Okuldaki sıkıcı bi güne daha veda etmek bizi çok mutlu ediyor ve tamda şu an evlerimize doğru yola koyulmuş gidiyorduk
'eee napıyoruz?' bunu söyleyen atakandı bizim grubumuzun şakacısı olan atakandı bu, çilleri yüzünün bi kısmını kaplamışken saçları ve gözleri bunun devamını kaplıyordu boyu benimle aynı olsada dalga geçmeden duramıyordum
'her gün biryere gitmek zorundamıyız yaa!' bu sitem eden ise asil di çok süslü bi o kadar da dik başlıydı ama benimde en yakın arkadaşımdı tabii deniz dalgası saçları ve balık etli vücuduyla hem çok tatlı hemde bi o kadar zararsız görünüyordu ve grubumuzun süslüsüydü
Zararsız olup olmadığını gelip bide bana sorun...
Atakan ve asil aralarında tartışırken aralarına girdim 'sakin olun ya bakarız Allah Allah!' bu ikisi kavga etmeden duramıyor ya
Sokağı döndükten sonra batuhan bi fikir bulmuş gibi önümüze atıldı 'bu gün meriç gelmedi onun evine gidebiliriz' sırık gibi boyu beni sinir ediyordu aramızdaki en uzun kişi batuhan dı hafif dalgalı saçları en açık tondaki ten rengi onu koreli erkeklere çok benzetiyordu yani kısacası grubumuzun sırığıydı ben bunun yanında kendimi neden karınca gibi hissediyorum?
Meriç ise grubumuzun en fazla bilgisayardan anlayan kişisiydi slayt gösterisi ödevlerimizi hep o yapardı gözlüklü ve dalgalı saçlıydı o da benim gibi esmerdi ama hep benimle dalga geçiyor cidden bu çocuğu dövesim var
'bencede batuhan haklı acaba bu gün niye gelmedi meriç bey?!' rotamızı tam tersi tarafa çevirip meriç'in evine doğru yol aldık
Yazardan
Efsun hanfendi kendi hariç hemen hemen herkesi anlatmış oldu birazda onu tanıyalım
İsminden de daha demin bahsettiğim efsun ve 16 yaşında 10. Sınıfa gidiyor anlattığı arkadaşları ise hepsi sınıfından bi grup diyebiliriz
Efsun ise kıvırcık bukleleri olan bi kız saçından ve vücudundan pek hoşlanmaz fakat gözleri... Gözleri onun dahi birçok kişinin dikkatini çekmiştir ve o da gözlerine bayılır kahvenin en koyu tonu olan gözlerini her zaman toprağa benzetir ama kendi güzelliğini pek umursamayan ve cesur bi kız. Hani bi söz vardır ya 'tehlike geliyorum demez' işte efsun zaten tehlikenin ta kendisi bunun o da farkında
Ama kendini hiçbir zaman güzel görmez hatta kıvırcık buklelerinin ona yakışmadığını dahi söylerdi ama bu arkadaşlarını kızdırmasına neden olurdu
Bunun nedeni ise ilk okul yılları diyebiliriz.
Bence herkes kendine kendisi için güzelim diyebilmeli hiç kimse için değil...
Efsun
Köşe başını döndüğümüz gibi meriç'in evi görünmüştü atakan dururmu hiç, direkt yolun ortasında durdu hepimiz 'atakan yine napıcaksın' der gibi ona bakarken bana döndü 'efsun kız gözüyle bi bakarmısın?' okul formasının kravatını düzeltti ve saçlarını geriye doğru attırdı 'bu napıyor yine' emin olun şu an asil'le aynı düşüncedeyim
'meriç beğenirmi şimdi?' herkes gülmekten yarılırken atakanın yanına gidip saçlarını tekrar bozdum 'uğraşma lan meriçle' bende gülerken batuhan karnını tutarak yanımıza geldi ve elini atakanın omzuna koydu
'kardeşim meriç seni beğenirmi bilmeme ama farklı kişilerin seni beğeneceği kesin!' bende bu sefer gülmekten ağrıyan karnımı tutarak bağırdım 'hadi yürüyün ya!'
Meriçin kapısını çaldığımızda biraz uzun beklemiş olabiliriz sinirle kapıya tekme attım 'niye açmıyor bu salak kapıyı?!' tam o sırada meriç kapıyı açtı ve yine bizi kulağının arkasına kadar çektiği kulaklığı kırmızı pijaması ve dağınık saçlarıyla karşıladı evet kırmızı pijama...
'salakmısınız lan öyle kapı mı çalınır!' yine bizi görmeye şaşırmamış olan meriç kapıyı açık bırakıp içeri doğru ilerledi bizde ayakkabılarımızı çıkarıp içeri girdik 'ya meriç annen nerde?' ve yine atakan ve yine atakanın salaklıkları 'napıcan oğlum sen annemi!' merdivenden çıkmakla meşgul olan meriç durup atakana bağırdı
'ya kızma hemen sende geçenki yaptığı börekten isteyecektim tadı çok güzeldi de' sinirle elimi yüzüme vurdum meriç de yukarı çıkmıştı zaten
'öküz müsün atakan ya!' işte süslümüzde konuştu 'kızım bak benimle düzgün konuş!' 'konuşmazsam nolur?' cidden bunlar birbirini yer batuhanı kolundan çekip kulağına yaklaştım 'bu ikisini ayırmadan gelme' sitem ederek bana döndü 'fark etmiyorum sanma efsun bu ikisini hep benim üzerime yıkıyorsun' gülerek omzuna hafifçe vurdum 'o iş sende!'
Meriçin arkasından oyun odasına çıktım kapıyı kapatmıştı öküz kapıyı tıklatıp açtım 'neden kapatıyon oğlum şu kapıyı geliyoruz görmüyo--' sözlerimi yarıda kesen şey çağrı olmuştu o neden buradaydı? İlk bize haber vermek yerine neden ona haber vermişti?
Bu arada çağrıda bizim grubumuzdan fakat fazla samimi değiliz saçları üç numardan biraz uzamış olan çağrı çat kapı içeri giren bana bakıyordu yayılarak oturduğu armut koltukta ayağa kalktı 'naber?' 'iyi!' net ve kısa bi cevap vererek meriç'in yanına gitdim ve bi sandalye çektim 'napıyosun yine sen?' meriç gözlerini ekrana dikmiş oyunuyla ilgilenirken beni duymuyordu
Elimi kulaklığına attığım gibi bi çırpıda çıkarttım 'napıyosun kızım ya' itiraz eden meriç'e aldırmadan kulaklığı arkama yerleştirdim 'yeter oğlum ya bırak şunu biz gelmişiz sen hala oynuyosun!' oyunu kaybeden meriç sinirle ayağa kalktı 'iyi peki salona geçelimde sohbet edelim!' hafif sesini yükselttiği için ne olacağını biliyodu hızla sandalyeyi itip aşağı koştu 'sen az önce bana mı bağırdın?!'
Ben bunu döverim!
Hızla aşağı indiğimiz sırada batuhan ben koşarken gömleğimin ensesinden tutup koşmamı engelledi 'siz bari bi durun be kızım!' 'ama..of peki tamam!' sinirle pes ettim ama okulda onu bu yaptığına pişman edicem sözüm söz
Ensemi batuhandan kurtardığımda bu seferde kolumu tuttu 'ne var ya!' kulağıma yaklaşıp saçımı kulağımın arkasına attı ve kulağıma doğru eğildi 'bunun ne işi var burda!' dedikleriyle beraber merdivene gözüm kaydı çağrı elinde telefonuyla merdivenden iniyordu 'bilmiyorum meriç'e sorma fırsatım olmadı'
Batuhandan kolumu kurtarıp süslüyle atakanın arasına geçtim
Zaten aralarından tren geçiyor daha rahat otururum bari..
Çağrı karşımdaki koltuğa oturduğunda salona bi göz gezdirdim yanımda atakan ve asil vardı karşımdaki tekli koltukta aynı benim gibi etrafı süzen çağrı vardı çaprazımda ise batuhan duruyordu meriç nerde ya?
Şimdi ise gözlerim meriç'i arıyordu tam kalkıp mutfağa gideceğim sırada 'kapıda telefonla konuşuyor' ne yani tüm hareketlerimi gözlemlemişmiydi bu çağrı
'Efsunun sana bi soru yönelttiğini hatırlamıyorum!' sinirle asil e bakan çağrı ya karşı ben tekrar oturdum
'bunu söyleyeceğim hiç aklıma gelmezdi fakat galiba süslü haklı!'
'bana ne zaman süslü demekten vazgeçeceksin merak ediyorum cüce'
'bi susun ya!' bağırmamla beraber ikiside çenelerini kapattı batuhan bana bakıyordu ne bakıyosun? Der gibi gözlerimi oynattım kafasını hafifçe sağa çevirerek kapıyı gösterdi
Anladığım üzere git ve bak diyordu ellerimi koltuğa bastırarak ayağa kalktım 'biraz temiz hava alacağım' tam bi adım atmıştım ki yine sakarlığım tutarak beni yere yapıştırdı şu son 2 yıldır düşmelerim çok arttığı için artık alışmıştım
'sorun yok sorun yok iyiyim...' ve hiçbişey olmamış gibi kalkıp devam ettim
Beğenmeyi unutmayın✨
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün kıyısında
Teen FictionDüşünün bir gün gözlerinizi açıyorsunuz ve gözlerinizi açtığınız dünya eski dünya değil...