Hemen ardından tırsarak etrafımda döndüm 'ç-çocuklar abartmasak mı?' yavaş adımlarla atakanın arkasına geçtim 'a ah gelmeyin be üzerime atakan koru beni!' bi hışınla atakan iki kolumuda kavradı 'valla batu beni öldürür' 'Allah belanı versin atakan!' batuhan ve meriç kıkırdarken ne yapcaklarını anlamış bulundum ama hayır yaa
Yine tikimle oynayacaklardı ve bu benim en nefret ettiğim şeydi her kavgamızda bunu yapıyorlar haksızlık cidden ama bu 'ya hayır valla küserim olmaz olmazzz!' meriç yüksek sesle gülünce bende tebessüm etmiş oldum
Batuyla meriç bana yaklaştı yaklaştı ve...lan bunların kafasına saksı mı düştü acaba? Dışarda değiliz ki nası düşsün. Beni gıdıklamak yerine sarıldılar arkamdaki atakanda bana sarılınca sinirle ittim onu 'sen gelme atakan bi beni koruyamadın!' 'ya ama batu bana kızıyor sonra efso ya.' ben şimdi seni bitirdim atakan 'oğlum kaç defa dicem bana efso deme diye!' batuyla meriçten ayrılınca atakana doğru yürüdüm 'T-tamam ya kızma efso' 'BAK HALA EFSO DİYO!' üzerine doğru koşunca o da laboratuvarda koşmaya başladı laboratuvarda koşturmacamız bir kasa tüpü yere düşürüp kırdıktan sonra son buldu
'hepsi senin yüzünden atakan' 'sen beni kovaladın efs-' 'SAKIN!' biz konuşurken meriç yere eğilmiş şişelerle ilgileniyordu sonra batuhanı yanına çağırdı bende merakla oraya gittiğimde meriç elinde bi yeşil birde pembe bi kırık tüp tutarken üzerindeki yazılar dikkatimi çekti kırıldığı için ayrı ayrı bölmelere ayrılmış yazıyı tamamlamak için eğildim 'farkettinmi?' 'neyi?' 'kırık camların her birinde harfler var yani bu tüpün üstünde birşey yazıyor olmalı!' bunun üzerine meriçte hızla kırılan cam parçalarına elini attığında elini tuttum ve camlardan uzaklaştırdım 'içinde ne olduğunu bilmiyoruz eldiven takmalıyız' ardından batuhan hemen bize birer çift eldiven getirdi
Meriçle beraber hemen hemen 10-15 dakikalık uğraştan sonra camları birleştirmiştik ikimizde ayağa kalktık ve okumaya başladık 'yüksek ihtimalli enfeksiyon' enfeksiyonda neyin nesiydi ahh keşke dersi dinleseydim aman sanki çok işime yarayacaktı 'bu ne şimdi?' atakan lafı yine ağzımdan çalınca meriç gözlerini şişelerden ayırmadan cevapladı 'önce diğer şişeleride birleştirmeliyiz batu atakan eldiven takın ve buraya gelin size ihtiyacımız var!' onlar eldiven takarken biz yeniden eğildik ve kırık cam parçalarını bulmaya başladık bu iş baya uzun sürecek gibi
1 saat sonra
'ama cidden bileklerim ağrıdı' haklı isyanımla işini bitirmiş ve eldivenlerini çıkarmış olan meriç köşede keyif sürüyordu iki parmağıyla burun kemerini sıktı ve sinirle bana döndü 'az kaldı zaten bende şu şişelerle ilgileniyorum görmüyormusun!?' kucağında 2 3 tane şişe bide elinde bi tane defterle kalem vardı şişelere bakıp bakıp bişey not alıyordu batuhana dönüp omzuna yavaşça vurdum 'benimkileride bulsana yemin ederim beynim yetmedi!' 'az kaldı efsun hadi hadi devam et!' gayet ciddi bi tavırla cevap verince suratımı ekşittim o da bunu görüp eldivenli elini suratıma yaklaştırdı 'SAKIN!' meriçin sesiyle irkilip yere yani camların üzerine dizlerimle düşmüş oldum 'ahh salak ne bağırıyon off canım yandı' batuhan hızla beni kollarımdan tutup kaldırdı ve bi sıraya otutturdu o dizlerimdeki camları almakla meşgulken meriç e döndüm 'ne oldu?' 'bu topladığımız tüplerin içinde asıl zombilerin kaynağı yatıyor!' cümlesini bitirdiğinde herkes bir anlık durmuştu camları toplayan atakan durdu dizimdeki camları çıkaran batuhan durdu ve bende tam şu an nefes dahi almadan meriçe bakıyordum 'ne saçmalıyorsun sen!?' meriç elindeki tüpü suratıma doğru tutarak konuşmaya devam etti 'her kimse bu zombi salgınının nedeni olmuş ve eminim bunu kasıtlı yapmış iki kan hücresini DNA yı bozacak şekilde düzenlemiş!' sonra sıkıntılı bi nefes vererek sinirle konuştu 've bunu yapan kişi bi bilim insanından vade bişey olamaz'Neler dönüyordu hiçbirşey anlamıyordum fakat ortada kötü bişey olduğu kesindi 'ee tamam da bizim okulda bilim insanı ne arasın yemin ederim doğru düzgün fenci yok okulda!' atakan o boş beyniyle bişeyleri akıl etmişti ve bu işe yarayacak bi bilgiydi bunu da meriçin elini çenesine koymasından anladık 'birisi buraya gizli gizli uğramış olabilir...' durdu ve sonra gözlerini kısarak hepimize teker teker baktı 'bi öğrencide olabilir yada okulu çok yakından tanıyan biriside' bu söyledikleriyle hepimizin kafasına jeton yeni düşünce afalladık 'bi dakika bi dakika sen şu an bu kişinin okuldan biri olduğundan mı şüpheleniyorsun!' meriç kafasını sallayınca atakan bi adım geri gitti 'sakın bizden şüphelendiğini söyleme!' elini anlının çatına vuran meriç sinirle arkasını döndü batuhanla ben bezmiş bakışlarla atakana baktık ve ilk konuşan ben oldum 'biz o kadar akıllımıyız MAL arkadaşım?' 'hee doğru!' 'DOĞRU DİYO BİDE YEMİN EDERİM SALAK BU ÇOCUK YA!' batuhan yüksek bi kahkaha attığında meriçte gülmeye başlamıştı
'neyse bu kadar tantana yeter bunu öğrenebilmek için o kişiyi bulmamız gerek o yüzden bu yerden kaçmalıyız!' hepimiz baş salladıktan sonra herkes yine afalladı yine bi planımız yoktuSıralara dağılmış bi şekilde oturuyorduk artık güneşte batmıştı sadece sınıfın camından dışarıyı izliyorduk elimizde pili bitmek üzere olan bi tane fenerle loş ışıkta oturuyorduk zombili ilk gecemizdi ama hiçbirimizin ailesinden yana sorunu yoktu zaten kendileride yoktu bu günde olmasalar pekte sorun teşkil etmiyordu meriçi sorarasanız sadece annesinden yana bi özlem ve korku içindeydi ben ise babamdan yana çok korkuyordum o da hep tırsak birisi olmuştur fakat beni hiç öyle yetiştirmedi annemi fazla gördüm sayılmaz babam annemi boşadığı zamanı dahi hatırlamıyorum yani evdeki benim gerçek annem değil kendisi üvey annem olur ve ben babamı çok özlüyorum
Ayaklarını sıraya dayamış olan ve uyumaya çalışan batuhanın yanına gittim ve feneri yanına koydum sonra atakanın yanına gittim ve yere uzanıp kafamı atakanın dizine koydum meriç zaten uyumuştu
Kafamı dizine koymamla irkilen atakan hemen uyandı 'yavaş be kızım uyuyoruz burda!' gözlerimi gözlerine diktim 'olm dışarda zombi kaynıyor garip garip sesler geliyor camın aşağısından zombile koşturuyor sende burda rahat rahat uyuyon!' 'napim efsun uykusuzluktan mı öleyim açım zaten!' haklıydı hem açtık uyusak ayrı bi dertti uyumasak ayrı bi dert offff yetti bu zombi oyunu
Lütfen artık birisi çıkıp bunun bi kamera şakası olduğunu söylesin!
Elimle atakanın kafasını tekrar duvara koyarak uyumasına izin verdim bende gözlerimi yummuştum ki olduğumuz sınıfın kapısı büyük bir gürültüyle açılıp tekrar kapandı hepimiz üstümüzdeki uyku sersemliğiyle ayağa kalkıp kapıya yöneldik atakan tek eliyle beni arkasına aldı batuyla meriçte yanlarındaki sopayı alıp hazırda beklediler 'hop hop bi saniye sakin olun' tanıdık bi sesti bu atakan yüzünden zar zor görüyordum kısacık boyuyla beni nası koruyor bu çocuk?
Atakan feneri alıp tam çocuğun yüzüne tutmuştu ki elinden kayıp yere düştü 'eline...atakan!' 'atakan ben senin...' 'ısırıldınmı?' bunu duyunca garip hırıltılar çıkarıp öksürdü 'hayır sadece biraz hastayım o kadar!' cama baktığımda en azından ay ışığı vurduğu için elimi havaya kaldırdım 'hey sen camın önüne gel!' çocuk yavaş adımlarla camın önüne geldi yüzü çok tanıdık geliyordu fakat çıkaramıyordum 'bu kim lan?' bi dakika bu şu denemelerde hep birinci olan çocuk değilmi ya hem zorbalığada uğruyordu ismi neydi bunun unuttum be-be-r off 'ismim ber-' evet şimdi hatırladım 'BERKE ismi evet hatta şu denemelerde hep ilk 10'a giren çocuk!' üçü de durup sadece bana baktı sonra hatırladıklarını anladım çünkü...üçü de aynı anda
'BERKE?'
'BERKE?'
'BERKE?'Bol yorum bol beğeni = daha fena bölümler
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümün kıyısında
Novela JuvenilDüşünün bir gün gözlerinizi açıyorsunuz ve gözlerinizi açtığınız dünya eski dünya değil...