2) Can Kanı

15 2 0
                                    

Akalp "Ne yani bensiz mi bu aşağlık herifi öldürüyorsun?" Dedi ve içten bir şekilde gülümsedi. Üzerinde kırmızı sweat ve eşofmanın olması dikkatimden kaçmadı.

"Attığım her adımdan haberdar olmak zorunda değilsin tahmini ne zaman peşimi bırakırsın? Seni yakınımda istemediğimi kaç kez söylemeliyim?" Dedim çünkü ben kimseye güvenmem öz babama bile ama Akalp Karatekin uzun zamandır peşimde ve arkadaş olmak için çabalıyor ama buzdolabı gibi olduğumu düşünüyormuş ve o soğuk şeyleri sevmezmiş çokta umrumda sanki sevmiyorsan git kardeşim. Bahse girerim beni ilk fırsatta satacak her neyse iç ses çok konuştun sende de ne çene var arkadaş her şeye bir yorum senden de bıktım zaten...

"Sanberk Atılgan 12 saniyen fazlasıyla doldu ee ne yapıyoruz seninle bak seçenek bile sunuyorum yani iyilik bu dikkatini çekerim ama en büyük iyiliğimi çevreye yapacağımdan emin olabilirsin" Sanberk gözlerini kırpmadan ukala bir tavırla "Her türlü öleceğim zaten ama ne yaparsan yap oğlum seni yaşatmayacak o küçük beynine bunu sok ve ölümümü istediğin gibi gerçekleştir."

Ah demek ki seçme hakkı bana kaldı yaşasın onu yılanlarla dolu bir odaya mı atsam içimden bir ses bu adamın yılanlardan çok korktuğunu söylüyor laf aramızda en korktuğum hayvandır ama bunu belli ettiğim an kullanılır bu yüzden her zaman yılanlar en sevdiğim hayvan gibi davrandım.

Uzun süre düşünmemi kesen şey Sanberk Atılgan'ın iğrendiğim sesiydi "Ne oldu küçük hanım beni öldürebileceği en iyi yolu bulamadı mı? Zaten kadınların aklı böyle şeylere ermez istersen sana güzel fikirler verebilirim." Küçümseyici bir tavırla bunları söyledi ve emin olsun ki bundan sonra sadece yılanlar az kalacak.

"Anca beni kadın olmamdan vurabilecek beyni bir silah dahi olmayan birisi mi bunu söylüyor? Dikkatini çekerim sana adam demedim çünkü adam olmak, erkek olmak bir silah değildir, asıl silah beynindir ve görüyorum ki sen silahsızsın."

O küçümseyici tavrı bu sefer devraldım ve hiçbir şey demesine izin vermeden arkadaşım cebindeki iğneyi ona vurdu ve Sanberk dizlerinin üstüne çöktü saniyeler geçmeden bayıldı. Yanına gidip ellerini ve gözlerini bağladım. Cidden oğluna mı güveniyor? Güvenebilir sonuçta çocuklar zekasını annesinden alırmış bu adamda olmayan şey eşinde belki vardır.

                                 🌿

Saatlerdir karşımdaki adamın uyanmasını bekliyordum gözlerini açmıştım ve söylemem gerekiyor ki gerçekten çok sıkıcı ve bu yüzden bir şarkı açtım bu anı daha eğlenceli hale getirdim. Şarkı açtıktan 12 dakika sonra uyandı ve etrafa baktı benim gibi bir güzellikle karşılaşmayı beklemiyordu sanırım korkuyla yüzüme baktı.

Konuşmaya başladım "Sadece yılanların yeterli olacağını düşünmüştüm sen kaşındın merak etme kalbin hariç her şeye zarar vereceğim" İlk olarak kendim biraz dövdüm hırsımı geçirmek adına ve sırf bunda bile bayılmıştı cidden çok sıkıcı sadece 13 yıldır dövüşme eğitimi alıp spor yapıyorum...

O sırada yılanlar hazırdı onu o odaya götürdüm ve yılanları saldım uyanmasını beklemeden vücudunda bir çok ısırık oluştu o uyanana kadar bunu devam ettirdim 3 dakikanın sonunda çığlık eşliğinde uyandı.

Kendisini ardından odayı inceledi ve üstünde olan yılanları. Gözündeki o korku izlemeye değerdi. Biraz da canlı şekilde ısırmalarına izin verdikten sonra yılanları yerine kapattırdım. Sanberk tam anlamıyla karşımda titriyordu ve dolmuş gözlerine rağmen dik durmaya çalışıyordu her yerindeki ısırıklar gözüme çarptı tam anlamıyla her yeri ısırılmıştı onu bir de köpeklere yem etmek isterdim ancak ben merhametli bir kadınım bu yüzden masanın üstüne mermer blokları koydum ve tam önüne getirdim anlamaz gözlerle bana baktı bu sefer tam arkasına geçerek kafasını sertçe oraya vurduktan sonra kanların etrafa sıçraması bir oldu birkaç kez daha vurdum durmadım içimdeki o merhametli kadın durmadı tam 6 kez devam ettim.

Nabzını kontrol ettim ölmüştü ve bu beyin travması sayesinde oldu. Hızlıca kalbini ordan çıkardım bedenine iğrenerek baktım ama artık bu ben miyim diye düşünmeyi bile bırakmıştım. Sedir ağacı yaprağına onun kanıyla sedir yazdım ve tam yanına bıraktım.

                                🌿

Oradaki bana ait olan tüm kalıntılardan kurtuldum kalbini de özenle bir kutunun içine koydum ve evime döndüm. Bugüne ait olan ne varsa hepsini yaktım ve uzun bir duş aldım. Kırmızı pantolon ve sweati giydim önümde duran kalbe baktım, kabı alarak hızlıca balkona gittim ve ordan fidanı da aldım.

Bodrum katına ilerleyip kürek kazma gibi işime yarayacak olan aletleri aldım heyecanla bahçeme koştum ve tam ortaya geldiğimde kazmaya başladım. Derin kazdım ve kalbi eldivenlerle alıp oraya koydum üstüne toprak atıp sonra da fidanı büyük bir özenle yerleştirdim. Herkes bir çiçeğe, fidana ilk olarak can suyu verirdi ben ise ona ilk olarak can kanı verdim ve sonra suladım.

Bu ağaç benim sonum değil başlangıcım her kalbe bir ağaç dikeceğim adalet gelene, insanlar refah içinde yaşayana kadar ve gerekirse bu yolda kaçınılmaz sonu yaşayacağım. Belki şuan arkamdan konuşan beni kıran insanlar o gün biz onun sayesinde kurtulduk diyecek ve beni minnetle anacak...

"Yaşarken tuz katmazlar aşına, methiyeler düzerler mezar taşına" Ziya Paşa'nın söylediği bu söz tam olarak bu durumu anlatıyor. Şuan bizi kıran insanlar gelecekte pişman olup düzeltmeye çalışacaklar belki ama kırdıkları şeyi birleştirmeleri onu bir bütün yapacakları anlamına gelmiyor...

Kalbin Ağacı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin