16) Rekabetin Üstü

4 0 0
                                    

Sabah garip bir enerjiyle uyandım ve evi keşfe çıktım her odayı teker teker gezdim ve odamın önüne geldim kapıyı açtığımda Noyan benim odamda uyuyordu ve yanına gidip "Benim odamda ne işin var?" dedim.

Anında uyandı "Neyden bahsediyorsun burası benim odam, etrafa bakarsan anlarsın" dediğinde etraf mavi tonlarına hakimdi ve haklıydı onun odasıydı.

"Sende odamı senin karşıya koymasaydın benim mi suçum yani karıştırmak?" Dedim ve gözlerini kapattı sanırım uyumuştu bile şaka gibi bu kadar kısa sürede uyuması.

Çıktım ve spor odasında kendimi çok zorlamayacak şekilde spor yaptım. Sonra rutin şeyleri yaptım ve mutfağa kahvaltı hazırlamak için indim ve sağlıklı olacak şeyler hazırlayıp dışardaki masayı hazırladım. Noyan hâlâ uyanmamıştı ve odasının kapısına gittim.

"Akşama kadar uyanmanı bekleyemem. İster gelir kahvaltını edersin-" cümlemi bitirmeden kapıyı açtı ve çıktı ve "Bu evde yalnız olmaya alışmışım senin gibi başbelası da yoktu ne güzeldi" Dedi.

"Istemiyorsan gidebilirsin Noyan Bahadır Gökalp" Dedim ve hiç beklemeden aşağı indim. Sandalyeye oturduğumda tam karşıma geçti. "Sende cidden lider havası var ve bunu sevdim" diyip yemeğine başladı.

"Sırayla yemek hazırlarız ve iş bölümü yaparak temizlik yaparız burayı kimse bilmiyor bu yüzden temizlik görevlisi gelmiyor." Dediğinde kafamla onu onayladım ve kahvaltımızı yaptık.

"Hadi beraber spor yapalım" dediğinde ona ciddi misin bakışı attım. "Kahvaltı ettikten sonra spor mu yapıyorsun? Bu nasıl bir mantık?" Dediğimde alayla güldü ve "Ot yemeye kahvaltı mı diyorsun sen?" Dediğinde şaşırdım çünkü aynısını babam da diyordu.

"Bir dahakine paşa hazretleri liste hazırlasın ve o listedekileri de kendisi yapsın. Bende böyle ister ye ister yeme." Dedim ve masayı toplamaya başladığımda kalkıp bana yardım etti.

Her yeri topladık ve bulaşıkları da makineye yerleştirdikten sonra Noyan, "Hadi" Dedi ve kolumu tuttu. Ben temas bağımlısı bir insan değilim ve refleks olarak kolunu ters çevirdim. "Tamam anladım temas sevmiyorsun" Dedi ve ilerledi.

Spor odasına geldiğimizde meydan okurcasına yüzüme baktı "Ee Tomris bakalım şınav çekmede de bu kadar iyi misin öğreneceğiz." Sanırım şınav çekemediğimi düşünüyor ne kadar sığ bir düşünce.

Hiçbir şey demeden başladım ve o da geldi "Aynanda" Dedi ve sanırım bu bir yarışa döndü bile, rekabeti severim. İkimiz de yorulmadan yüz tane şınav çekmiştik bile, sonrasında saymayı dahi bıraktım. Noyan yorumlamaya başlamıştı hatta bırakacak gibiydi ama pes etmek istemiyordu. En çok şınav çekme rekoru 4 bine yakın bir şeydi bir kez bunu bile denemiştim ama yapmamamıştım. Yine de yarısına kadar gelmiştim.

Noyan artık zorla ve yavaşça kalkıyordu birazdan bırakacaktı. Dediğim gibi de oldu bıraktı. Ben ise devam ettim. "Sen nasıl bu kadar güçlüsün ya 493ten sonrasını saymayı bıraktım." Dediğinde ne sandın bakışı attım. "Plankta da iyiyimdir istersen deneyebiliriz" Dediğimde, "Hayır başka zaman henüz ölmek için çok gencim" dedi ve rastgele aletlere gitti.

Bende kendi klasik spor rutinimi yaptım ve sonrasında Noyan'ı odada bıraktım, banyoya doğru ilerledim. Duş aldım ve babamı aradım. İkinci çalışta açtı.

Kaya Öztürk: Efendim, kızım?

Tomris Öztürk: Baba nasılsın?

Kaya Öztürk: Senin sesini duydum daha iyi oldum canım kızım. Noyan bana güzel haberleri verdi kabul etmişsin.

Tomris Öztürk: Evet, sonuçta bu senden bana kalan bir şey ve sizin hakkınızdaki ne ufak şey bile benim için o kadar değerli ki...

Kaya Öztürk: Sen de bizim için öylesin canım kızım. En değerli mücevher bile senin tırnağın etmez güzel kızım.

Tomris Öztürk: Baba seni çok seviyorum. Evdeki herkesi benim için öp ve onları sevdiğimi söyle lütfen...

Kaya Öztürk: Kızım, kendine dikkat et. Hırslarının, ihtiyaçlarının önüne geçmesine izin verme. Noyan'a sadık kal, onu anla. O şüphesiz iyi bir adam ona güven. Bir şey yapıyorsa bir bildiği vardır.

Tomris Öztürk: Biliyorsun baba ben öyle kolay kolay kimseye güvenemem ama senin için deneyeceğim.

Kaya Öztürk: Tamam kızım, görüşürüz.

Tomris Öztürk: Görüşürüz babacığım...

Telefonu kapattığımda, Noyan içeri girdi "Vay be babanla ne güzel konuşuyorsun öyle. Bizimle de öldürecek gibi konuş anca esefle kınıyorum." Dedi ve kınayan gözlerle baktı.

"Ben de seni esefle kınıyorum zira kapı dinlemek çok kabaca bir davranış." Bu sefer kınayan gözlerle ben baktım. "Her neyse olan olmuş eşek ölmüş ortaklık bitmiş ha hemen sevinme bunu dedim diye bizim ortaklık bitmedi, bitmeyecek zaten. Konu şu senin eşyalarını almalıyız."

Ben bunu tamamen unutmuştum bile ama çaktırmadan "Ah evet ama acelesi yok ya" Dedim. Unuttum demiyor da gibisinden kendi kendine söylendi ama umursamadım.

"Hazırlan gidelim ve istediklerini söyle paketleyelim. Daha büyük bir araçla getiririz." Niye hazırlanayım ki zaten az önce banyo yaptım kıyafetlerim temiz. Sadece telefonumu aldım ve aşağı indim.

Beni görünce şaşırdı ve üstümü inceledi. Vay arkadaş ne vardı ki üstümde sanki... Kırmızı ayıcıklı pijamalarım ve ben gayet rahat ve mutluyduk.

Onu umursamadan sürücü koltuğuna geçtim ve gelmesini bekledim. "Sanki yolu biliyor musun da oraya geçtin?" Görsel zekam iyidir, gördüğüm yolu asla unutmam. "Yana otur ve gör." Dediğimde yana oturdu ve arabayı çalıştırdım.

Ustaca arabayı sürdüm ve aklımdan delice düşünceler geçti hazır bu yandayken buna bir şaka mı yapsam? Aynısı bana dönebilirdi yine de ne kadar soğuk kanlı test etmek istedim. Kötü çıktığına emin olduğum bir sesle başımı tutarak "Noyan..." Dedim ve bayılmış taklidi yaptım.

Ondan önce güvende olduğumuza emin olmuştum. Ama hiçbir şey yapmıyordu, bu deli ikimizi de öldürebilirdi. "Güzel deneme ama yemezler" Dedi ve resmen kahkaha attı.

Ben ise hiçbir şey olmamış gibi kafamı kaldırdım ve tekrar kontrolü elime aldım. "İyi rol yapıyorsun, başkası olsa bu numarayı kesin yerdi. Özellikle o sesini nasıl her an bayılacakmış gibi çıkardın hayretler içersindeyim" Dedi ve yine hayretle baktı.

Hiçbir şey demeden evime doğru sürmeye devam ettim. "Gerçekten de ezberlemişsin. Oysa ki bir kez bu yoldan geçtik." Dediğinde dümdüz bir ifadeyle ona baktım sanırım hâlâ beni hafife alıyor.

Saatler geçmişti ve tüm alacağım şeyleri paketledik. Bence arabaya yarısı sığar bu yüzden Noyan'a da bunu söyledim. Dediğimi yaptık ve tekrar eve geldiğimizde hepsini odama taşıdık ve yerleştirdik. Bu sefer ben bir adım attım ve "Film izleyelim mi?" Dedim...

Kalbin Ağacı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin