Bir insan konuşmadan da anlatabildiği yere aittir.
***
''Veya kendimi bir köpek yerine koyduğum için utanmalıyım kendimden. ''dedim, cümle ağzımdan fırladığı anda kolunu yaslandığı kapıdan çekmiş ve yanıma doğru yürümüştü.
''Neden utanasın ki? Sevgi beklediğin için mi bir köpek gibi veyahut sana verilmeyen sevginin yükünden mi? ''diye karşılık verdi. Yanıt bekler gibi bir hali yoktu, o kafayla yanıt verecek durumda değildim de zaten.
''Şişe önünde olduğu için seni yargılayıp içtiğini mi düşünmeliyim yoksa önce sormalı sonra mı düşünmeliyim? ''dediğinde güldüm. Önümdeki şişeyi elime alıp birkaç yudum aldım ve önüme bıraktım.
''Yanıt alınmıştır. ''diye mırıldandı ve ardından, ''Bu çok ağır bir alkol, bu şekilde içersen kusarsın. '' dedi.
''Burada, böyle olduğum için... Yani ben aslında böyle bir şey yapmayacaktım ama On Yedi var ya o On Yedi... '' diyerek durumu anlatmaya çalıştım ama On Yedi buna müsaade etmedi.
''Her halt benim suçum zaten! ''diyerek bana kızdı.
''Tabii senin suçun, hepsi senin suçun... Aşık olmak da senin suçun! ''diye bağırdım ona.
Ecevit abi şaşkın bakışlarıyla, ''Kime diyorsun sen? On Yedi kim? ''diye sordu. Sesli mi konuşmuştum? Ayrıca On Yedi'yi nasıl duymazdı?
''Kimse... ''diyerek iç çektim.
''Seni eve bırakmamı ister misin? ''diye sordu Ecevit abi. Bunu söylediğinde ayağa kalktım ve ona, ''Hayır, hayır! Ben kendim gidebilirim. Sadece biraz sussun istiyorum, birazcık dursun şu kafamın içi. ''dedim.
''Bizi rezil ediyorsun. ''dedi Otuz Yedi. Onu dinleyerek biraz kendime gelmeye çalıştım. Ciddiye bürünen yüz ifademi görünce Ecevit abinin biraz daha şaşırdığını anlamıştım. Büyük ihtimalle bu ruh hali değişimlerimi sorguluyordu.
''Teşekkür ederim, teklifin için. Ben daha fazla başına dert olmadan geçerim eve. ''dedim. Cümlemi olabildiğince düzgün kurmuştum Otuz Yedi'nin yardımıyla. Cebimden bugün kazandığım parayı çıkardım ve ona doğru uzattım. ''Yaptığım bir hata, biliyorum. Güvenli olduğu için burada içmek istedim ama ücretini zaten ödeyecektim. ''
Bakışları benden elimdeki paraya kaydığında sabır dilercesine kafasını yukarına doğru kaldırdı. Birkaç saniye durup, ''Bu hatanı ayık kafayla konuşacağız. Şimdi sırası değil. ''dedi.
Bıkmıştı benden, öyle hissetmiştim bu hareketiyle. Öyle kötü hissetmiştim ki kalbim kırılmıştı. Çok mu iğrenç biriydim? Evet, çok iğrenç biriydim.
''Gel benimle. ''dedi ve odaya doğru yürümeye başladı. Başta ne dediğini idrak edemediğim için yürümemiştim ama Otuz Yedi'nin beni dürtmesiyle kendime geldim. Ecevit abinin peşinden ilerlediğimde odasının kapısını aralık bıraktığını gördüm. İçeri girmeli miydim?
''İçeriye gel. ''diye seslendiğinde kalbim çıkacak gibi atmaya başlamıştı. Bu oda onun özel alanıydı ve şimdi beni içeriye davet ediyordu işte. Nedenini fazlaca merak ediyordum.
''İçeride bize zarar verecek bir şey yapar mı? ''diye endişeyle konuştu Otuz Yedi. Korkuyordu, onun bu korkusunu anlıyordum. İçten içe Ecevit'e güvenmek istiyor olsa da hep bir kuşku barındırıyordu kalbinde. Geçmişin karanlık izi yakasını bırakmamıştı işte.
Topladığım tüm cesaretle kapı kulpunu tuttum ve kapıyı açtım. İçerisi fazla büyük değildi. Karanlık bir havası vardı odanın, kasvetli mi demeliydim, emin değildim. Odanın büyük bir kısmını iki tane koltuk kaplıyordu. Koyu grip kaplaması olan koltukların önünde koyu kahverengi bir masa vardı. Odaya göz gezdirdiğimde duvar diplerine üst üste konulmuş büyük kutular dikkatimi çekti, sanki buraya yeni taşınılmış da kutudakiler henüz yerleştirilmemiş gibiydi. Odanın diğer köşesinde bir de uzun bir kitaplıkla birlikte dolap bulunuyordu. Dolabın kapağındaki asma kilit dikkatimi çekmişti.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
On Yedi - Otuz Yedi
Mystery / ThrillerGördüğün, duyduğun ve hatta hissettiğin her şeyin gerçekliğinden nasıl emin olabilirsin? Her şey hatıralarında gizlidir, sen sadece anımsadıklarınla var olabilirsin bu hayatta. Peki ya hatırlayamadıkların? Meyra geçirdiği kazanın ardından hafızasın...