cama geldiğimizde atakan önden çıktı ve beni almak için camın kenarına geçti batuhan benide camdan yollayınca atakan beni temkinli adımlarla 2-3 adım ötesine götürdü sonrasında gördüğüm kadarıyla meriç gelmişti benim yanıma geçti tam ondan uzaklaşmak istediğimde atakanın bağırışını duyduk 'hadi hadi Batuhan hızlı!' sonrasında kapının büyük bi gürültüyle kırıldığını duyduk ardından ise atakanın elini tutarken kendini boşluğa doğru atan batuhanı gördük atakan tüm gücüyle batuhanı bizim tarafta tutmaya çalışırken hemen hemen tüm zombiler camdan aşağı düşüyorlardı ve bizi şaşırtan şeyde şu düşenlerin hepsi doğrulup koşmaya devam ediyordu
Atakanın ellerindeki batuhan duvarlara tutunmaya çalışırken atakan da onu çekmeye çalışıyordu tek bi hatasında ikiside zombilerin kucağına düşerlerdi
Sonunda batuhanı yukarı çemeyi başaran atakan rahat bi nefes vererek bize döndü 'acilen boş bi sınıf bularak girmemiz lazım sonrasında buluruz laboratuvarı' hepimiz onaylayarak baş salladık hayla ruhsuz tavrımdan ödün vermiyordum
Meriçe en kısa zamanda bunun hesabını soracaktım onun bencilliği yüzünden asil şu an aramızda yoktu ve gerekirse meriçte aramızda olmayacaktı
Yavaş adımlarla ilerlerken ayağım kolon kısmına çarparak beni sendeletti öne doğru eğildiğim sırada arkamdan meriç tuttu büyük bi öfkeyle doğrulup sırtındaki elini indirdim 'gerekirse öleyim!ama sen bidaha beni kurtarma!' huzursuzca baş sallayan meriç bu durumdan bi hayli sıkılmışa benziyordu
Sonunda boş bi sınıfa geldiğimizde sırayla içeri girdik batuhanla atakan ne yapacaklarını konuşurken ben geldiğimiz camdan dışarıyı izliyordum uzaklara bakıyordum yakınlar zaten görülmez bi nitelikte uzaklarda bi umut arıyordum bizi sevindirebilecek bi umut
'okul bu haldeyken kimsenin haberi olmadı mı hayla?' atakan elini çenesine koydu ve batuhana baktı 'aslında doğru neden hiç yardım aracı veya helikopter göndermiyorlar!' yavaşça onlara doğru yürüdüm konuşmaları beni rahatlatıyordu
Yanlarına geldiğimde bi sıra çektim ve yanlarına oturdum ikiside bana bakıyordu ağlamaktan şişen gözlerimi onlara göstermiyordum sonra batuhan bi elini omzuma koydu 'efsun...güzelim bak yapma böyle...' sonrasında diğer omzuma atakan elini koydu 'seni anlayabiliyoruz o da bizim arkadaşımızdı...' sonra kafasını eğerek gözyaşını benden gizledi 'hemde en yakın arkadaşımızdı'
Atakanı da çok iyi anlayabiliyordum ne kadar kavga etselerde birbirlerine çok bağlılardı aynı abi kardeş gibilerdi bişey olursa ne olursa olsun birbirlerinin arkasında dururlardı bizde batuhanla öyleyiz ama asilin ölümü hepimizi derinden etkilemişti meriç in ihanetinden sonra üzüldüğünü düşünmüyorum!
'peki peki peki... Yeter bu kadar drama bi plan yapmalıyız!' batuhan duygusallıktan gram hoşlanmazdı ve ben onun zıttına çok duygusal fakat göstermeyen bi kızdım batuhan duygularını gizlemeyi çok iyi yapardı mutlu sanarsın aslında içinde fırtınalar kopuyordur o yüzden batu mutluyken bi an tereddüt ediyoruz...
'bizim batuyla laboratuvarı bulmaya gitmemiz gerek ordan bi kaç parça silah elde edebilir ve burdan çıkmayı başarabiliriz!' atakanın iki dakika içinde kurduğu planla hepimizin gözleri parıldadı 'tamam!' hiç zaman kaybetmeden dikkatlice sınıftan çıkıp uzaklaştılar
Bu bölümün sonu biraz saçma bitti ama olsun ;) okurlarımı seviyorummmm❤️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün kıyısında
Ficção AdolescenteDüşünün bir gün gözlerinizi açıyorsunuz ve gözlerinizi açtığınız dünya eski dünya değil...