2.7

115 101 2
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bazı şeyleri anlamak için ölmek gerekir, ölüp yeniden yaşamak...

***

Birkaç dakika önce bakmış olmama rağmen tekrar telefon ekranından saate baktım, otobüsün gelmesine birkaç dakika kalmıştı. Dün Asya bana biletini attığından beri bu anın hayalini kuruyordum. Ona karşı nasıl davranacağımı kestiremiyordum ama On Yedi ve Otuz Yedi sayesinde bir plan yapmıştık. Hafıza kaybından söz etmeyecektik ve yılbaşı gecesini onun ağzından dinlemek isteyecektim.

''Otobüs geldi! ''diye heyecanla konuştu On Yedi. Bu olay onu son derece heyecanlandırmıştı, zaten bu tür planları hep sevmişti.

''Sakin ol Meyra, biz yanındayız. Gerektiğinde zaten müdahale ederiz. ''diyerek heyecanımı yatıştırdı Otuz Yedi. Her ikisine de teşekkür ederek yeni durmuş otobüsün yanına ilerledim. İnen yolcuların arasında gördüğüm tanıdık simayla yüzüme kocaman bir tebessüm kondurdum. Bu onu ilk görüşümdü, tamam, daha önce de görmüştüm ama hatırlamıyordum işte. Bunca yıllık arkadaşlığımızda bana olan desteğini hep hissetmiştim ve şimdi buradaydı işte, üstelik tam da ihtiyacımın olduğu zamanda.

Bu düşüncemle gözlerim dolduğunda On Yedi benimle dalga geçti. ''Abartma Meyra, kız bir şey oldu sanacak. ''

''Neden kızın hislerini görmüyorsun? Severken ayrılmak kolay mı sanıyorsun? ''diyerek Otuz Yedi beni savundu. Bense bir yanıt vermek yerine ağır gözüken sırt çantasıyla bana kollarını açarak sarılmayı bekleyen Asya'ya doğru ilerledim ve sıkıca sarıldım.

''Yol nasıldı? Çantan ağır gözüküyor, istersen ben alayım. '' dediğimde henüz sarılmayı bırakmamıştık.

''Alanya'dan buraya kısa mesafe gibi gözüküyor olsa da bana göre yol bitmek bilmedi resmen! ''dedi ve ekledi. ''Yanıma her ihtimale karşın birkaç yedek kıyafet aldım, ondan kabarık gözüküyor çantam ama ağır değil.''

''Hemen seni eve mi atmamı istersin yoksa yemek mi yiyelim? '' dedim, bir yandan da tramvay durağına doğru yürümeye başladık. Tramvay durağı yer altındaydı ve otogardan çıkıp merdivenlere doğru ilerlememiz gerekiyordu.

''Felaket açım aslında, midem bulanmasın diye yemek yemedim. '' dediğinde gökyüzünden düşen bir damlayla yukarıya baktım. Yağmur yağacaktı.

İkimiz de aynı şeyi düşünmüş gibi birbirimize bakarak, ''Yemeği eve söyleriz! ''dedik. Ardından bu hareketimize güldük.

Tramvayı beklerken istemeden de olsa onu inceliyordum, ilk fark ettiğim şey saçlarına ışıltı yaptırmış olmasıydı. Kahverengi saçlarının uçlarına ışıltı yaptırmıştı, doğrusu mavi gözleri bu saçla daha çok ortaya çıkmıştı.

''Alnına ne oldu? ''diye sordu. Bana mı öyle geliyordu yoksa sesinde çekingenlik mi vardı?

''Banyoda yanlışlıkla düştüm, kapatıcı sürmüştüm aslında. Yine de belli oluyor mu? ''dediğimde gelen tramvayla ayağa kalkıp tramvaya bindik. Şansımıza tramvay fazla kalabalık değildi ve oturacak yer bulmuştuk.

On Yedi - Otuz YediHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin