Eve geldiğimden düşüncelerimle boğuşuyordum. Daha ilk gün gördüğüm birini düşünmem kadar saçma bir şey yoktu. Ama ben böyleydim işte. Birinden çabuk etkilenir ve kafayı yiyene kadar onu düşünür dururdum. Bir daha konuşup konuşmayacağım önemli değildi. Benim için önemli olan görüşünün beni etkilemesiydi. Gerisini hayallerim tamamlardı zaten.
Gözleri mavinin en güzel tonuydu. İnsanı büyülüyordu. Bir kere görmüş olsam ve bir daha görmeyecek olsam da bilincime onu yerleştirmiştim. Mavi gözler...
Çok fazla saçma sapan düşündüğümü fark edince kafamı belli belirsiz salladım. Sanki düşüncelerimi savuşturuyormuş gibi. Sehpanın üzerinde duran günlüğüm gözüme çarpınca uzun zamandır yazmadığımı fark edip günlüğüme uzandım. Elime aldığımda önceki sayfalara göz gezdirdiğimde iç geçirdim. Ne kadar çok şey yaşamıştım. Eskiye kocaman bir perde çekmiştim şimdi. Bu kararımı devam ettirmem gerektiğini kendime hatırlatarak boş sayfayı açtım.
Ne kadar uzun zaman olmuş yazmayalı... Yepyeni bir sayfa açtım kendime sevgili günlük. Tıpkı biraz önce bembeyaz olan sayfayı mürekkebimle yavaş yavaş kirletmem gibi... Benim de şimdi ki hayatım böyle işte. Bugün yeni bir hayata başladım. Artık kendi evimde yaşıyorum. İstediğim üniversite ve istediğim liseyi kazandım. Geçmişi silmedim, silmeme izin yoktu. Geçmiş tıpkı çocukluğumuz gibi peşimizden geliyor. O yüzden her ne yaşadıysam yaşadığım artık üzülmüyorum. Yaşamam gerekiyormuş diyorum. Eğer o zaman bunları yaşamasaydım şu an bu kadar temkinli davranamazdım. O yüzden geçmişe perde çektim ben. Ara ara perdenin açılıp güneş ışığının gelmesine ve şiddetli yağmurların yağmasına izin vermeliyim diye düşünüyorum. Bugün çok değişik biri ile tanıştım. Tanışmakta sayılmaz ya neyse. Hayatımda hiç bu kadar soğuk ve duygusuz birini görmemiştim. Ve bu kadar güzel gözleri de...
Defterle birlikte gözlerimi de kapadım. Biraz göz dinlenmesinde zarar gelmezdi. Önce gözlerim kapandı sonra o tatlı uyku beni alıp götürdü başka diyarlara. O rüyadan başka bir rüyaya bağlantılı olarak geçerken birden o belirdi onun o gece mavisi gözleri beraber benim evimdeydik film izliyor bir şeyler yiyorduk tam sarılacakken çok uzaklardan telefonumun sesi duyuldu arıyordum ama yanımda yoktu ısrarla çalmaya devam ederken büyüden uzaklaştım. Telefonu açtığımda çatlak kuzinimin sesini duydum.'Naber güzellik?' dedi. Mert'in sesini duymamla onu çok özlediğimi fark ettim. Birbirimizi çok severdik ama çok sık görüşemezdik. İtalya'da yaşıyordu kendileri. Telefonun diğer ucundan Mert'in 'Beni o kadar özledin ki heyecandan dilini yuttun değil mi?' dediğini duyduğumda beklemeden cevap verdim 'Egoist kuzinim benim' diyerek alaya aldığımda 'Kapıyı aç' demesini duymamla 10saniyelik düşünce serüvenimden sonra 'Kargo falan gönderdiysen gelmedi' dedim. 'Ah ne safsın kızım ben geldim aç şu kapıyı' demesini duymamla çığlık atıp kapıya koşturdum. Kapıyı açmamla o kadar hızlı üstüne atladım ki Mert tüm valizlerini yere düşürmekle kalmadı kafasını da duvara çarptı. Ah diye inlemelesiyle özür nidalarımı gönderdim. Gerçekten canı yanmış olacak ki oflamasıyla beni de kucağından indirmişti. 'Ne var ya çok şaşırdım beklemiyordum çok özlemişim ne yapayım yani' dememle beni tekrar kollarının arasına aldı. Olsun güzellik deyip yanağımdan makas aldığında yanağından öptüm. Gerçekten birbirimize çok önem veriyorduk. İkimizin de kardeşi yoktu bu yüzden her seferinde birbirimize destek olduk. Cidden onu özlemiştim. Görüşmeyeli 3 ay kadar olmuştu. Valizleri taşımasına yardım ettiğimde benim yanımdaki odama yerleşti. Tek yaşadığım için fazladan odam vardı. Annemler İzmir'e taşınmışlardı. Babamla annem ayrı olduğundan ve babamın işi dolayısıyla da babam şu an Mersin'deydi. Mert yerleştiğinde konuşmaya başladık.
-Ne zaman geldin?
-Bugün güzelim
-Neden haber vermedin
-Sürpriz oldu işte fena mı?
-Hayır tabi ki. Kimle geldin?
-Derin konvoyla geldim nasıl bir soru bu tek geldim.
-Ay ne biliyim belki sevgili yapmışsındır.
-Ayrıldık. Eminim burada daha güzelleri vardır.
Kim bilir kimle nasıl çıkmıştı da ayrıldı. Düzenli ilişkisi olsa şaşarım.
-Ne kadar kalıcaksın ?
-Aa Derin ne bu sorular ? Deneme sınavında mıyız? Birazdan 5N1K ya bağlayacaksın dediğinde haklı olduğunu düşünüp oturdum yatağın başına. Kısa bir süre sonra temelli geldim dediğini duyunca mutluluktan uçuyordum.
Onu hep yanımda istiyordum. O benim kardeşim gibiydi. Ve şimdi onunla olacak olmak beni çok mutlu ediyordu...
**
Sabah gözlerimi son ses metallica ile açtım. Nasıl mı? Yataktan kalkıp sesin geldiği yeri aramam çok uzun sürmemişti. Mert duş alıyordu ve müziksiz adımını bile atmayan birinin duşta müzik dinlemesine şaşmamak gerekirdi. Ama beni erkenden kaldırmıştı. Kampüse gitmeme 2 saat vardı. Bugünkü derslerim sabahtandı. Bende kendimi banyoya attım ve dolabımın karşısına geçtim. Imm ne giysem acaba? Kot ve gömlek mi tayt ve tunik mi yoksa etek ve gömlek offfff klasik hiçbir şeyim yok muhabbetlerine girdim derken gözüme yeni çarpan çok hoş kolları dirseğe kadar gelen mini bir elbise gözüme çarptı. Böyle hoş şeyi ben almış olamazdım. Nerden geldi diye düşünürken her neyse deyip giydim güzel elbiseyi. Vücuduma tam oturmuştu. Elbiseler günlük hayatta çok tercih ettiğim bir şey değildir ama bugünden itibaren kararımı değiştirecekmişim gibi gözüküyor. Saçlarımı düzleştirdim eyeliner, rimel ve parlatıcı üçlüsünü tamamladıktan sonra hazırdım. Gerçekten bugün hoş olmuştum. İçimde güzel bir his vardı. Umarım güzel bir gün olur herkes için diyerek duamı ettikten sonra mutfağa yönelerek kahvaltıyı hazırlamaya gittim. Ketıla suyu koyup kaynamaya bıraktıktan sonra tostları hazırladım ve olmazsa olmaz sucuklu yumurtamızı yaptım. Geri kalan kahvaltılıkları da masaya koyarken kapının açılma sesiyle birlikte kafamı kaldırmamla gözüme ilk çarpan baklavalarıydı biraz orada oyalandıktan sonra gözlerimi yavaşça kaldırarak baktım ve Mert'in kendini beğenmiş sırıtışıyla karşılaştım. Hah! Bu ne ara bu vücudu yapmıştı ?
-Daha bakacak mısın Derin'im. Dokunmak bedava. deyip güldüğünde sinirle gözlerimi kaçırarak
-Hah Ukala. Senin hayvan gibi yemek yemeni göze alırsak bu vücudu yapmana şaşırdım doğrusu.
Yalan valla yalan. Mert her zaman yediklerine dikkat eder ve sporsuz neredeyse bir günü bile geçmezdi. Ama bu kadar yapılı olmasına şaşırmıştım.
-Önce bu dediğine kendini inandır.
-Git giyin ve kahvaltıya gel. Hemen!
Mert'i gönderdikten kısa bir süre sonra geri gelmişti. Erkekler ve çabuk hazırlanmaları! Gerçekten bazı erkekler 5 dakika içinde evde çıkabiliyordu. Ve buna sinir olmamak elde değildi. Kahvaltımızı bitirdikten sonra okula beni Mert bıraktı. Giriş kapısından adımımı atmamla o gözlere hapsolmam bir oldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİNİN DERİNLİĞİ
Teen FictionKalbi paramparça olan bir kız. Aşkın en kötü halini yaşamış, yıllarca kendini duvarlara hapseden suçsuz olan bir mahkum. Adının hakkını sonuna kadar veren masum, ürkek ve bir o kadar da cesur olan Derin Özgün... Dünyaya maviliklerini açtığından beri...