Küçük yıldıza dokunarak beni mutlu edebilirsiniz, iyi okumalar 💚
Beğendiğiniz cümlelere '💚' bırakmayı unutmayın dostlarım!
***
Kendini gömmeden tekrar yaşayamaz insan, bilmiyordum.
***
Birkaç dakika sessizliğin hüküm sürdüğü odada kendi düşüncelerimin yanında On Yedi'nin düşüncelerini de susturmaya gayret ediyordum. Kesinlikle çok gevezeydi, belki böyle ısrarcı biri olmasa daha iyi anlaşabilirdik. Sözünü geçirmek için yanıp tutuşuyordu, aslında amacının görülmek olduğunu sonradan anlamıştım. O tam anlamıyla yaşının gerektirdiği gibi davranıyordu, o görünmez değildi fakat herkes ona bunu öyle alıştırmıştı ki ne yaparsa yapsın bunun değişmeyeceğini düşünüyordu fakat yine de denemekten de vazgeçmiyordu.
Düşündükçe on yedi yaşındaki halimi hatırladım bir anlığına, öylesine deli doluydum ki! Her şeyin bir yaş daha büyüdüğümde daha rahat olacağını düşünürdüm, her şey bağımsızlığımı ilan edene kadardı tabi. On yediyken bir bakıma hayatın tehlikeli sularından uzak tutuyordu seni hayat, evet her şey kısıtlıydı ama korunaklıydı. Belki istediğin bir yere özgürce gidemiyordun ama sana bakmakla yükümlü olan insanlar seni istedikleri gibi başından da atamıyorlardı.
''Benim bir ailem yok Meyra. '' diye fısıldadı On Yedi bu düşüncelerimin arasında. Aslında ona benim de ailemin olmadığını, sadece birbirimize bir süre daha katlanmak zorunda olduğumuz fakat aslında birbirimizi hiçbir zaman anlayamayacağımız insanlarla beraber yaşamak zorunda kaldığımı anlatmak istedim ama bunu yapamadım. Düzeltiyorum, onların beni anlamadığı... Keza anne ve babam bana ne yaparlarsa yapsınlar onları anlamaktan kendimi alamıyordum. Çünkü biliyordum, onlar hiçbir zaman hayatları hakkında seçim şansına sahip olmamışlardı, belki de bu duygudan bile korkmuşlardı fakat kendi çocuklarının bu döngüyü kırmak istediğini farkında olamayacak kadar bilinçsizlerdi.
Anneme hep reşit olduğumda istediğimi yapacağımdan bahsederdim, onun bana verdiği tek yanıtsa ''Bu evde yaşıyorsan bizim kurallarımıza uyacaksın yoksa defolur gidersin. ''olurdu. Söyledikleri eskisi kadar canımı yakmazdı fakat arada sırada benim hiç kırıldığımı düşünüp düşünmediğini merak ederdim. İşte böyle bir durumda insan on yedi yaşında olmaktan bile korkar hale gelirdi, bazen gerçekten beni evden göndereceklerini düşündüğüm bile olurdu. Gerçi, dediklerini yapmışlardı. On sekizinci yaş günümde sadece doğum günümü kutlamak için arkadaşlarımla olmak istediğimi söylediğim için.
''Seni evden mi yolladılar? Nereye gittin? '' diyen On Yedi'nin aslında benim bildiğim her şeyi bilmesi gerekip gerekmediğini kısa bir süre sorguladım. Fakat bu olayı öylesine uzun zamandır düşünmüyordum ki, benim bile aklımdan çıkmıştı.
''Evet. Önce kovdular, sonra evden gittiğim için saçımdan sürükleyerek eve geri getirdiler. '' dedim. Sesim kendime yabancı çıkmıştı, sanki bir başkasıydı bunu yaşayan da ondan öğrenip söylüyormuş gibiydim.
''O zaman neden hala onlarla görüşüyorsun? '' evet, belki de en çok düşünmeyi bıraktığım o konuyu On Yedi açtı. Yanıt vermek yerine bir şey demedim, çünkü anlamayacağını biliyordum. Hayatta bazen istemediğimiz şeyleri bir süreliğine de olsa yapmaya devam ederdik, acizlikti bu. Onlara sırtımı dönemezdim ama onlarla da kalamazdım. İşte bu yüzden onlardan uzakta olmak bana iyi geliyordu, mesafe her zaman iyiydi.
''Beni neden görmezden geliyorsun Meyra, ben sana hiçbir şey yapmadım. '' On Yedi'nin çaresiz çıkan sesine az da olsa şaşırmadan edememiştim. Normalde isteklerini bağırarak söylerdi, sesini duyurabilmek için. Ona tepki vermeyince üstelerdi ve yorgun düşene kadar bağırmaya devam ederdi. Bu sorusuyla kısa bir süre düşündüm, ona neden böyle yapıyordum gerçekten? Düşüncelerini sevmediğim için mi? Tam da o an fark ettiğim bir gerçekle aslında yüreğimin en içinde bir yerin acıdığını hissettim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
On Yedi - Otuz Yedi
Bí ẩn / Giật gânGördüğün, duyduğun ve hatta hissettiğin her şeyin gerçekliğinden nasıl emin olabilirsin? Her şey hatıralarında gizlidir, sen sadece anımsadıklarınla var olabilirsin bu hayatta. Peki ya hatırlayamadıkların? Meyra geçirdiği kazanın ardından hafızasın...