Garip bir yer

6 3 0
                                    

Yaklaşık 15 dakikadır arabadaydık ve hiç konuşmadık berna arkadaki arabayla geliyordu ilk konuşmayı ben açmak istedim 'baran..ona ne oldu?' 'Bu seni ne kadar ilgilendirir?' Soruma soruyla karşılık vermesi sinirimi bozuyordu 'sordum sadece yanında göremedim' iç çekti ve gözünü yoldan ayırmadan konuştu 'küçük bi kaza geçirdi ama şu an iyi oldumu?' 'Oldu!' Bende ona ters tepki verdiğimde hafif bi tebessüm etmişti artık gülüşünden bile haz almıyorum lanet adam...

Araba kocaman duvarları olan büyük bir yerde durdu hayır bu bi evin bahçesine benzemiyor hatta bi eve bile benzemiyordu arabadan indiğimde çok ruhsuzdum ama yinede dik durmam gerekiyordu içeri girmeden önce elimde bi sıcaklık hissettim çağrı elimi tutuyordu hızla elimi ondan kurtarıp yüzüne yaklaştım 'hop hop ağır ol hayvan!' Yüzündeki hiçbir mimiğin hareket etmemesi sonucu oflayarak koca duvarların arasından yavaş adımlarla geçtim ve inanırmısınız ben inanmadım da içeri girdiğimde sanki bambaşka bi dünya karşıladı beni mutlu insanlar evler dükkanlar çiçekler hayvanlar burası cennetti fakat nası burası böyle bir yer olabilir hem gördüğüm üzere şehire yakın bir bölgede ve bu da zombi sorununu ortaya çıkarıyor hay anasını ya bizim dışımızda herkes mutlu

'Koloni gibi bir yer biz bulmadık zaten buranın sahipleri var biz sadece bi süreliğine burda kalıyoruz' bana kısa çaplı bir açıklama yaptıktan sonra tek yol üzerinde yürümeye başladık büyük bir yerdi ve oldukça güzeldi de yaşam vardı herşeyden en önemlisi hayat...

Sokakta koşup oynayan çocuklar çamaşır asan anneler kahvehanedeki babalar evet kahvehane de var bildiğiniz normal bi hayat sürüyorlar bu adil değil bu cidden adil değil yürümeye devam ederken mor bi binanın önünde durdu çağrı ben yürümeye devam ettiğim için biraz ilerisinde durdum kafasıyla gelmemi işaret etti dediklerini yapmayı hiç sevmiyorum ama zorundayım bu arada çağrı hayla neden beni yanına aldığını söylemedi dur sorayım birazdan

'burası muhtarın binası gibi düşün bu mahalleye bakanların bulunduğu bina seni getirdiğime ve benim sorumluluğum altında kalacağına dair belgeler imzalayacağım'

'sen kimsin ben senin sorumluluğunun altında kalacağım ya!'

'Efsun abartma açıklama olarak öyle söyledim bu arada içerde sakın onlara ters düşme haberin olsun onlar benim gibi değil..sana kıyarlar prenses'

Nası insanlar vardı hiç bilmiyorum buranın yabancısıyım sonuçta içeri girip üs kata çıktığımızda ben adamlardan daha çok etrafla ilgilenmeye başladım çok pahalı görünen tablolar ışıl ışıl duruyorlardı 'bu efsun arkadaşım kendisini uzun zaman sonra buldum bende buraya getirdim sorumluluğunu üzerime alıyorum izin varmı?' Ben onları duymazlıktan geliyordum çünkü şu an sedece bu güzel tablolarla ilgileniyorum ben tabloları incelerken çağrının dişleri arasında söylediklerine şahit oldum 'yapmayın hoşlanmaz!' O an zaten çenemde bi el hissettim çenemi saran el hızla yüzümü kendine çevirdi karşımda çok garip bi tip duruyordu şu hani filmlerdeki kötü adam rolleri varya onlara çok benziyordu adam çenemi sıvazlarken olayı o an çözmüştüm gözlerimi kocaman açarak kendimi arkaya doğru ittirdim bana dokunmalarını istemiyordum 'şşşt güzelim sakin!' Arkamda sert bi bedene çarpmamla kulaklarıma fısıldaması bir oldu sonra sağ kolumu bi adam sardı sol kolumu bi adam sardı olduğum yerde hareket edemez oldum son çağre çağrıya döndüğümde bi adamla konuşmaya çalışıyordu adam ise bana bakıyordu iki adamın kolları arasında çırpınırken çenemi sıvazlayan adam tekrar yanıma gelerek yine çeneme asıldı ve yüzümü sağa sola yukarı aşağı doğru çevirdi ben ise ondan kurtulmaya çalışıyordum 'ıhh ya bırakın beni bırakın daha kim olduğunuzu bilmiyorum ah canım yandı öküz!' Yanımdaki salağa bağırdığımda yüzündeki ifade sadece çapkın bir gülüştü 'tanışalım güzelim ben bedirhan bunlar da barlas ve çağan' 'ay çok gereğim vardı isimlerinize ne demezsin bıraksana ya!' Bedirhan mıdır nedir tuttuğu çenemi bırakarak ellerini yüzümde gezdirmeye başladı sonra yavaşça boynuma indiğinde çığlık atmam bir oldu 'rahat b..bırakın beni!' Çağrı bi bana bi adamlara bakarak hızlıca bişeyler anlatıyordu adam en son başını sallayıp elini masaya vurdu 'yeter! bırakın kızı' hem kolumu tutan adamlar hemde boynumu okşayan o şerefsiz benden uzaklaştılar yanımdakiler kollarımı bıraktığı gibi hızla merdivenlere yöneldim hızlı hızlı merdivenleri inerken çağrının arkadan bağırdığını duydum 'EFSUN!' ama umursamadım ve daha da hızlandım bana böyle muamele yapılan bir ortamda bırakın 2 3 günü 1 saniye bile durmam

Ölümün kıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin