24) Hata

5 0 0
                                    

"Bence bana olan duygularından vazgeçemezsen ölüm fermanımızı imzalarsın Noyan Bahadır Gökalp." Dedim çünkü bunu çok belli ediyordu ve benimle tehtid bile edilebilirdi. Savaşta aşk olmaz. Savaşta ve aşkta hiçbir şey adil değildir değil mi?

"Sana olan sevgim benim gücüm. Beni besleyen iki şey vardır: sevgi ve nefret. Eğer senden nefret etmemi istemiyorsan, sevgime laf etmeyeceksin Tomris. Dikkat et ilerde o fermanı sen de imzalama ama bana soracak olursan imzalayacaksın ve pişmanlık dahi duymayacaksın." O fermanı imzalamam diyemem çünkü aşk beklenen değil silahsız olduğun bir anda gelen bir şeydir kalbe söz geçmez. Akıl o kişiyi unutur ama kalp onu sürekli hatırlatır. Aşık olmak elimizde değildi, yoksa kim acı çekmeyi seçsin ki?

"Onu zaman gösterir. Sıradaki eğitim ne?" Diye sordum.

"Koşu yapacağız ama sıradan bir koşu değil engelli bir koşu. Ayrıca yarış yapacağız, kazanan diğerine istediğini yaptırma hakkına sahiptir." Dedi. Burda dezavantajlıyım çünkü onun koşuda çok iyi olduğunu biliyorum. Uzun bir süredir koşu bile yapmıyorum. Yine de kabul ettim. Ayrıca koşu yapmak ne zamandır liderlik eğitimi? Bence sadece en iyi olduğu konuda yarışmak için bunu ileri sürdü.

"İsteğin ne?" Diye sordum. Saçma bir isteği varsa o yarışı yapmayacağım. Hoş zaten ondan ne beklenir ki? Kesin saçma bir şey isteyecek.

"Sen söylersen söylerim." Dedi. Aslında ondan hiçbir isteğim yoktu ama aklıma teknolojik alet konusu geldi. Söylemedim çünkü yarıştan vazgeçerdi belki.

Eve geldiğimizde direkt olarak o alana gittik. Kendimi kötü hissetmeye başladım...

Yerlerimize geçtik 2 dakika kadar koştuk ve o biraz farkla öndeydi. Hızımı arttırıp ona fark attığım sırada karnıma giren şiddetli ağrı yavaşlamama neden oldu. Bu ağrı yüzünden farkı tamamen açmıştı.

Yine de koşmayı sürdürdüm ama ciddi anlamda fark attı. Koşmak istedim ama sanki bıçağı saplamışlar sonra da tekrar geri çıkarmışlar gibiydi ve olduğum yerde yere çöktüm karnımı tuttum. Soğuk soğuk terlemeye başlamıştım, başım dönüyordu.

"Noyan!" diye son gücümle bağırdım. Yanıma hızlı bir şekilde geldi.

"Tomris! Ne oldu?" Diye sordu. Kendimi çok güçsüz hissediyordum.

"Ben odama gideceğim, sonra yarış yaparız. Kendimi pek iyi hissetmiyorum." Dediğimde hiç beklemeden beni aldı ve odama götürdü. Sadece uyumak istiyordum ancak bu ağrıda mümkün mü? Bence değil.

"Doktoru arayacağım." Dedi ve hareketlendi ama bu bana her zaman olan bir şeydi ve doktora gittiğimde hiçbir şeyin yok demişti.

"Hayır, istemiyorum. Zaten arada olan bir şey. Doktora gitmiştim ve sorun olmadığını söyledi."

"Emin misin?" Diye sorduğunda sadece başımı salladım. Noyan odadan çıktı.

Gözlerimi kapattım ve biraz süre geçtikten sonra kapı açılma sesi geldi. Gözümü açıp baktığımdz Noyan elinde sıcak su torbası, patates püresi, çorba ve bir bardakla gelmişti.

"Kahvaltı etmedin ve bunların iyi geleceğini düşünüyorum. Karnına sıcak su torbası da koyalım yemeğini ye ve sıcak bir duş al."

"Teşekkür ederim." Dedim ve yemeği ne kadar istemesem de yedim. Noyan'ın telefonu çaldı, isme baktığında gülümsedi ve hızlıca çıktı.

Kim aramış olabilir ki? Bunları düşünemeyecek kadar yorgunum.

Zorlukla yatağımdan kalktım, giyeceğim şeyleri aldım bu bile beni yormuştu ancak iyi geleceğini bildiğim için direkt banyoya doğru yürüdüm.

Sıcak sudan nefret ederim ama ılık olmasını severim bu yüzden en az 10 dakikam suyu ayarlama ile geçti.

Suyu vücuduma tuttuğum anda kapıyı kilitlemeyi unuttuğumu hatırladım ama gitmeye üşendim. Su sesini duyunca zaten gelmez diye düşünüyorum.

Su bana rahatlık veren bir şeydi, her zaman üzgün olduğumda yönüm direkt banyoya doğru olurdu. Bazen derdimi suya bile anlatırdım çünkü insanlara anlatmak kendimi çıplak hissetmeme neden oluyordu.

Banyomu yaptıktan sonra karın ağrımın geçmesini istemiştim ama geçmemiş aksine daha da kötüleşmişti.

Giysileri giymek ne kadar zor olsa da bunu başarmıştım ama saçımı kurutmayı ve taramayı düşünmedim bile. Öylece yatağa yattım ve karnımı tutarak geçmesini bekledim.

Uyumak imkansızdı sadece ağrı hissediyordum ama bir süre sonra alışıyorsun. Ne kadar içmek istemesem de ilaç içmem gerekiyordu. Kalkmak işkence gibiydi ama yine de yaptım.

Güçlü Tomris maskemi taktım, dik durdum ve yüzümdeki o ifadeyi atmaya çalıştım umarım yapabilmişimdir. Merdivenleri teker teker indim, acımı görmezden gelmeye çalıştım.

Mutfağa gidip ihtiyacım olan ilacı buldum. İlacımı içtim ve etrafa baktım sanırım Noyan gitmişti.

Dışardan gören birisi kötü olduğumu düşünmezdi bile çünkü güçlü olduğuma kendim bile inanıyordum artık. Kendini de kandırmak ayrı bir boyuttu.

Yine merdivenlere yöneldim ve güçlü kız maskemi çıkardım. Tek istediğim ağrısız bir uykuydu...

Yukarı tamamen çıktığımda kendimi yatağa attım ve Noyan hâlâ yoktu...

Mesaj atmaya karar verdim çünkü normalde haber vermeden çıkmazdı. Şimdi aklıma telefonumun olmadığı gelmişti ancak eski telefonum hâlâ buralardaydı. Çekmeceyi açtığımda burda duruyordu ve şarjı da vardı.

Tomris: Bir sorun mu var? (11.04)

Telefonu kenara bıraktım ve gözlerimi kapattım. Ağrı beni terk etmedi ama hissi o kadar yoğun değildi.

Uykuya dalmaya başladığımı hissettiğimde buna karşı koyamadım.

Bir mesaj sesi geldiği için uyandım ve saate baktım saat 16.09 olmuştu. Ağrı nerdeyse tamamen geçmişti ve bu bugünün en iyi haberiydi benim için.

Noyan: Hiçbir sorun yok, merak etme. Ayrıca sana teknolojik aletler yasaktı hatırlatırım ha sen diyorsan ki, ben kural tanımam, bilirsin her şeyin bir bedeli vardır ;)
Tomris: Peki, mesajıma dönmeme sebebin nedir? Ne yapmamı bekliyorsun? Mesajımı dumanla mı ileteyim?

Noyan: Bilirsin, özel hayat :) Evet, güzel bir yöntem kesinlikle dumanı denemelisin.
Tomris: Hatırlat bir dahakine direkt kendimi yormam :)

Özel hayatı beni ilgilendirmiyor. Duman meselesi ise saçmalıktan ibaret. Soğuk davranışları ise gözümden kaçmadı değil. Her neyse.

Yataktan kalktım ve kendimi daha da iyi hissettiğimi fark ettim. Koşu yapmaya karar verdim çünkü ne kadar sürede burayı tamamlayacağımı merak ediyordum.

Kronometreyi başlattım biraz uzun ve engelli bir parkurdu. Sona geldiğimde sonuç 4 dakika 17 saniyeydi. Düşündüğüm kadar kötü değil.

Biraz sporumu yaptım ve bakım yapma kararı aldım.

Banyoma geçtim ve bazı malzemeleri çıkardım. Yüzümü yıkadıktan sonra her zaman yaptığım gibi sırayla ürünleri kullandım. Cidden bakım yapmak iyi gelmişti.

Odamın kapısının açılma sesini duydum ve hızlıca banyodan çıktım. Noyan gelmişti ve çok mutlu görünüyordu. Pişmiş kelle gibi sırıtma nedenini merak etmedim değil hani.

"Ee nasılsın?" Diye bir soru yöneltti. Bütün gün sormayıp şuan konu açmak için sorması kadar saçma bir şey yok şuan.

"Peki umrunda olmayan şeyleri konu olarak açmaya neden ihtiyaç duyuyorsun?"

"Peki bu kanıya nerden vardın?"

"Söylesem bile bahane sunacağın için ağzımı yormayı tercih etmiyorum."

"Yoracaksan benim için yor." Deyip gülümsedi. Ben ise sadece göz devirdim.
Her an bir şey söyleyecek gibiydi, gözleri yıldız gibi parlıyordu.

"Yarın ekible tanışacaksın sayın liderim." Dedi ve bunu beklemiyordum.

Kalbin Ağacı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin