Yalan!

3 1 0
                                    

Atakan'dan
Kamyonun arkasına atladığımdan bu yana hemen hemen 1 saat geçmişti ve biz hayla nereye gidiyolarsa varamamıştık içerden ses gelmiyordu kesin efsun düşmüştü arkada batuhan ve meriç takip ediyordu ama uzaktalardı büyük ihtimalle farkedilmemek için uzakta gidiyorlardı lafımın üzerine ormanlıktan caddeye inilen bir yerde durduk durduğumuz anda kasadan atlayarak ormanlığa doğru koştum arabadan inenlerin beni fark etmediklerini düşünüyorum çünkü fark etselerdi şu an belindeki silahları kullanmaktan çekinmezlerdi ağacın arkasından onları izliyordum önce bi kadın indirildi sonra ise bi çocuk kapak ağzına kadar açıldığında yerde kan gölünün üzerinde hayla yarı baygın yatan efsunu gördüm direniyordu herşeye rağmen direniyordu onun bu huyunu seviyordum işte arkadaşları,ailesi,sevdikleri ve tanımdaıkları insanlar için bile direniyordu bu iyi yönü onu çok kez tuzağa sürüklese de o vazgeçmiyordu

İki adam kasaya girerek efsunu kaldırdılar ve sürükleyerek dışarı çıkardılar cadde gibi olan yere doğru götürdüler birazdaha ağaçların arasında ilerleyip caddeyi net görebileceğim bir ağacın arkasına geçtim efsunu götürüp ortaya doğru ittiklerinde efsun dayanamayıp yere düştü sonra yerden destek alarak doğrulduğunda bi adam efsunun önünde eğildi ve bişeyler söyledi sonra çenesinden tutup kaldırdı belliki halsiz yüzüne bakıyordu sonra çenesini bırakarak ayağa kalktı ve adamlarına bişeyler söyledikten sonra arkasını dönerek ilerledi efsunu yere atan adamlar onu tekrar tutarak bi binaya soktular sonrası beni çok sinirlendirmişti o iki şerefsize hakkı olanı vermeliydim efsunu bi çuvalmış gibi ordan oraya atmak nedir ya

Tam ağacın arkasından çıktığım anda birisi kolumu kavradı arkamı döndümde batuhan olduğunu anladım evet onlar beni takip ediyorlardı ama arabayı nereye bırakmışlardı bilmiyorum 'oğlum sen manyakmısın? Bu kadar adam varken ne yapmayı düşünüyodun?' Dediği doğruydu ama efsunu öyle bırakamazdık 'ama batu kıza ne yaptıkla-' 'oğuz...' Batuhan ve ben anlamaz gözlerle meriçe bakıyorduk o ise sadece cadde gibi olan yere bakıyordu 'efsunu kaçırtan kişi oğuzdu size bahsettiğim adam!' İkimizde gözlerimizi sonuna kadar açık 'nE? Lan bu adamın efsunla işi ne?' Meriç elini çenesine götürdü 'işi mişi yok ağzından laf almaya çalışacaktır' bizde efsunu iyi tanıyoruz kesinlikle birşey söylemeyecektir hatta bizi bile tanımadığını iddaa edecektir 'iyi de efsun hiçbirşey söylemez ki?' 'Zaten oğuzun aradığı bilgi onda değil...Bende!' Bu çocuk ne diyordu ne bilgisi ne oğuzu hiçbirşey anlamıyordum ama büyük bi oyunun döndüğü çok belliydi...

Efsun'dan
'Ahh hadi ama bunu bağlamadan da yapabilirdin!' Oğuza karşı bağırdığımda karşımda çok ciddi bir tavırla duruyordu konuşucaz demişti ama beni bi sandalyeye bağlayıp yarım saattir sorguya çekiyordu hayır yani neden bağladı 'bak çocuk ben oyun oynamıyorum!' Evet biraz fazla ciddi olabilir 'çöz beni! Bak bunu son kez söylüyorum hiç bir şey bi-mi-yo-rum!' Yanıma gelerek cebinden çıkardığı 2 tane fotoğrafı bana gösterdi bi fotoğrafta meriç ve batuhan şakalaşıyordu diğerinde ise atakan çimenlerin üzerinde uyuyordu bu biraz uzun süre önce çekilmiş fotoğraflar olmalıydı çünkü yakın zamanda hiç bu kadar rahat olmamıştık 'bunları tanıyormusun?' Kafamı ani bir şekilde sallayarak yalanladım 'hayır! Bunlar da kim ilk defa görüyorum..' oğuz beni tekrar şaşırtmayı başararak cebinden dördümüzünde duğu bi fotoğraf çıkardı 'demekki tanıyormuşsun peki sana şöyle desem bu arkadaşların seni buraya kadar takip etti ve şu an ormanlığın içinde kafalarına sıkmak üzere olan 3 kişi olduğunu söylesem?' Beni korkutuyordu bi yandan inanıyor diğer yandan inanmıyordum 'beni konuşturmak için yalan söylüyorsun inanmıyorum sana çöz beni çöz!' Gülerek ayağa kalktı ve kapıdakilere seslendi adamlar içeri girerek iki üç tane daha fotoğraf getirdi o fotoğrafları da bana gösterdiğinde gözlerim dolmuştu doğruydu benim için gelmişlerdi ama tehlikedelerdi 'n..nasıl olabilir nasıl anladın?' Evet şaşkındım çünkü fotoğrafta bile onları ben zor görüyordum onlar nası fark etmişti 'senin gibi bi çocuğun beni hafife almaması gerek bunu sana öğreteceğim!' 'Sana bi soru sordum!' 'Onu mu diyorsun sen yerdeyken adamlarım söyledi onlar fark etmişlerdi yani benim gözümden kaçsa bile onlarınkinden kaçmıyor' gülerek kendi sandalyesine tekrar oturdu şok olmuştum ben o kulağına eğilen adam benimle ilgili birşey dedi sanıyordum ama meğersem ilk andan beri biliyorlarmış onların orada olduğunu 'şimdi beni neden araştırdığınızı söyle!' Kafamı hayır anlamında salladım 'bana bak! Sinirlerimle oynama benim bi kıza vurmaktan çekinmem!' Bu tiple de zaten bende anladım onu söylesine gerek yoktu 'peki bunu sen istedin!' Adamlarına seslendiğinde hızla olduğum yerde kıpırdandım 'hayır hayır lütfen dur...' bana bakıyordu 'sorularına cevap vereceğim ama lütfen onlara dokunma!' 'Peki ama sakın bana yalan söylemeye kalkma yoksa sonuçlarına katlanırsın!' Kafamı salladım ipler o kadar sıkıydı ki bileklerim acıyordu 'beni neden araştırdınız hemde aylar boyunca?' 'Bak bunu ben bilmiyorum birisi bizi sana yönlendirdi ama şu an yaşıyormu bilmiyorum' 'BANA SÜREKLİ BİLMİYORUM DİYİP DURMA!' korkuyla başımı eğdim gerçekten sinirliydi ve beni korkutuyordu 'bak..' elini saçlarının arasına soktu 'peki sakinim sizi kim bana yönlendirdi?' 'Çağrı! Duydunmu bilmem ama biryerlerde yaşam var ve çağrı denen it beni oraya götürdü oradaki en büyükleri yani herkese laf geçiren adam beni kullanarak sana ulaşacağını söyledi sadece bunu biliyorum!' Tüm bildiklerimi tek nefeste anlatarak sustum anlamaz gözlerle bana bakıyordu 'mitat?' Bu sefer bende ona aynı gözlerle bakıyordum 'bende oradaydım ama mitat neden seni kullansın ki özellikle de benim için?' Son bi söyleyeceğim vardı 'formül beni sana verip formülleri almayı planlıyordu' oğuz sinirle yanımdaki sandalyeye tekme attı 'şerefsiz ben sana güvenmiştim lan!' Ne olup bittiğiyle ilgili en ufak bi fikrim yoktu ama kötü şeyler hatta çok kötü şeyler olduğu kesin di bana yaklaşarak ipleri çözdü ve kolumdan tutarak beni hızla ayağa kaldırdı 'o şerefsiz şu an burada!' Bende şok olmuştum ne yani o mitat denen adam da mı buradaydı 'şimdi dışarı çıkıyoruz ve sen bildiğin herşeyi sesli bi şekilde anlatıyorsun!' 'Hayır! Bunu yapmayacağım' beni yalanlardı adım kadar emin biliyordum sonunda zarar gören ben olurdum ve tabii arkadaşlarım 'yapıp yapmayacağını sormadım YAPACAKSIN!' çok sinirliydi onu ikna etmem gerekiyordu yoksa büyük bi kaza çıkacaktı tuttuğu kolumdan beni sürüklemeye başladı 'b..bak çok sinirlisin biraz s..sakinleş' devam ediyordu 'l..lütfen sakinleş beni k..korkutuyorsun bu kadar sinirin kimseye faydası yok!' Hayla kolumu çekiştiriyordu durduramıyordum da 'b..bak nolur yapma konuşmak istemiyorum bildiklerimi s..sana anlattım ya!' Bulunduğumuz binadan çıkar çıkmaz beni tuttuğu kolumdan sertçe öne itti ve yüzüme karşı bağırdı 'ANLAT!' 'Bunu yapmayacağımı s..söylemiştim' yanıma geldi ve omuzumdan ittirmeye başladı 'ANLAT DİYORUM DUYSUN HERKES MİTAT NERDESİN LAN İT!' sinirle göz yaşlarım firar ediyordu 'HİÇBİRŞEY ANLATMAYACAĞIM!' bağırdığımda elini havaya kaldırdı hiç düşünmeden sadece suratına bakıyordum ne yapacağı umrumda değildi tam o sırada kalabalığın ardından çıkıp oğuza karşı gelen mitatı gördüm 'al bak işte orda git tüm hıncını ondan çıkart!' Sağına döndüğünde onu görür görmez koşarak yakasını tuttuğu gibi yüzüne yumruğu yapıştırdı sendeleyen ama yere düşmeyen mitat 'noluyor? Ne yaptığını sanıyosun sen oğuz!' 'Ben mi ne yapıyorum LAN İT ARKAMDAN İŞ ÇEVİREN SENMİŞSİN BİDE BANA NE OLDUĞUNU SORUYOSUN!' aralarında çok büyük bi tartışma olacaktı 'ne diyosun sen oğuz ben neden senin arkandan iş çevireyim?' Soğuk soğuk terliyordu yalan söylediği çok açıktı oğuz mitatın önünden çekilerek beni gösterdi 'bu kız neyden bahsediyor o zaman?' Bana inanmak istiyordu ama zorlanıyor gibiydi çünkü benim en küçük yalan söyleme ihtimalim ya benim yada arkadaşlarımın ölümü demekti 'hey sen! Sen çağrının yanındaki kızsın..' sonra oğuza dönerek bağırdı 'YALAN SÖYLÜYOR!' sadece onları dinliyordum 'HİÇBİRŞEY GÖRÜNDÜĞÜ GİBİ DEĞİL YALAN SÖYLÜYOR!' oğuz bana dönerek hayal kırıklığıyla baktı ne yani sadece yalan söylüyor dedi diye ona mı inanmıştı pes doğrusu

Ölümün kıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin