3.7

59 66 6
                                    

Bir günahı affetmek tüm gerçekleri kenara atmaktır.

***

Tekrar tekrar seslendiğimde gözlerini araladı ve bana baktı, sanki bir anlığına nerede olduğunu bilmiyor gibi baktıktan sonra tüm gerçekliğini hatırladı ve hızla ayağa kalktı. Ona şaşkınca bakmaya devam ediyordum, burada olması kesinlikle beklediğim bir şey değildi. Neden gelmişti?

''Meyra, nereden geliyorsun bu saatte? Seni beklerken uyuyakalmışım. ''dedi sitemle.

''Sen neden geldin ki buraya? ''diye sordum. Bir yandan anahtarımı çıkarıp kapıyı açmaya koyulmuştum. Yanından sıyrılıp içeri girdiğim sırada burnuma sızan alkol kokusu çok da yabancı değildi. Onun bu haline üzülüyordum, bu kadar içen biri değilken böyle olmasına daha da üzülüyordum.

''Kendini bu hale o getirdi. ''dedi On Yedi.

Hayır, pişmanlık onu bu hale getirmişti.

''O halde pişman olacağı şeyler yapmamalıydı. ''dedi Otuz Yedi.

Bazen onların seslerini kapatmak istiyordum. Keşke mümkün olsaydı. Bana söyledikleri gerçekleri duymak yerine dudaklarını mühürlemeyi tercih ederdim. Devrim'le konuşacağım sırada onları bir süreliğine dinlememeye karar vermiştim.

İçeriye girdiğinde kapıyı kapattım ve montumla çantamı üstümden çıkarmaya koyuldum.

''Görüşebileceğimizi söylemiştin, mesajı görür görmez gelmek istedim. ''dedi.

''Karar verdiğimiz bir günde görüşebileceğimizi kast etmiştim. ''diye mırıldandım. Yorgunlukla koltuğa oturduğumda o salonu yürüyerek turluyordu. Gergindi, bunu görebiliyordum.

''Ne fark eder ki? Sonuçta sen de görüşmek istedin, ben de istedim. İkimiz de görmek istiyorsak birbirimizi neden daha fazla ayrı kalalım birbirimizden? ''dediğinde ellerinin titrediğini görebiliyordum. Yanıtımdan çekiniyor olmalıydı. Koltuktan kalkıp yanına adımladığımda yürümeyi bıraktı ama bacakları yine de yerinde durmuyordu.

Uzanıp ellerini tuttum ve ''Sakin ol biraz. ''dedim. Titreyen elleri üşümüştü, avuç içlerime bastırarak onları ısıttım.

''Sen bu kadar yakınımdayken nasıl sakin olmamı bekliyorsun? ''dediğinde kalbimin titrediğini hissetmiştim.

''Ondan hemen uzaklaş. ''dedi On Yedi sertçe. Otuz Yedi ise, ''Ellerini tutmak ne demek Meyra, bunu kaç kez konuşacağım seninle? ''diyerek sitem etti.

Yeşil gözlerine günler sonra uzunca bakma fırsatım olmuştu. Gözbebeği büyümüş yeşil hareleri, göz kenarlarında yerlerini ezbere bildiğim kırışıklıkları ve biraz önce dilinin ucuyla ıslattığı dudakları tam da karşımdaydı işte. Beyaz teni daha da solgundu, gözleri yorgun bakıyordu. Kirli sakalında eskisi gibi parmak uçlarımı gezdirmemek için kendimi telkin ediyordum.

Yapmamalıydım. Böyle bakmamalıydım. Ona her baktığımda ona yenildiğimi bilerek tekrar ona teslim olmamalıydım.

Aramızdaki sessizliği, ''İstersen ayılman için sana kahve yapayım? ''diyerek bozdum ve avuç içlerimdeki elini bırakarak birkaç adım geriye gittim.

''Ayılmam için sana ihtiyacım var, anlasana. ''diye fısıldadı. Tüm vücuduma yayılan bir kor parçası önce kalbimi tüm bedenime eritti, ardından parmaklarım uyuşana kadar beni esir aldı.

Böyle konuşmamalıydı, böyle bakmamalıydı. Gözlerine baktığımda sevdiğim halini görmemeliydim.

Onu duymamış gibi yaparak mutfağa yöneldim ve titreyen ellerimle cezveyi çıkardım. Devrim ise kapının eşiğine gelip beni izlemeye koyuldu. Türk kahvesinin paketini açarken yanlışlıkla bir kısmını tezgaha dökmüştüm, işte sakar ben! Tezgahı temizlemeye çalışırken Devrim'in yaklaşan adımlarını duyuyordum, bu beni daha gergin bir hale sokuyordu. Ben kahveyle savaşırken iki elini tezgaha doğru koydu ve böylece kapana kısılmış oldum. Eskiden bu hareketi ne çok yaptığını hatırladığımda sonrasında yaşadığımız o ateşli anlar içimi gıdıklamıştı.

On Yedi - Otuz YediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin