17) Yalan Makinesi

12 0 0
                                    

Sanırım bunu sormamı beklemiyordu ve birkaç saniye boyunca sadece yüzüme baktı ve "Ciddisin" Dedi.

Sadece kafamı onaylar şekilde salladım ve kapıya doğru ilerledim. Onu beklemeden koltuğa yerleştim. O da gelip yan tarafa yerleştiğinde kısa bir süre sessiz kaldı ardından "Ee ne izliyoruz?" Dedi.

Aslında hiç düşünmedim, film veya dizi izlemekten nefret eden bir yönüm var ve beş tane film say Tomris deseniz sayamam o derece alakasızım yani...

"Bilmiyorum sen seç" Dedim ve seçmesi için bekledim. Düşünüyor gibi görünüyordu sonra pes etmiş gibi yüzüme baktı "Hiçbir fikrim yok, pek film izleyen birisi değilim" dedi.

O zaman neden izliyoruz ki ikimiz de sevmiyorsak, zaten izlemeyi de düşünmüyordum. En fazla 10 dakika bakıp düşüncelere dalmak tercihimdi.

"Uyumsuz diye bir film var onu izleyelim mi?" Diye sordum. Geçenlerde görmüştüm ancak izleme gibi bir fırsatım olmamıştı.

"İkimiz arasındaki uyumsuzluğu anlatıyorsa kalsın."

"Saçmalama Noyan. Film kısaca şöyle bir dünya düşün ve orda her 16 yaşına giren çocuk beş topluluktan birini seçiyor. Baş karakterimiz Beatrice hangi topluluğa uygun olduğunu anlamak için bir teste giriyor ve uyumsuz olduğunu öğreniyor. Çok güzel bir filme benziyordu ancak izlemedim hadi izleyelim."

"Cidden ilgi çekici bir konusu var hadi izleyelim bende merak ettim şimdi"

Filmi açtım ve izlemeye başladık. Bazı yerlerde gereksiz tepkiler veriyordu ancak yine de bir şey demedim.

Filmin bitmesine çok az kalmıştı ve gözünü bile kırpmadan izliyordu. Bende beğenmiştim. Bu film fazlasıyla iyiydi, sanırım şuana kadar izlediğim en iyi film olabilir.

Film bittiğinde Noyan heycanla konuşmaya başladı "E bunun ikincisi, üçüncüsü yok mu ya? Cidden gerisini çok merak ettim ben uyuyamam gerisini izleyemezsem."

"Bir ara tek başına izlersin, şuan biraz sıkıldım ve daha iyi bir fikrin yoksa gidip planlar yapacağım."

"O zaman yalan makinesine bağlanalım ve birbirimize sorular soralım. Nasıl fikir ama? Harika biliyorum" dedi.

"Ne yani doğruları söyleyeceğime inanmıyor musun?" Dedim çünkü gerçekten bunu merak ediyordum.

"Hayır, ben sana güveniyorum ama sen bana güvenmezsin çünkü sürekli 'ben babama bile güvenmem' havasındasın. Tek sorun babana güveniyorsun." Dedi.

Aslında yanlış değildi, babama tam anlamıyla olmasa da güvenmem. "Peki. Burda yalan makinesi mi var?" Dedim. Yüksek ihtimal vardı çünkü olmasaydı neden böyle bir şey söylesin değil mi?

"Evet var, fark etmedin mi? Bazen ağzından laf almak istediğimiz insanlar oluyor ve yalan söyleyip söylemedikleri hakkında bir fikir sahibi olabilmemiz için var." Dedi. Ne yani bir makineye mi güveniyorlar? Her neyse teknoloji ilerledi ve bu iyi mi kötü mü kişiye göre değişir. Tabii günümüzün nimetlerinden yararlanmak lazım değil mi?

Noyan gidip bazı kabloları kurcaladı ve bilgisayardan bir şeylere baktı. Bende sadece ona bakıp izliyordum.

"Evet hazır. İlk kim başlıyor?" Diye sordu. İkimizin de beş tane soru sorma hakkı vardı. "İlk ben bağlanayım ve bitsin bu. Saçma sorularına hazırım." Dedim ve nedensizce heycanlandım. Kim bilir neler soracaktı Allah bilir. Birkaç kablo bağlandığında, stres oldum ama belli etmedim.

"Başlıyorum. Seni sevdiğim için rahatsız oluyor musun?"

"Hayır" dediğimde doğru söylediğime dair yeşil bir ışık yandı.

"İkinci soruma geldik. Lider olmayı baban istediği için mi kabul ettin?"

"Hayır, aynı şeyin peşinde olduğumuz için kabul ederdim ama daha uzun sürerdi." Yine yeşil ışık yandı.

"Üçüncü sorum, normal şartlarda tanışsaydık bana bir şans vermek ister miydin?"

"Nasıl bir normal şart olduğuna bağlı, Hint dizisi gibi çarpışıp iki dakika boyunca aval aval birbirimizin yüzüne baksak istemezdim. Yine de cevabım hayır." Bu sefer kırmızı ışık yandı, bence direkt makine yalancı çünkü yüksek olasılık vermezdim. Hem bu çok konuşuyor muhtemelen çabuk ayrılırdık yani zaman kaybı.

Kırmızı ışık yanınca güldü ve hiçbir yorum yapmadan devam etti.

"Dördüncü sorum, beni seviyor musun?" Tam tahmin ettiğim gibi saçma sorular soruyordu.

"Hayır" bunu kendimden emin bir sesle söyledim çünkü sevmiyordum. Yeşil ışık yandı ve Noyan'ın yüzü düştü. Ne yapayım zorla mı seveyim? Bence bizim dünyamızda duygular olmamalı çünkü duygular zamanla bir silaha dönüşüp en hassas nokatalardan vurabilir. Bunu asla ama asla istemem. Bazen aşık olmak elimizde olmaz. Bence bu gerçek aşk bile değildir sadece takıntılar ve hoşlantılardır. Özellikle o insan yüz vermeyince iyice takıntı haline geliyor ancak istediğimizi alınca içimizdeki o aşk zannettiğimiz kelebekler teker teker ölüyor.

"Son sorum, bana güveniyor musun?"

"Hayır" dediğimde kırmızı ışık yandı.

"Bak işte güveniyorsun" dedi.

"Hayır, sana bir kez güvendim. Onun haricinde bir kez dahi güvenmedim ve zaten o güvendiğim zaman da az kalsın canımdan oluyordum." Dedim. Niye açıklama yapma gereği duydum bilmiyorum ama bunu söylememeliydim.

"Sakin düşünmüş olduğum şeyi yapmış olma." Dedi ve bir kaşı havaya doğru kalktı. Tam olarak onu yapmıştım ama cevap verme gereğinde bulunmadım ve konuyu değiştirdim.

"Hadi soru sorma sırası bende" Dedim ve heycanla bekledim. Yine ona kablolar bağlandı ve başladım.

"Akalp hiç bana yalan söyledi mi?"

"Evet" dediğinde yeşil ışık yandı.

"Bana güveniyor musun?"

"Evet" Dedi ve yine yeşil ışık. Aslında şaşırdım çünkü bana o kadar da güvendiğini düşünmüyordum. Yine de aldırış etmeden diğer soruma geçtim.

"Eğer bir hainlik yapsam beni gözün kırpmadan vurabilir misin?" Diye sordum çünkü merak ediyordum.

"Evet" dediğinde yine yeşil ışık. Demek ki ihanete tahammülü yok, ne güzel benim de yok ve emin olsun ki ihanet etse onu hiç elim titremeden vururum.

"Bana çiçek tohumu veren kadınla bir alakan var mı?" Diye sordum bu en merak ettiğim ikinci soruydu, diğerini ise sona sakladım. Yüz ifadesi düştü ve duraksadı.

"Evet." Dedi ve yutkundu ne alakası olduğunu en son soracaktım çünkü şimdi en merak ettiğim soru vardı. Tekrardan yanan yeşil ışık, bunun doğru olduğunu gösteriyordu.

Biraz düşündüm sorup sormamak arasında ince bir çizgide kaldım ancak yine de sormak istedim. O da sandalyede rahatsız bir şekilde duruyordu sanırım zor bir soru geleceğini çoktan anlamıştı. Boğazımı temizledim ve sordum:

"Hiç masum birisini öldürdün mü?"

Kalbin Ağacı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin