Yorumlarınız beni çok mutlu ediyor, minik kalbe dokunmayı da unutmayın dostlarım 💚
***
Bana yaşattığın her acıyı bileklerime ödettim.
***
Anahtarı cebimden çıkarırken Devrim güç almak için bana tutundu, onun yanında küçücük kalan bedenim tüm gücünü onu taşımaya kullandı. Kapıyı araladım ve beraber içeri geçtik.
''Çok güzel kokuyorsun Meyra'm. '' diye mırıldandı ve saçlarımı avuçlarına alıp kokladı. Bu hareketine gülüp kapıyı örttüm.
''Bir daha böyle içmene izin vermemem gerekiyor sanırım. '' dedim ve ayakkabılarımı çıkardım, ardından ona yardım etmeye koyuldum.
Konserin sonlarına doğru ayrılma kararı almıştık, Şeyda bizden de erken ayrılmıştı çünkü yurda giriş saatini kaçırmaması gerekiyordu. Burak onu bırakmayı teklif etmişti ve beraber gitmişlerdi. Öncesinde yemek yemeğe karar vermiştik ve bildiğimiz güzel bir mekana geçmiştik. Yemeğin ardından Konyaaltı sahiline geçtik, işte tam bu esnada önce Reyhan aramızdan ayrıldı. Sonrasında Pelin ve Ömer de eve gittiler. Geriye Devrim'le ikimiz kalınca da o kalan şişeyi bitirdiğinde eve doğru yavaş yavaş yürüyerek döndük.
''Ya da senin bu kadar güzel kokmaman gerekiyor. '' dedi dili döndüğünce. Ayakkabılarını kenara doğru koyduğumda yeşil gözlerine baktım, göz bebekleri kocaman olmuşlardı. Beyaz tenine ihanet edip kızaran yanakları onu son derece tatlı gösteriyordu, keşke ona kızaran yanakları kadar yakın olabilseydim.
''Öyle bakma bana. '' diye fısıldadı.
''Neden? Nasıl bakıyorum? '' diye sordum.
''Hüzünlü. '' iç çekti, bir süre ciddi olup olmadığını sorguladım. ''Neden hüzünlüsün, neden ağladın? ''
Kalbimi dağıtan o soru... Birkaç dakikalığına unuttuğum gerçek yüzüme tekrar çarpıldı.
''Üzgün değilim, bunu da nereden çıkardın? Biraz duygulandım sadece. ''
''Üzgün değiliz, darmadağınız artık. Sadece ölüm bizi bu hale getirebilirdi, bir de ayrılık. ''diyen On Yedi'nin acısını tekrar tekrar hissettim.
''Gözlerinde anlam veremediğim bir şey var Meyra, hiçbir şey hatırlamadın mı? '' koltuğa oturduk o konuşurken.
''Hayır, hatırlamadım. ''
''Olay günü harici herhangi bir şey bile mi? İlişkimiz hakkında mesela? ''diyerek irdeledi.
Kaşlarımı çattım. ''Hatırlamamı gerektiren önemli bir şey mi oldu ilişkimizde? '' diye sordum.
''Bilmem... Hayır... Evet... '' derin bir iç çekti ve elleriyle gözlerini ovuşturdu. ''Çok içmemeliydim, başım ağrıyor. ''
''Beni aldattın mı? '' diye sordum doğruca, çok düşünmeden. Sorunun ağırlığı dudaklarımdan döküldüğü an kalbime saplandı. Kan kaybediyordum, sanki içten içe can çekişiyordum da tek kelam edemiyordum. Günlerdir yüreğimi daraltan o soruyu tükürürcesine serbest bıraktım.
''Hap içmeli miyim, bu halde hap içilir mi? '' duymamış gibiydi. Ovuşturduğu gözlerini rahat bıraktı.
''Hiç benimleyken başka birini düşündün mü? '' dedim tekrar.
Oysa ne kolay gözüküyordu sorması, her bir kelimemde damarlarım patlıyordu. Öyle ya, bir şey yapmış olsa yani beni üzecek herhangi bir şey yapmış olsa ve bunu itiraf etse ne yapardım? Onu affedebilir miydim? Ben kendimi bile henüz affedememiştim, bunu nasıl düşünürdüm?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
On Yedi - Otuz Yedi
Misterio / SuspensoGördüğün, duyduğun ve hatta hissettiğin her şeyin gerçekliğinden nasıl emin olabilirsin? Her şey hatıralarında gizlidir, sen sadece anımsadıklarınla var olabilirsin bu hayatta. Peki ya hatırlayamadıkların? Meyra geçirdiği kazanın ardından hafızasın...