kim bu adam?

2 1 0
                                    

Koşmaktan kan ter içine kalana dek durmadık en son nefesimiz kesildi ve hepimiz kendimizi yere atarak gökyüzüne baktık nereye gelmiştik bilmiyorum

Onlarla cehennemin ta dibi bile bana uyar ;)

'Keşke her şey eskisi gibi olabilse..' bunu söyleyen batuhandı 'evet ya hatırlıyormusun okulun bahçesine uzandığımızda gelen geçen bize gülüyordu' atakan eski anıları hatırlatınca o gün yaşadıklarımız da aklıma gelince gülmeden edemedim bir yandan da utanıyordum 'aynen atakan senin yüzünden asile asılmışlardı onu da hatırlıyomusun?' Meriç atakana bombayı attığında atakan bildiğiniz bombayı sektirdi 'valla meriç bence orda asile değil de sana yavşamaları gerekiyordu hadi ama çok seksi görünüyordun!' O gün ıslanmıştık ve ben bunu kabul etmiyorum meriç seksi değil! 'Namusuma mı göz diktin Lan!' Meriç gülerek sinirli rolü yaptığında hepimizin kahkahaları artmıştı aslında o gün biz yerde uzanırken atakan ve asil yine kavga ediyordu onlar kavga ederken bi çocuk gelip 'bu güzelliği üzecek adamda ne bileyim?' Aslında yavşamamış da olabilir ama güzellik sözü zaten asili delirtmişti hemen olduğu yerden kalkıp çocuğa saldırmasın mı ee o vurunca bizimkilerde kalktı ve çocuğu pataklamaya başladılar bende biraz vurmuş olabilirm ama biraz

Başımı yanımda duran berke ye çevirdiğimde sadece gökyüzünü izlediğini ve bizi duymadığını yada duymazlıktan geldiğini düşündüm hiçbir tepki yoktu suratında oturur pozisyona geçerek berkeyi çocuk gibi dürttüm 'ya sende gülsene biraz' berke bana bakmadan cevapladı 'hiç havamda değilim efsun siz eğleniyosunuz ya o bana yeter...' sonra yutkundu 'siz yaşıyorsunuz ya o yeter...' bişey ima ediyordu ama anlayamıyordum bu arada orada neler yaşamıştı normalde korkak yada çok fazla gülen berke gitmiş yerine ciddi duygusuz bi berke gelmişti nedenini anlamıyordum

'Beyler hadi kalkın daha çok yolumuz var!' Ben ayağa kalkıp dizlerimin tozunu elimle silerken meriç konuştu 'nereye gidiyoruz acaba efsun hanım hadi mükemmel ötesi fantastik planlarından birini daha duyalım lütfen' gülerek doğruldum 'ben açım hemde çok şu an zombiler beni değil ben onları dahi yiyebilirim!' Ben hafif hafif yürümeye başladığımda bizimkiler doğruldu ve kalkmaya yeltendiler ama meriç çoktan yanımda olmuştu 'kapışın! Kim kimi daha çok yemek isterse o kazansın?' Meriçe göz devirdim 'olm okul birincisisin ama mecazı bilmiyosun!' Tek eliyle alnımı iterek güldü 'aptal! Sende o kadar aptalsın ki söylediklerimin bir şakadan ibaret olduğunu dahi anlamadın' gözlerimi kısarak omzuna bi tane geçirdim ve koşmaya başladım arkama baktığım sırada bizimkilerin arkadan geldiklerini gördüm batu ve atakan bize bakarak bişeyler konuşuyordu berke de bize bakıyordu ama sadece gülüyordu 'buraya gel efsun EFSUN! bak yakalarsam...tamam yakalayayım da sen sonucunu gör!' Daha hızlı koşarak onun arkamdan koşmasına izin vermiş oldum beni yakalayacaktı hemde kesin!

1 saat sonra
'Biz nereye gidiyoruz yaa!' Atakanın haklı serzenişiyle batuhanın omuzlarına vurdum nerdeyse yarım saattir onun sırtında gidiyordum evet zorla bindim 'bilmiyorum!' Benim cevabımla batuhan bi anda beni yere bırakınca tekrar ona tutunarak düşmekten kurtuldum 'napıyon ya!' 'Biz mal mal nereye gidiyoruz efsun?' Ellerimi iki yana açtığımda tekrar 'bilmiyorum' işareti yaptım 'bana bak kızım...' gözlerimi kocaman açarak batuhana baktım 'şöyle bakma yada!' Suratımı avucuna sararak arkaya ittirdi olduğum yerde geri giderek durdum yüzümdeki büyük tebessümle bilmiş bi tavır takındım

'Tam kuzey yönünde ilerlersek bi köy bulabiliriz!'

'Orası güney efsun..'

'Tam güney yönünde ilerlersek bi köy bulabiliriz!'

'Köy kuzey de efsun...'

'Ay off yanlışlarımı düzeltip durma işte kuzeye gidelim yani güneye şeye gidelim ya kafam karıştı senin yüzünden!'

'Olm minecraft mı oynuyoz da köy bulacaz ne alaka?'

Meriç ve ben bıkmış bi tavırla atakana bakarken atakan güldü o sırada batuhan onun omzuna elini attı 'atakan doğru söylüyor a ah!' Atakan sevinçle batu ya sarıldı 'ya ben boşuna bu çocuğa sevgilim demiyorum' batu sinirle atakanı itti 'Lan! Ay yok yok siz haklısınız hemde efsun sonuna kadar haklı ama atakan haklı değil kesinlikle haklı değil!' Atakan aynı bi kız gibi dudağını büzdü 'ama niye öyle diyosunuz befyendi alındım gücendim?'
Tekrar gülüştüğümüzde neden köy bulma fikri aklıma geldi bilmiyorum
Hayla yürüyorduk bi anda durdum ve bizimkilerin de durmasına şahit oldum 'şehre geri dönelim ve ailelerimizi kontrol edelim!' Bu fikir bir tek meriçin kafasına yatmışa benziyordu diğerleri istemeyerek olduğu yere çöktü 'daha bi adım dahi atamam!' Atakan sert zemine bi yatakmış gibi uzanmış bana cevap veriyordu 'yürüyerek dönmeyeceğiz zaten!' Herkes bi an bana ne demek istediğimi anlamaya çalışıyormuş gibi baktı bende sadece onlara gülümsedim

1 saat sonra

'Ahh hadi ama fikrin bu muydu?'

'Başıma güneş geçti sanırım!'

'Salak güneş battı bile! Ve biz hayla burdayız'

'Biraz sessiz olurmusunuz?'

Otostop çekiyordum evet bi arabanın gelmesi umuduyla otostop çekiyorduk ve tamı tamına 1 saati geçmişti ve güneş batmış yerine turuncu ve kasvetli bi hava sarmıştı biraz sonra gece olacak ve biz bi araba bulamazsak...sanırım bütün gece koşacaktık

'Ya biz salakmıyız rüzgar esmiyen yolda araba umuduyla bek-' elimi atakanın ağzına yapıştırarak susması için onu uyarmış oldum 'acıdı ama!..' tam o sırada bi ses duydum ve yola atladım 'bi dakika!' Elimi anlıma koyarak uzağa baktım 'g..geliyor GELİYOR araba var!' Herkes bi an şaşkınca yanıma geldi ve gelen arabaya baktı hepimiz yolun ortasına geçerek otostop yaptık

Adam önümüzde durarak bize baktı 'beyfendi lütfen bizi de alın şehire gitmemiz gerekiyor!' Adam bi süre düşündü 'nereye?' 'Aslında gideceğimiz bir yer yok...' 'atlayın!' Hepimiz heycanla arabaya bindiğimizde adam sürmeye başladı orta yaşlarda birine benziyordu yanımda atakan diğer yanımda berke oturuyor berkenın yanında batuhan önde ise meriç oturuyordu berkeye bakarak elimi kolundan geçirdim ve kafamı omzuna yasladım

Sanırım kafamı dayadığımda uyuya kaldım çünkü gözümü açtığımda herkes bana bakıyordu 'ne?' 'Geldik de senin uykudan uyanmanı bekliyorduk' aceleyle kalktığımda bi evin önünde durduğumuzu gördüm 'burası neresi?' 'Gideceğiniz bir yer olmadığını söyledin bende sizi evime getirdim tek yaşıyorum' adama gülümseyerek hepimiz tek tek içeri girdik..

Güzel ve şirin bi evi vardı dışardaki canavarlara rağmen yaşamaya çalışıyor gibiydi ne zaman bitecek ne zaman son bulacak bilmiyordum ama aramızdan bir kişinin daha eksilmesine izin veremezdim veremezdik bu bizim için büyük bir yıkım olurdu tekrar birbirimizi kaybedemezdik

Adam bizi masaya oturmaya ikna ettiğinde hiç itiraz etmedik 'şey..acaba-' 'BİZE YEMEK VERİRMİSİN?' atakanın sözümü keserek bağırması ne kadar sinirimi bozsa da haklıydı çok acıkmıştık 'ahh benim hatam çocuklar hemen veriyorum' tam arkasını döndüğünde tekrar bize döndü 'hanım kızım servis için yardım edermisin?' 'Tabi tabi ne demek' hızla ayağa kalkarak adamla beraber gittim yemekleri hazırlarken bende tabakları aşağı indiriyordum ki kafama yediğim darbeyle sendeledim tabaklar elimden düştü ve paramparça oldu yanımdaki adam ise beni tutarak tezgaha yasladı ben yarı baygın ken o ise ellerimi bağlamakla meşguldu sonra kulağıma fısıldadı 'karıcığım buna çok sevinecek!' Sonrası karanlık...

Ölümün kıyısındaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin