Yorumlarınız yazma isteğimi arttırıyor, kitabı nasıl bulduğunuza dair yorumlar yaparak beni mutlu edebilirsiniz dostlarım 💚
***
Alışmak ölümün diğer adıymış, sen öğrettin.
***
'Ben onsuz nasıl yaşayacağım? ' dedim On Yedi'ye. Yelkovan akrebi peşine takmış sürüklerken bu gece kurduğum kaçıncı acı dolu cümlemdi, saymamıştım.
''Yapabilirsin Meyra, senin varlığın ona bağlı değil ki. '' dedi On Yedi. Üzgündü, üzüntümü bölüşüyordu. O üzüldüğünde ben daha çok üzülüyordum.
'Anlamıyorsun On Yedi. Ben ona çok aşığım! Soluduğu havayı, tenine değen rüzgarı veyahut dokunduğu eşyaları bile seviyorum, ondan bir parça taşıdıkları için. Şimdi o yok. ' dedim, dudaklarım mührünü bozmuştu. Belki saatlerdir aynı cümleleri farklı kelimelerle kuruyordum.
'Şimdi o yok On Yedi, ben nasıl yaşanır bilmiyorum. Sen onsuz hiç kalmadın, sen hiç onu sevmek nasıl bir şey tatmadın. O senin gözlerine bakıp sevgiyi kalbine ilmek ilmek işlemedi veya o sana hiç dokunmadı ki! Sen bunu anlamıyorsun işte. Benim nasıl bir enkazda olduğumu görmüyorsun. ' dediğimde gözlerimden akan yaşlar artık göz kenarlarımı acıtmaya başlamışlardı.
'O yok On Yedi, ben nasıl olacağım? Şimdi ne halde, o kadına mı gitti teselli bulmaya veya yapayalnız bir evde benim gibi acı mı çekiyor? '
''Var olsa ne değişecek Meyra, o çoktan bir başkasına gitti. Tenini bir başkasıyla paylaştı. Dönse ne olacak sanıyorsun, tekrar gitmeyecek mi? '' sözleri bir tokat gibi yüzüme çarptı. ''Ne değişecek Meyra? Eskisi gibi ona bakabilecek misin artık, her arkanı döndüğünde onun bir başkasına gitmeyeceğinden nasıl emin olacaksın? ''
Haklıydı. Her şey geri dönülmez bir şekilde değişmişti artık, bunu kabullenmeliydim.
Canım yanıyordu, aşkın belki en acı tarafıyla tanışmıştım. Kalbim tüm damarlarından parçalanarak ayrılmıştı ve yarım yamalak yapılan bir pansumanla tekrar atmaya gayret göstermesi bekleniyordu, bu nasıl mümkün olabilirdi bunca kan kaybının ardından?
Kapalı perdenin kenarından gözlerime ulaşan güneş ışığıyla bakışlarımı oraya çevirdim, saat kaç olmuştu? Tüm gece uyumamıştım, makyajım ağladığım için tüm yüzüme dağılmıştı ve etek giydiğim için bacaklarım üşüse de üstümü değişmeye mecalim yoktu. Kalan son gücümle yatağımdan kalktım ve telefonumu elime aldım, ablam birkaç kez aramıştı. Onun dışında herhangi bir bildirim yoktu. Karabük'e geri döndüğünden beri birkaç kez telefonla konuşmuştuk ablamla, muhtemelen onu aramadığım için sitem etmeye aramıştı. Onunla konuşmayı daha sonraya öteledim.
Telefonu bırakıp ayağa kalkacağım sırada gelen arama sesiyle duraksadım, arayan Devrim'di. Gittiğinden beri ne bir mesaj atmıştı ne de aramıştı, ben de bir şey yapmasını beklememiştim zaten.
Açacak mıydım? Ne konuşacaktık ki? Ne söyleyecekti, ne anlatacaktı?
Biz dün gece bir karar vermiştik, en azından ben o kararı almıştım ve o da buna saygı duymuştu. Bir süre ayrı kalmak iyi gelebilirdi, belki hislerinden emin olmasını sağlardı.
''Belki sana duyduğunu zannettiği sevginin bir alışkanlık olduğunu anlar böylece. '' dediğinde On Yedi'ye bunun doğru olmadığını söylemek istedim fakat cümleler boğazımda duraksadı ve dışarıya çıkmaya cesaret edemediler.
Haklı olabilirdi çünkü. O kızla konuşmak, bir şeyler paylaşmak ona heyecan vermişti. Bizimkisi bir uzun ilişkiydi neticede, sıkılmıştı demek ki. Yine de bu ihanetini değiştirmezdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
On Yedi - Otuz Yedi
Mystery / ThrillerGördüğün, duyduğun ve hatta hissettiğin her şeyin gerçekliğinden nasıl emin olabilirsin? Her şey hatıralarında gizlidir, sen sadece anımsadıklarınla var olabilirsin bu hayatta. Peki ya hatırlayamadıkların? Meyra geçirdiği kazanın ardından hafızasın...