"Hiç masum birisini öldürdün mü?" Diye sordum ve yüz ifadesi daha da düştü. Aslında cevabımı almıştım ama hâlâ bekliyordum. Uzun bir süre de böylece bekledik iyice meraklandım ancak yine de hiçbir şey sormadan söylemesi için bekledim.
"Evet." Dediğinde anlatması için bekledim yine de sustu ama benim düşüncem o kadınla diğer masumun alakası vardı. Duvara bakıyordu sanırım anıları canlandı.1 yıl önce Noyan'ın ağzından...
Hava oldukça soğuktu, soğuğu iliklerime kadar hissettim. Eldivenim olmasına rağmen parmak uçlarım buzdan farksızdı.
Bugün o gündü Sanberk Atılgan'ı öldürme günüm. Havanın soğukluğunu tüm bedenim hissediyordu ama korkuyu hissetmiyordu çünkü korkmuyordum.
Sanberk benim üvey babamdı ve bana her zaman güvenirdi. Oysa ki onu gerçekleri duyduğumdan beri sevmiyorum.
Annemin isteği dışında olan bir birliktelik yaşamışlardı ve hayır o kelimeyi söylemek dahi istemiyorum. Annem bana bunları anlattığında içimde bir ateşin alevlendiğini hissettim. O gündür onu öldüreceğim günü iple çekiyordum. Hiçbir terslik olmamalıydı. Bir terslik çıkaranı affetmem çünkü o adamı ben öldürmek istiyorum.
Gece yarısı olmuştu bile hava hâlâ soğuktu ama içimdeki ateş hâlâ yanıyordu. Sanırım bu ateş beni de onu da yakmak için yetecektir.
Evine girdiğimde birkaç korumayı indirmem zor olmadı bunun için yıllarca eğitilmiştim. Burdaki korumların bu kadar güçsüz kalması beni şaşırtmıştı.
Sanberk'in odasına yaklaştığımda, bir adam da aynı anda odaya yaklaştı onun da koruma olduğunu düşündüm ve susturucu olan silahımla tam alnından vurdum.
Yanına yaklaştığımda o kişinin bu evde temizlik yaparak geçimini sağlayan Hüseyin dayı olduğunu fark ettim. Tek amacı burdan aldığı parayla evini geçindirmekti bir oğlu ve eşi vardı.
Oğlu ise benim can dostum Barış...
Durumları pek iyi değildi bu yüzden Hüseyin amca sürekli çalışıyordu. Eşine ve çocuğuna bakabilmek için.
Barış ne kadar büyük olsa ve onlara bakabilecek olsa da bunu kabul etmiyordu. Hülya teyzenin yüzüne nasıl bakacaktım onu geçtim ben bu acıyla nasıl yaşayacağım?
Sanberk'i boş verdim ve Hüseyin amcayı alıp ordan çıktım. Barış'a olanları anlattığımda donakaldı ve hiçbir şey demeden babasına sarılıp ağlamaya başladı. Bana bağırmadı bile aksine sessiz kaldı, keşke bağırsaydı ve susmasaydı. Bilirdim sessiz olan insanlar en fazla acıyı hisseden insanlardı.
Ben ise yine bir duvara bakıyordum çünkü duvarlar benim için televizyon gibiydi tek farkla o televizyonda baş rol hep bendim.
Uzun süre boyunca Hülya teyzeye ne diyeceğimi düşündüm. Nasıl diyebilirim ki ben senin canından çok sevdiğin eşini öldürdüm?
Keşke bunlar bir kabus olsaydı. Keşke hırslarıma bu kadar yenik düşmeseydim. Keşkeler bizi hep böyle mahvederdi ya yaptıklarınla ya da yapamadıklarınla...
Dışarsı soğuktu ama üşümüyordum aksine pişmanlığın ateşiyle yanıyordum. Bir hata, iki hata derken böyle giderse ne yapacaktım? Hayır, masumları öldürmek benim yapabileceğim bir şey değildir. Ben böyle yaşayamam. Hayır, şuan kendime yalan söylüyorum. Ellerime bakarsam binlerce kişinin kanı var ve ben bu kanlarla ayakta kalıyorum.
Barış ile evlerine doğru ilerledik bugün başım dik değildi utançtan ziyade pişmanlık beni bitiriyordu. Bugün bitmeliydi ama acısı bitmemeliydi.
Hülya teyze tüm olanları öğrendi ve yüzüme sert bir tokat geçirip ağlamaya başladığı sırada yere yığıldı, yaşlı bir kadındı ve hemen ilk yardımı yapıp hastaneye götürdük.
Kalp krizi geçirmişti ama şükürler olsun ki ölmemişti. Bir de bununla yaşayabilir miydim? Sanmıyorum.
Uzun süre yoğun bakımda kaldı ve çıktığında beni gördüğü an tek yaptığı şey yüzüme tükürüp bela okumaktı, hakkıydı bir şey diyemedim ve o gün kendimden nefret ettim çünkü hırslarım yüzünden bir masumun canına kıymıştım.
Temiz bir kalp artık atmıyordu ve tek nedeni benim dikkatsizliğim. O günden sonra kendime bir söz verdim, hırslarım hiçbir şeyin önüne geçmeyecek.
Barış annesinin yanına bile gitmedi, sadece benim yanımda kaldı ve ona artık benimle yollarını ayırmasını söyledim çünkü o benim gibi bir katilin yanında olmayı hak etmiyordu ve onun bana söylediği şey "Vatan sağ olsun. İyi bilirim, sen bunu yapmak istemezdin. Bir hata oldu ve geri alınamaz. Ama ben senin yanında durmaya devam edeceğim çünkü etrafta birçok şerefsiz var ve benim vatanım babamdan daha önemli. Ölen geri gelmiyor ama ülke sorunları düzelebilir ve bildiğim tek şey var ki annemin de yüzüne bakamam..."
Bugün...
Noyan'ın anlattıkları karşısında şok oldum ve içime oturdu demek ki o kadın bana hâlâ bir umudu olduğundan bahsederken oğlu hakkındaki umudunu söylüyordu ne olursa olsun Barış'ı o kadının yanına götüreceğim.
"Peki Nisa'nın varlığından kimsenin haberi yok muydu?" Dedim çünkü bu da önemliydi. Noyan konuştu, "Nisa'nın gerçek babası, Hülya teyze doğum yaptığında Nisa'yı öldü olarak gösterdi ve onu uzun süre boyunca gizledi. Sonrasında ise Nisa'yı birisine bırakarak ortadan kaybolmuş. Sonrasında Nisa da topluluğumuza üye oldu ancak babası şunu unutuyordu ki o da bizim babalarımızın topluluğuna üyeydi ve bir gün yüzlerinin benzerliğinden dolayı şüphelendik ve test yaptırdık sonuç pozitifti.Hülya teyze hâlâ kızının yaşadığını bilmiyor, öğrenmesini istemediler." Bence öğrenmek onun en büyük hakkıydı çünkü kadın cidden kötü bir haldeydi bunu nasıl yapabildiler...
"Peki, topluluktaki herkes zengin değil mi? Onlar nasıl girdi?" Diye sordum
"Hayır, durumu kötü olan aileler de var ve onlara çeşitli imkanlar sağlıyoruz. Hüseyin amca hiçbirini kabul etmedi ve kendim kazanabilirim dedi ne yaptıysak veya verdiysek kabul etmedi. Ayrıca kuruluşa girmek için üç gerekli şartımız vardır:
1)Vatan sevgisi
2)Sadakat
3) Birbirine güven
bunlar olduğu zaman hiçbir şeyin önemi yoktur. Hatta en önemsiz şeylerden biri zengin veya fakir olmalarıdır." Dediğinde her şey tam anlamıyla yerine oturmaya başlamıştı."Peki, Sanberk'i öldürdüğüm için mi 'alanıma giriyorsun' diye not yolladın ve ayrıca 'beni öldürürsen oğlum seni yaşatmaz' dediği oğlu sen miydin?" Bu da ayrı merak ettiğim bir konuydu.
"Her iki sorunun cevabı da evet. Eğer sen öldürmeseydin iki gün içinde zaten öldürecektim ve bir anda ölüm haberini duyduğumda araştırdım ve aslında bizden olan ve bilmeyen birisinin işi olduğunu öğrendim. Ama seni öldüremezdim çünkü lider olduğunu biliyordum." Bugün birçok şey öğrenmiştim ve bunlar önemli şeylerdi. Yapacağım şeyler elbette vardı örneğin Nisa ve Barış'ı anneleriyle görüştüreceğim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbin Ağacı
Misterio / SuspensoNeden bir katile dönüştüğüm için özür dileyeyim ki? Hiç kimse beni bu hale getirdiği için özür dilemedi...