Noyan'ın ağzından...Sol gözünden bir gözyaşı damladı. O bir damla tam kalbimin içine işledi ve acıyı hissettim. Hızlıca ona doğru ilerleyip yanağına düşen ama benim kalbimi yakan damlayı sildim. Bir gözyaşı bu kadar acı verir mi? Veriyordu işte. Canımdan can gitse bu kadar acıtmazdı derdim ama zaten canım o.
Uzun süre boyunca onun yüzünü izledim sanki içinde bir yerde mutsuzluk ve acı yatıyordu. Daha fazla bunu izlemek istemiyordum bu yüzden adımlarım kapıya yöneldi.
Teker teker merdivenleri indim Tomris asansörleri sevmezdi ama korkusunu belli etmemek için binerdi. Merdivenleri saya saya inecek kadar yavaş inmiştim. Yaşıyor gibi hissedemiyordum. Sanki ruhum içimden çıkmıştı ve beni boğuyordu.
Otoparka geldiğimde arabamı bulmam uzun sürmedi bıraktığım yerde duruyordu. Bu halde araba kullanmamın doğru olmadığını da biliyordum.
Eve doğru yol aldım ama şarkı açmadım çünkü şarkılar o yoksa anlamsızdı benim için.
Eve yaklaşmıştım onsuz bu eve adım atmak dahi istemesem de bunu yaptım.
Hızlıca duş aldım ve aynaya baktığımda yüzümdeki çöküklüğü görmezden geldim. Spor yapacak mental gücü kendimde bulamıyordum ancak Tomris uyandığında beni eski halimle görmeli. Spor yapmak ne kadar istemesem de onun için yaptım. Barış'ın bana verdiği adrese doğru yol aldım. Bize ihanet eden kişi ordaydı ama kim olduğunu bilmiyordum bile.
Hızlıca kapılardan geçtim ve tam o adamın tutulduğu kapıya geldim. Kapıyı sertçe açtığımda karşımdaki yüz beni şaşırtmıştı.
Akalp.
"Sonunda gelebildin NBG fazla beklettin. Ne oldu yoksa Tomris'in eteğinin dibinden ayrılamadın mı?" Dedi ve alayla güldü.
"Birazdan ölmek için yalvaracak bir adama göre fazla cesurca cümleler." Dedim ama onun aksine gülmedim.
"Sonumu biliyorum zaten. Niye gereksiz heycan yapayım? Sonuçta NBG affetmez değil mi?"
"Son mu? Seni öldürmeyi planlamamıştım oysa ki." Aslında planım bile yoktu.
"Herkesin sonu vardır. Ha bugün senin elinden ha sonra Tomris'in elinden hiç fark etmez. İkiniz de birbirinizden manyaksınız." Dedi. Manyak mı? Ne güzel iltifat ediyor öyle. Bu beni normalde gülümsetirdi ama gülmek bile anlamsızlaşmıştı.
"Çin işkenceleri bilir misin?" Dedim. Şuan aklıma gelmişti. Yavaş yavaş olur ama insanı delirtecek kıvama getirir. En bilineni ise su damlatma. Tomris'in gözyaşının nedeni Akalp'ti. O damlayla delirecek kıvama gelsin de görelim.
Onu sadece beyaz olan bir odaya götürdüm. Düzeneği kurdum ve onu oraya bağladım.
Sonra ne mi yaptım? Çıkıp gittim çünkü değerli vaktimi, değersiz bir insan için harcayamazdım.
Neden bunu yaptın diye sormadım. Çünkü tahmin edebiliyordum.
2 hafta sonra...
Günler geçmiyordu. Nisa'yı arayıp sormuyordum bile artık. Biliyordum eğer bir şey olsaydı beni mutlaka arardı. Bugün toplamda 3 hafta olmuştu koskoca 3 hafta ve hiçbir haber yoktu. Nisa ve Barış'ı anneleriyle buluşturmuştum çünkü Tomris haklıydı bunu ben yapmalıydım.
Barış 1 hafta benimle konuşmadı bile ama sonunda dayanamadı ve beni aradı. Annesiyle aralarının düzeldiğini söyledi ve daha önce yapmadıkları için pişman olduğunu belirtti.
Telefonu kapatmadan önce ise bana teşekkür etti. Aklımda Tomris'in dedikleri canlandı "İlerde bana teşekkür edecekler." Gerçekten de öyleydi. Hiçbir şekilde hislerinden yana yanılmıyordu. Onun en tehlikeli yanı hisleriydi her zaman doğruydu ve o zekasıyla birleşince yapamayacağı şey yok.
Akalp ise hâlâ öldürülmedi. Barış onunla ilgileniyor ve söylediğim gibi ölmek için yalvarıyordu.
Nisa aradı ve konuşmaya başladı.
Nisa: Noyan buraya gelmen gerek.
Noyan: Kötü bir şey mi var hemen geliyorum.
Nisa: Gelince görürsün.
Dedi ve hiçbir şey demeden telefonu kapattı. Hayatımın en hızlı yolculuğunu yapıp hastaneye ulaştım. Tomris'in odasını bulduğumda kalbimde büyük bir heycan vardı.
Kapıyı açtığımda Tomris uyanmıştı ve sert bakışlarını bana çevirdi.
"Tomris, gerçekten çok mutluyum uyandığına. Seni çok özledim. Özür dilerim seni koruyamadım" dedim ve tam devamını getireceğim sırada eliyle dur işareti yaptı ve güçsüz sesiyle o konuşmaya başladı
"Mumu, bağrına bastığı ip eritir Noyan Bahadır Gökalp. Sana güvenmiştim, hata etmişim. Nerden bilebilirdim ilk fırsatta beni öldürmeye çalışacağını" dedi. Yüzüme tokat yemiş gibi hissettim zira tokat bu kadar acıtmazdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbin Ağacı
Misterio / SuspensoNeden bir katile dönüştüğüm için özür dileyeyim ki? Hiç kimse beni bu hale getirdiği için özür dilemedi...