Gözlerimi açtığım ilk 3 saniye hiçbir şey düşünmeden, hiçbir şey bile hissetmeden sadece belirli bir yöne baktım.
Dikkatimi dağıtan şey ise 1.65 boylarında kıvırcık saçlı, siyaha yakın gözleri ve hafif dolgun dudaklı bir doktordu ona kendi içimde Gece diyeceğim çünkü tam anlamıyla gece gibi.
Bana nasıl olduğum gibi klasik sorular sordu ve durumum hakkında bir bilgilendirme geçti 3 gün önce bir araba bana çarpmış, daha doğrusu tam anlamıyla hatalı olan benim çünkü etrafıma dahi bakmadan yola atlamışım ama birkaç darbeyle atlatmışım tek önemli olan şey kafama aldığım darbelermiş ve bu kadar uzun süre uyumamın nedeni de bu olarak söyleniyor.
Şuan iyiymişim ama bence değilim çünkü ölü gibi hissediyorum belki 3 gündür hareketsiz yattığım için olabilir, sporumu her gün yapmadıkça oldukça rahatsız hissediyorum ve her yerim ağrıyor.
Doktorum bana numarasını bile verdi herhangi bir sıkıntı olursa saat kaç olursa olsun aramam veya yazmam için bunu herkese yapıyor mu yoksa bana mı özel hiçbir fikrim yok.
Onu Gecenin Kırmızısı diye kaydettim çünkü adını bile bilmiyorum ancak ilerde onunla çok yol yürüyecek gibi hissediyorum.
Akalp 3 gün boyunca beni beklemiş ve hiç burdan ayrılmamış. Gözümü açtığımda kimseyi aramamıştım bile ailemi severim ama onlar bu kadar ışıltılı bir hayatı seçmiyor. Herkes onlarla aramın kötü olduğunu düşünüyor çünkü bunu ben sağladım olur da bir gün hassas noktam olan ailemden vururlar diye...
🌿
Akalp beni evim olarak bildiği ama kullanmadığım o eve getirdi aslında burda yaşıyor süsü veriyordum asıl evim o güzel bahçeli ev. Her gün en az iki kez buraya geliyorum çünkü güya burda yaşadığım için herkes böyle düşünmeli.
Eve girdik ve beni ne oldu gibi sorularla boğdu sanki bilmiyor en az bin kez dinlediğine eminim laf olsun torba dolsun hesabı.
Sesli bir nefes vererek ne olduğunu anlattım ve bana vişneli kek alması gerektiğini söyledim evet çünkü canım çekmişti hâlâ da çekiyor. Garip bakışlarına maruz kaldım ve onu beklemeye başladım.
Gecenin Kırmızısı arıyordu bekletmeden açtım "Merhaba, nasılsın? Ağrıların devam ediyor mu? Bir şeyler yedin mi? İlaçlarını içtin mi?" Bir anda hepsini hızlıca sordu ve nefes nefese kaldı şaşırmıştım çünkü bu kadar hızlı beklemiyordum ve bende onun gibi hızlıca cevaplarımı vermeye başladım "Merhaba, iyi hissediyorum. Ağrılar devam ediyor tabii ki ama hareketsizlik yüzünden olduğunu düşünüyorum. Hayır, hiçbir şey yemedim arkadaşım vişneli kek almaya gitti. İlaçları da içmedim ve teşekkür ederim." Onun gibi hızlıca cevap vermeme şaşırmış olmalı ki birkaç saniye hiçbir ses gelmedi ardından "Demek ki vişneli kek seviyorsun, ben de severim çok güzel ama sadece bunu yemen sağlıksız başka şeyler de yemelisin ve mutlaka ilaçlarını da iç" niye düşündüğünü hâlâ anlamadım sanırım bana aşık oldu, şaka yapıyorum.
"İnce düşünceniz için teşekkürler, isminizi öğrenebilir miyim?" Evet ismini sormak yeni aklıma geldi olamaz mı yani? "Adım Nisanur" evet yani Nisa çünkü iki ismi olan ister bitişik ister ayrı hiç fark etmez birisini kullanırım.
Kapı çalma sesi gelince hızlıca "Tanıştığıma memnun oldum kapatmam gerek sanırım arkadaşım geldi" diyip telefonu kapattım. Kapıya doğru yaklaştım, kapının deliğinden baktığımda tek gördüğüm şey, kumral saçlardan ibaretti. Diğer evimde olduğu gibi burda bir kamera sistemi yoktu ve bu yüzden kim olduğunu öğrenemeyecektim.
Kapıyı açıp bakmaya karar verdim, yerde küçük kırmızı kurdeleli siyah bir kutu duruyordu. İçini açtığımda, şaşkınlığımı gizleyemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbin Ağacı
Mistério / SuspenseNeden bir katile dönüştüğüm için özür dileyeyim ki? Hiç kimse beni bu hale getirdiği için özür dilemedi...