"Ben senin bu hislerinden bıktım felaket tellalı mısın nesin?"
"Bence iyi bir özellik çünkü hiçbir şeye şaşırmıyorum bu yüzden."
"Gel fidan dikelim."
"Ah en sevdiğim şeydir hangi fidanı dikiyoruz?"
"Eskiden Laçin'in ölümcül bir şekilde yaralanmasına neden olan birisi vardı. İlginç yanı onu bir daha hiç bulamadık. Bence ikimiz bunu başarırız."
"Adı, soyadını ve birkaç bilgi ver yeter ki hemen bulabilirim."
"Bergüzar Burhan kendisi en son 2 yıl önce eşinden boşandı ve sonrasında kayıplara karıştı."
"Peki, eşine sorular sormayı denediniz mi?"
"Ağzını bıçak açmadı. Gerçekten açmadı bu arada."
"Bana bırakın, siz biraz beceriksizsiniz." Bunu tamamen şakasına söylemiştim ama gerçekten konuşturamamaları beni şaşırttı.
"Bu arada Noyan, bir gün ölürsem lütfen bir çocuk yurdu aç ve tabii ki hayvan barınağı. Orda savaş olmasın sadece mutlu olsunlar kötü anıları olmasın."
"Ne diyorsun sen? Saçmalama lütfen işimiz bittiğinde beraber yaparız bunun için ölmene gerek yok."
"Her neyse kadının yanına gidelim."
Kadının evine gittiğimizde direkt olarak kapıyı çaldım.
Kapı açıldığında kırklı yaşlarda bir kadın belirdi. Gözleri ilk beni buldu sonrasında Noyan'ı gördüğü an korkuyla kapıyı kapatmaya çalıştı ancak ayağımı kapı ve duvar arasına çoktan koymuştum bu nedenle kapıyı kapatamadı.
"Lütfen bana bir şey yapmayın. Hiçbir şey bilmiyorum beni rahat bırakın."
"Merhaba ben Tomris. Korkmanıza gerek yok sadece birkaç bilgi almak için burdayız lütfen bizimle gelir misiniz? Sadece kahve içeceğiz." Kadın endişeli bakışları ile Noyan'a baktı.
"O gelmeyecek endişeniz olmasın." Kadın biraz daha rahatlamış gibiydi. Noyan ise direkt olarak ortadan kayboldu.
Kadın kabanını ve çantasını aldı sonrasında benimle beraber yürümeye başladı.
Arabaya geçtiğimizde sakince beni izliyordu. Bana bu kadar çabuk güvenmesini hiç beklememiştim.
Kahve alabileceğimiz bir yerde durdum ve beraber arabadan indik.
Kahveleri alıp dışarı çıktık.
"Sürekli bana şiddet uyguluyordu. Sebepsiz yere sinir krizleri geçiriyordu. Ondan korkuyordum ve zorluklarla boşanmayı başardım. Beni sürekli canımla tehtid etti ancak hiçbir zaman öldürmedi. Hâlâ beni izlediğini düşünüyorum ve belki bugün öleceğim ancak yine de sana bildiklerimi anlatmak istiyorum kızım." Kahvesinden bir yudum aldı.
"En son 1 ay önce kızım beni aradı. Sanırım araması yasaktı ama bunu yaptı. Mutlu olduğunu ama beni çok özlediğini söyledi. Bense hiçbir şey söyleyemedim. Sana o numarayı versem kızımı kurtarabilir misin? Sadece bu yüzden buraya geldim." Bir yudum daha aldı ve parlayan gözlerini benimle buluşturdu.
"Tabii ki lütfen numarayı verin."
Numarayı bana verdikten sonra kahvelerimizi bitirdik ve onu tekrar evine bıraktım. Noyan'ı aramak için telefonumu elime aldım.
"Noyan elimizde bir numara var sana atıyorum bunu araştır konum tespit et. Benim evime geç şifre 43113952205716"
"Bu şifreyi nasıl aklımda tutmamı bekliyorsun? Ayrıca sen hep şifrelerini güncelliyorsun bunları nasıl aklında tutabilirsin? Bir sırrı varsa söyle de işimize yarasın."
"Mesaj olarak atarım hadi ben eve geliyorum."
Hızlıca şifreyi mesaj olarak attım ve arabayı kullanmaya başladım.
İçimde bir his vardı ve şuana kadarki en kötü his sanki son günümü yaşıyormuşum gibi.
Hislerimi bir kenara attım ve evime gittim.
"Yerlerini buldum. Bu arada yanda da bir mekan var işler tamamlanınca bir dansı hak ettiğimizi düşünüyorum" Göz devirdim ama olabilirdi.
"Hadi gidelim plan spontane gelişir."
Noyan yolu bildiği için direksiyona o geçti. Hislerim daha da kötüleşmişti...
Kısa sürede evine varmıştık. Zaten bu işleri bırakmış ve tek yaşıyormuş kızı burda değilmiş sanırım evlenmiş bu yüzden rahattık. Kızını sonra bulmak iyi olacaktı.
Merdivenleri hızlıca tırmandık ve üstümüzde yine üniformalarımız vardı. Tabii ki kırmızı tarafımız ile burdaydık.
Kapıyı çaldık ve açarken konuşuyordu "Sonunda yemeğim geldi açıktan öldüm."
Noyan adamın ağzını kapattı "Öleceksin ama açlıktan değil."
Adamı içeri itti ve direkt olarak şah damarını kesti. Bende geleneksel olarak yaptığım şeyi yaptım, kalibini aldım.
Maalesef ki fidan yaprağımız yoktu şansına küsebilir.
Noyan etrafın güvenlik kameralarına erişti ve bizim olduğumuz kısımları sildi.
Evden hızlıca çıktık ve arabaya geçtik. İlk olarak kalbi eve götürmek istiyorduk.
Tekrar eve geldik ve sonra ekilmek üzere kalbi bıraktık. Sonrasında banyo yaptım, saçımı kuruttuktan sonra şeklini verip hafif makyaj yaptım. Bu sefer farklılık olarak beyaz üstünde kırmızı çiçekler olan elbiseyi tercih ettim.
Noyan da hazırlanmıştı üstünde siyah bir takım elbise vardı cebinde ise kırmızı peçete.
"Dans etmeye gideceğimizi biliyordum!" Şuan tam anlamıyla bir çocuk gibi heycanlıydı.
Tekrar yola çıkmıştık dediği mekana gidiyorduk. Sanki son günümmüş gibi mutluydum.
Arabayı durdurduğunda kapımı açmak için indi ve bu sefer açmasına izin verdim.
Kapıyı açıp elini uzattı "Çok naziksiniz Noyan Bahadır Gökalp."
"Ah teveccühünüz Tomris Öztürk."
Gülümsedim ve elini tuttum.
İçeri girdiğimizde içersi düğün havasındaydı. Masalar beyaz masa örtüsü ile kaplanmış ve üstlerinde bordo çiçekler vardı tam olarak kendimi masa gibi hissetmiştim.
Hiç beklemeden biz de ortaya gittik ve bir elimi Noyan'ın omzuna attım, diğer elimi de eliyle buluşturdum.
İçimde nedensiz bir mutluluk vardı ona kapıldığımı anlamamak için aptal olmalıydım. Biliyorum onu seviyorum ama kabullenemiyorum.
Uyumlu hareketlerimizle bir bütün gibi görünüyorduk.
"Tomris, çok güzelsin. Manzara olsan sıkılmadan şarkı dinleyerek seni izlerim ve hayaller kurarım. Ben hayal kurmayı çok severim ama pişmanlığa dönüşmesinden nefret ederim ve pişman olmamak için sorma cesareti toplayacağım. Tomris, benimle evlenir misin? Sevgili olmamıza gerek bile yok benim için gereksiz bir aşama zaten ben seni senden daha çok tanıyorum, sende beni biliyorsun. Kabul etmeyebilirsin sonuçta bir insan uyanmak istemiyor diye güneş doğmaktan vaz geçmez değil mi?"
"İlk defa bunu itiraf edeceğim. Bilmiyorum ama sana kapılıyorum. İçimdeki kelebekleri tam on ikiden vurmak istiyorum ama olmuyor. Cevabım ise seni şok edecek ama evet."
Noyan bir anda çığlık attı ve herkes bize baktı. Sıkıca bana sarıldı.
İçimdeki kötü his tekrar ayaklandığında etrafa bakma gereğinde bulundum.
Aybüke elindeki silahla tam olarak Noyan'ı hedef almıştı. Hızlıca Noyan'ı yere ittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbin Ağacı
Mistério / SuspenseNeden bir katile dönüştüğüm için özür dileyeyim ki? Hiç kimse beni bu hale getirdiği için özür dilemedi...