2.4

176 135 11
                                    

Bir döngüyü kırmak için önce her şeyi yıkman gerekir.

***

Ne olacak, ne yapacağım? Şimdi ne halde, onu çok üzdüm mü? Ya her şey söylediği gibi olduysa ya onun bir suçu yoksa? Kim var yanında, benim gibi ağlıyor mu? Dönüp dolaşıp sorduğum ve yanıtını bilmediğim sorulardan birkaçı bunlardı. Yürüdüğüm arnavut kaldırımı ve serin rüzgar derdime ortak olamıyordu. Yalnızdım, yapayalnız... Bu yalnızlığı ben seçmiştim, ellerimle kendimi bir yalnızlığa itmiştim.

Bir bataklıktı bu yalnızlık, debelendikçe içeri batıyordum. Bir çığlık firar etmek istiyordu dudaklarımdan, boğazıma kadar gelip cesaretini yitiriyordu. Anlıyordum ki insan bazı kararları alırken bazı duygularını da beraber kaybediyordu. Bu aşkın yitip giden külleriyle yıkamıştım bedenimi, bitsin istememiştim. Bir kibrit bizi eski hale döndürürdü belki, bir alev parçası birlikte yanmamızı sağlardı. Aynı ateşte yananlar bir daha ayrılamazdı, bilirdim fakat biz aynı yerden yara alsak da aynı havayı solusak da geri dönüşü yoktu artık.

Tamamen kaybetmiştim onu, üstelik aramızdaki o ince pamuk ipliğini kesmeye cesaret eden ben olmuştum ama makası elime veren oydu, bunu gören yoktu.

Ellerim titriyordu, adımlarımı karıştırıyordum. Başım fazlasıyla ağrıyordu ve bir çocuk gibi hüngür hüngür ağlıyordum. Gözyaşlarım bana ihanet ederek benden kopuyorlardı, yanaklarımdan boynuma doğru uzandığındaysa parmaklarımla silip yok ediyordum onları.

''Meyra, ben seninleyim. Hep seninleyim. ''dedi On Yedi. Bu sözleri beni daha çok ağlattı. Ne yapacağını bilmez bir haldeydi ve eminim ki o da berbat hissediyordu kendini.

''Meyra! ''diye bir bağırış duyduğumda refleks olarak arkama baktım. Batuhan bana doğru koşuyordu. Onu görmemiş gibi yürümeye devam ettim.

''Sana sesleniyorum, neden durmuyorsun? '' diyerek kolumdan çekti beni kendine doğru. Zaten pek düzgün olmayan adımlarım iyice karışmıştı ve düşmekten son anda kurtulmuştum.

''Git başımdan Batu. ''dedim ve kolumu çekmeye çalıştım ama bırakmadı.

''Hayır, bu halde yalnız olmanı istemiyorum. ''dediğinde sahte bir şekilde güldüm.

''Ne varmış halimde? İstediğin bu değil miydi zaten senin, sevgilimden ayrılmamı beklemiyor muydun? ''dediğimde kolumu bıraktı ama ben konuşmaya devam ettim. Daha doğrusu bağırıyordum. ''Gördün işte olanları. Hiç çekinme, söyle hadi. 'Sen bunları hak ettin. Zamanında sen bana nasıl geldiysen o da seni aldattı işte. 'desene! ''

Kahverengi gözleriyle mavilerim buluştuğunda bakışlarındaki duygu beni rahatsız etti. Üzgün bakıyordu, neden böyle bakıyordu? Mutlu olması gerekmez miydi? Hak ettiğimi bulmuştum işte, onu üzdüğüm gibi üzülüyordum.

''Ben sadece senin mutlu olmanı istedim Meyra, bu sözleri neden sana söylemeyi düşüneyim? ''dediğinde onu dinlememek için yürümeye devam ettim. Peşimden gelerek konuşmaya devam ediyordu. ''Ben istesem sana, 'Ya benimle olursun ya da bir daha bana hiç gelmezsin. ' diyebilirdim ama hiçbir zaman bunu sana yapmadım. ''

''Aptal olma, o soruyu bana sorduğunda yanıtını duymaktan korktuğun için sormadın bana bu soruyu. ''diyerek kestirip attım.

''Ya da seni böyle bir şeye mecbur etmek istemedim. Mecbur olduğun için değil, mutlu olduğun için benim ol istedim. ''dediğinde birkaç saniye ona dönüp baktım. Bakışları her zaman olduğu gibi benim üstümdeydi.

''Yapma şunu. '' dedim, sesimdeki o hırçınlık kaybolmuştu.

Kolumdan tutup beni durdurdu tekrar. ''Neyi? '' diye sorduğunda gözlerine bakmaktan çekinmiştim.

On Yedi - Otuz YediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin